TEKEL SİGARANIN ÖZELLEŞTİRİLMESİNİN İPTALİ VE YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASI İÇİN DAVA AÇTIK

MERKEZ
26.06.2008
 

Yürütmenin Durdurulması Taleplidir

DANIŞTAY BAŞKANLIĞINA

 

 

DAVACILAR            : TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

VEKİLİ                      : Av.Zühal DÖNMEZ

DAVALILAR            : T.C.Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı

                                Ziya Gökalp cd.No:80 Kurtuluş/ANKARA

KONUSU                   :Özelleştirme Yüksek Kurulu‘nun 22.04.2008 tarih 2008/23 sayılı kararı ile karara konu olan 22.02.2008 tarihli İhale işleminin Yürütülmelerinin Durdurulması ve İptali talebidir.

OLAYLAR

 TEKEL Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri A.Ş.‘ne ve TEKEL‘in bağlı ortaklığı Sigara Sanayi İşletmeleri ve Ticareti A.Ş.‘ye ait sigara üretim işi ve varlıklarının "satış" ve "mülkiyetin gayri ayni hak (intifa) tesisi" yöntemi ile bir bütün halinde özelleştirilmesi amacıyla 26 Ekim 2007 tarihinden itibaren verilen ilanlarla ihale açılmış ve 22 Şubat 2008 tarihinde yapılan nihai pazarlık görüşmeleri sonucunda en yüksek teklif, 1.720.000.000 ABD Doları bedelle British American Tobacco Tütün Mamulleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından verilmiş idi.

          Daha sonra, ÖYK (Özelleştirme Yüksek Kurulu); bu ihalenin sonuçları dikkate alınarak 1. British American Tobacco Tütün Mamulleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.‘ne 1.720.000.000.- (Birmilyaryediyüzyirmimilyon) ABD Doları peşin bedelle;

          a) İhale Şartnamesi eki listede tapu kayıt bilgileri belirtilen Adana, Ballıca, Bitlis, Malatya ve Tokat sigara fabrikaları ile bu fabrikaların kullanımında bulunan taşınmazların satılmasına,

          b) İstanbul, Adana, Ballıca, Bitlis, Malatya ve Tokat sigara fabrikalarının envanter kayıtlarında yer alan makine ve teçhizat, yedek parça, hammadde, yarı mamul ve mamul stokları ile sarf malzemesi nitelikli varlıklar, işletme malzemeleri ve üretim faaliyetinde kullanılan tüketim malzemeleri, taşıtlar, demirbaşlar, diğer varlıklar ile yatırım programı çerçevesinde alımı yapılmış olan makine ve teçhizat ve sigara fabrikalarının üretim işi ile ilgili Sözleşme imza tarihi itibariyle tüm siparişler ve bunlara ait sözleşmelerin satış ve devrine,

          c) Adana, Ballıca, Bitlis ve Tokat sigara fabrikalarının sahası içinde bulunan lojmanların satılmasına,

          d) İhale Şartnamesi eki listelerde belirtilen mevcut sigara markaları ve yeni marka başvurularının devrine,

          e) ŞİRKET‘in sahip olduğu sigara reçeteleri gibi ticari sır niteliğindeki bilgiler ve bunlarla ilgili hak ve yükümlülüklerin devrine,

          f) ŞİRKET‘e ait mevcut tüm lisanslar, izinler ve ruhsatlar ile bunlara ilişkin derdest başvuruların devrine,

          g) Ayrıntılı listeleri İhale Şartnamesi ekinde yer alan "İdare Yaprak Tütün Stoku‘nun" 25.000 (Yirmibeşbin) tonluk kısmının satılmasına,

          h) ŞİRKET‘in yatırım programı çerçevesinde alımını yaptığı ancak ihale açıldığında henüz envanter kayıtlarına intikal ettirilmemiş olan şartname eki listede mevcut makine ve ekipmanların satışına,

          i) Satış Sözleşmesi imza tarihi itibarıyla ŞİRKET‘e ait olup Sigara Pazarlama ve Dağıtım A.Ş. başmüdürlüklerinin depolarında ve başmüdürlüklere bağlı perakende satış mağazalarında mevcut sigara stoklarının satılmasına,

          j) İhale Şartnamesi eki listede tapu kayıt bilgileri belirtilen TEKEL‘e ait İstanbul Sigara Fabrikası ve bu fabrikanın kullanımında bulunan taşınmazlar ile ŞİRKET Genel Müdürlük binası için 3 (Üç) yıl süre ile (mülkiyetin gayri ayni hak) intifa hakkı tesisine,

          2. İhale üzerinde kalan British American Tobacco Tütün Mamulleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.‘nin İdare tarafından verilecek süre içerisinde satış sözleşmesini imzalamaktan imtina etmesi ve/veya ihale şartnamesinin öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, geçici teminatının irat kaydedilerek yukarıda belirtilen ihale konusu varlıkların ihale sonucunda ikinci durumda bulunan Strand Investment S.ar.l‘ye nihai teklifi olan 1.700.000.000.- (Birmilyaryediyüzmilyon) ABD Doları peşin bedelle ihale şartnamesi çerçevesinde satış ve devrine, Strand Investment S.ar.l‘nin İdare tarafından verilecek süre içerisinde satış sözleşmesini imzalamaktan imtina etmesi ve/veya ihale şartnamesinin öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, geçici teminatının irat kaydedilerek ihalenin iptal edilmesine,

3. Satış sözleşmesi imzalanması, mülkiyetin gayri ayni hakların (intifa) tesis edilmesi, konu ile ilgili diğer hususların belirlenmesi, satış ile ilgili sair işlemlerin yerine getirilmesi hususlarında İdare‘nin yetkili kılınmasına,

Karar verilmiş ve karar 24.04.2008 tarihli RG‘de yayınlanmıştır (Ek-1).

  

İPTAL NEDENLERİ             

            1) Davacı Ziraat Mühendisleri Odası Bu Davada Taraftır

            Müvekkil Oda, kaynağını Anayasadan alan kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olup, üyelerinin tüm toplumsal, ekonomik ve mesleki sorunları ile doğrudan ilgilenmekle yükümlüdür. Ayrıca ülkemizin tarımsal kaynaklarının, topraklarının korunması için gereken her türlü girişimde bulunmakla yükümlüdür.

7472 Sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun, Ziraat Yüksek Mühendislerinin   mesleki iştigal veya ihtısas sahaları dahilinde olmak üzere araştırma, ıslah, yetiştirme, toprak muhafaza,zirai mücadele, ziraat alet ve makinaları, bahçe mimarisi, toprak tasnifi, toprak, su, gıda, yem, kimyevi gübre, nebat tahlilleri, teknoloji, zootekni, zirai ekonomi gibi bilumum zirai hizmet ve faaliyetlerde bulunmaya, lisans aldıkları veya ihtısas yaptıkları sahalara ait keşif, plan ve projeleri hazırlamaya ve tatbik etmeye,bütün bu sahalarda gerekli kontrol, muayane, ekspertiz, ehlivukuf işlerini görmeye, raporlar tanzim etmeye, zirai danışma büroları ve laboratuvarları açmaya, hususi müessese ve işletmeler kurmaya ve idare etmeye veya bunların mesul müdürlüğünü ifaya salahiyetli olduklarını düzenlemiştir. Ziraat Mühendislerinin Görev Ve Yetkilerine İlişkin Tüzükte, Ziraat Mühendislerinin Genel Çalışma Alanları, Görev ve Yetkileri gösterilmiş olup tütün tarımı ve üretimi de bu kapsamdadır. Müvekkil Oda, mülga 1177 Sayılı Tütün ve Tütün Tekeli Kanunu uyarınca oluşturulan Milli Tütün Komitesinde temsilcisi bulunan bir örgüttür. Halen yürürlükte bulunan 4733 Sayılı Tütün Ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanunun 4.maddesine göre de   Meslek personeli; başuzman, uzman ve uzman yardımcılarından oluşur. Uzman yardımcılığına atanabileceklerde aranan şartlar arasında ziraat fakültesinden mezun olmak koşulu da bulunmaktadır. Dolayısıyla özelleştirilen kuruluş bünyesinde çalışan çok sayıda ziraat mühendisi bulunmaktadır.

06.04.2005 Tarih, 25778 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ziraat Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliğinin 6.maddesine göre de; Ülke tarımı ve tarımsal üretim kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, işletilmesi ve verimli kılınması, kırsal nüfusun toplumsal ve ekonomik kalkınmasının sağlanması, kırsal ve tarımsal gelişime yönelik strateji, politika, program ve proje oluşturulması çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla her türlü girişim ve etkinlikte bulunmak, Odanın amaç ve görevleri arasında sayılmıştır. Bu bağlamda müvekkil ODA tarım topraklarının kaybına neden olacak her türlü düzenlemenin karşısındadır. Dava konusu özelleştirme ile tütün tarımı yapılan bir çok alanda artık tütün ekilemeyecektir. Hatta bu alanlar için alternatif ürün önerileri yapılmaktadır ki, bu konu ile ilgili ODA tarafından araştırmalar ve yayınlar yapılmıştır. Tüm bu nedenlerle müvekkil ODA bu davada taraftır.

            2) ÖYK Kararı ve İhale Kanuna Aykırıdır

            a-Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri A.Ş. ve Sigara Sanayi İşletmeleri ve Ticaret A.Ş.‘ne ait Tütün Mamülleri Üretim İşi İle İlgili Varlıkların Özelleştirilmesine ilişkin İhale Şartnamesi ve dosyası müvekkil ODA tarafından Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığından istenmiş ise de verilmemiş, Başbakanlık Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu da itirazı reddetmiştir (Ek-2,3). Bu nedenle ÖYK Kararına konu İhale Şartnamesinde İhale Kapsamının ne olduğu hakkında bilgi sahibi değiliz. Bu durum 4046 Sayılı Kanunun 2.ve 18.maddelerine aykırıdır. 4046 sayılı kanunun "ilkeler" başlığını taşıyan 2. maddesinin (ı) bendine göre özelleştirme işlemlerinin, değer saptaması da dâhil, aleniyet içinde yürütülmesi gerekir. Açıklık ilkesi 18. maddede ihale şartları ve ihale sonuçları bakımından özellikle vurgulanmaktadır. Buna göre "İhale şartları ihale öncesinde, ihale sonuçları ise ihale sonrasında açıklık-şeffaflık ilkesi gereği kamuoyuna duyurulur" (Anayasa Mahkemesinin 05/01/2006 E.2005/98 sayılı kararı.) Demokratik hukuk devletinin en belirgin özelliklerinden biri, idarenin etkinliklerinin kamuoyunun bilgisine açık olarak sürdürülmesidir. Bu husus, idarenin eylem ve işlemlerinin kamuoyunca ve ilgili kişilerce izlenerek yargı denetimine bağlı tutulabilmesinin önkoşuludur. Buna rağmen ihale şartları kamuoyuna açıklanmamıştır ve işbu dava, ihale şartları öğrenilemeden açılmıştır.

          Bu nedenle şartname eklerinde gösterilen taşınmazların ÖYK Kararında belirtilen taşınmazlar olup olmadığı önemlidir. Bu yönden bir aykırılık var ise ihalenin ve ÖYK kararının iptali gerekir. Davalı İdareden Mahkemeniz dosyasına gönderilecek olan bilgi ve belgeler tarafımızca incelenecek ve  ayrıntılı dilekçe sunulacaktır.

            b) Davaya konu ÖYK Kararının 1/a maddesinde, İhale Şartnamesi eki listede tapu kayıt bilgileri belirtilen Adana, Ballıca, Bitlis, Malatya ve Tokat sigara fabrikaları ile bu fabrikaların kullanımında bulunan taşınmazların satılmasına, karar verildiği belirtilmektedir. İhale şartnamesi ekinde fabrikaların kullanımında bulunan taşınmazların hangileri olduğu gösterilmiş midir? Gösterilmemiş ise bu muğlak ifade kanuna uygun değildir. Fabrikaların kullanımında bulunup bulunmadığının ve değerlerinin tesbitinin yapılıp yapılmadığı da bilinmemektedir. Aynı şekilde İstanbul Sigara Fabrikasının ve bu fabrikanın kullanımında bulunan taşınmazlar ile Genel Müdürlük binası için 3 (Üç) yıl süre ile (mülkiyetin gayri ayni hak) intifa hakkı tesisine karar verilmiştir. Hangi taşınmazlar fabrikanın kullanımındadır, sayısı, nitelikleri, intifa‘ya uygun olup olmadıkları belirsizdir. Medeni Kanuna göre İntifa hakkı sınırlı bir ayni haktır. Şahsi irtifak hakları grubuna girer. Bu hak, sahibine hakkın konusu şey üzerinde tam yararlanma hakkı sağlar. Dolayısıyla intifa hakkının konusu ve sınırlarının sözleşmede açık olması gerekir. ÖYK Kararı, imzalanacak olan sözleşmenin sınırlarını belirler, sözleşmede ÖYK Kararında olmayan bir hukuki durum yaratılamaz. Bu nedenle muğlak ve genişlemeye açık bir şekilde karar alınmıştır. ÖYK Kararı ayrıntıyı sözleşmeye bırakmıştır ki bu durum ihale şartnamesini ve ÖYK Kararını da aşan sonuçlar doğurabilecektir.

            c) ÖYK Kararının 1/c maddesinde Adana, Ballıca, Bitlis ve Tokat sigara fabrikalarının sahası içinde bulunan lojmanların satılmasına karar verildiği belirtilmektedir. Lojmanlar taşınmaz niteliğindedir, dolayısıyla şartname ekinde tapu bilgilerinin yer alması gerekir. Aksi halde kaç taşınmazın satışının yapıldığı belli olmayacaktır ki bu da 4046 Sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun 18.maddesinin C/2.fıkrasına aykırıdır. Bu hükme göre;  İhale işlemleri sonucunda ihale komisyonunca verilen kararlar idare tarafından kurulun onayına sunulur ve sonuçlar kurulun onayını müteakip kamuoyuna duyurulur. Kanunun bu hükmü ile ihalesi yapılan malların (menkul-gayrımenkul) neler olduğu, sayısı, nitelikleri, durumu ve tapu bilgilerinin kamuoyunca bilinmesi amaçlanmıştır. Oysa dava konusu ÖYK Kararında kaç taşınmazın satıldığı belli değildir. İdari işlemlerde sebep unsuru idareyi işlem yapmaya yönelten tüm etkenlerdir, işlemin bir tür gerekçesidir. İdari işlemin dayanağını oluşturan sebep unsuru ihlal edilmiştir. İdare, satışı yapılan taşınmazların bilgilerini göstermeyerek şekil unsuru yönünden ve satış gerekçesini belirtmeyerek de sebep unsuru yönünden işlemi sakatlamıştır. Bu nedenle ihale ve ÖYK Kararı iptal edilmelidir.

            d) ÖYK Kararında, ihale konusu şeylerin 1.720.000.000- (Bir milyar yediyüz yirmimilyon) ABD Doları peşin bedelle; British American Tobacco Tütün Mamulleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.‘ne satıldığı ve mülkiyetin gayri ayni hak (intifa) tesisinin yapıldığı belirtilmektedir. İhale konusu şeyler arasında bulunan taşınmazların üzerinde yer aldığı topraklar çok büyük alanlara sahiptir. Dolayısıyla bu toprakların mülkiyeti de BAT‘a geçecektir. Oysa şu anda Yabancılara taşınmaz satışı mümkün değildir. Bayındırlık Ve İskan Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Yabancı İşler Dairesi Başkanlığı‘nın 14 Nisan 2008 tarih 1657 no‘lu Genelgesi ile Yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı ülkelerde bu ülkelerin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliği haiz ticaret şirketlerinin Türkiye‘de taşınmaz edinme ve intikal taleplerinin ikinci bir talimata kadar bekletilmesine, karar verilmiştir (Ek-4). Aynı şey ÖYK Kararının 1/j maddesindeki intifa hakkı için de geçerlidir, çünkü taşınmazlarda intifa hakkının kazanılması ve tescilinde,  aksine düzenleme olmadıkça, mülkiyete ilişkin hükümler uygulanır. Dolayısıyla sözkonusu genelge uyarınca BAT‘a intifa hakkı tesisi de hukuken mümkün değildir. ÖYK, Kanunlarda bulunmayan bir yetki kullanmış ve BAT‘a taşınmaz satışına karar vermiştir. İhale şartnamesi de bu yönü ile kanuna aykırıdır ve aynı şekilde İhale Komisyonu kanunlarda bulunmayan bir iş gerçekleştirmiştir. Bu nedenlerle İhale ve ÖYK Kararının yetki yönünden iptali gerekir.

            e) Taşınmazların BAT‘a devri sonrasında ne şekilde kullanılacağına ilişkin bir bilgi ve karar bulunmamaktadır. ÖYK Kararında da taşınmazların özelleştirme amacına uygun kullanılacağına dair bir hüküm yoktur. Bu ise Alıcıya serbesti tanımaktadır. 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun‘un "Amaç ve Kapsam" başlıklı 1.maddesinin (A) fıkrasında, bu Kanunun amacının, bu maddede sayılan kuruluşların ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak için özelleştirilmesine ilişkin esasları düzenlemek olduğu belirtilmiştir. Dava konusu özelleştirme işleminin bu amacı gerçekleştirmeye yönelik olduğu yolunda ÖYK Kararında bir bilgi bulunmamaktadır.

4046 sayılı Kanunun 2.maddesinde, özelleştirme uygulamalarındaki ilkeler düzenlenmiş, kuruluşların özelliklerine ve içinde bulundukları şartlara göre özelleştirme yöntemlerinin belirlenmesi, tekelci bir yapının olumsuz etkilerinin önlenmesi, stratejik konularda devletin sahip olacağı imtiyazlı hisse oluşturulması, özelleştirme işlemlerinin değer saptanması da dahil aleniyet içinde yürütülmesi ilkeleri maddenin (b), (d), (g) ve (ı) fıkralarında sayılmıştır. Maddenin son fıkrasında, Kanundaki amaç ve ilkeler doğrultusunda alınacak kararlarda öncelikler ile bunların tabi olacağı özelleştirme uygulamalarına ilişkin esas ve usullerin, kuruluşların nitelikleri ve ülke ekonomisinin gerektirdiği şartlar da dikkate alınarak Kurul‘ca saptanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, ülkemizde özelleştirme işlemlerinin bu ilkelere hiç de uygun yapılmadığı bilinmektedir.

Kısa dönemde bütçe açıklarını kapatmak için özelleştirme yapılmasının, ekonomide yarardan çok, zarar getireceği Başbakanlık yüksek Denetleme Kurulu Raporlarında ve özelleştirmenin finansörlerinden olan Dünya Bankası uzmanlarınca hazırlanan ülke raporlarında dahi dile getirilmiştir (ydk.gov.tr). 4046 sayılı Kanun‘un 9.maddesinde; özelleştirme uygulamaları sonucu sağlanan tüm gelirler ile idareye devredilen kuruluşlardan elde edilen temettüler ve özelleştirme uygulamaları çerçevesinde ihraç edilecek her türlü menkul kıymet ile diğer kıymetli evrakın satışından sağlanan gelirler, idareye devredilen kuruluşlara sağlanan finansmandan elde edilen gelirler ve diğer mevzuat ile tahsis edilen kaynaklar ve sair gelirlerin, ilgili kuruluşların bütçeleri dışında T.C. Ziraat Bankasında kurulacak Özelleştirme Fonunda toplanacağı belirtilmiş, Fon‘un kullanım alanları ise, Kanun‘un 10. maddesinde düzenlenerek anılan maddenin 23.05.2000 tarih ve 4568/2.maddesi ile değişik 3. fıkrasında, Fon‘un nakit fazlasının, Hazinenin iç ve dış borç ödemelerinde kullanılmak üzere Hazine hesaplarına intikal ettirileceği, Fon‘dan diğer herhangi bir fona aktarma yapılamayacağı belirtilmiştir. Bu hükümlere rağmen 15 Mayıs 2008 tarihli 5763 sayılı İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun‘un 28.maddesi ile 4046 sayılı Kanuna Geçici 23.madde eklenmiş ve kanunun 2.maddede ve 9.maddedeki ilkeleri bozulmuştur.

Anayasanın 47.maddesinde, Devletin, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıkların özelleştirilmesine ilişkin esas ve usullerin  kanunla düzenleneceği belirtilmiş ve bu amaçla 4046 sayılı Kanun çıkarılmıştır. Bu kanunda da, ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak amacıyla özelleştirme yapılacağı gösterilmiştir. Hal böyle iken Kanunun özü ve amacı bozulmuş ve özelleştirme amacı kısa vadede borçların ödenmesine dönüşmüştür. Bu ise Anayasanın 47.ve 166.maddelerine aykırıdır. Ekonomik kalkınmayı sağlamak, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak Devletin görevidir. Ancak bu görev yapılmamakta, eldeki mallar satılarak borçlar ödenmektedir. Bu nedenle Kanunun Geçici 23.maddesi Anayasaya aykırıdır, iptali için Anayasa Mahkemesine gönderilmesini talep ediyoruz.

Dava konusu ihale ve ÖYK Kararı da Anayasa ve Kanuna aykırıdır, çünkü bu işlem ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak amacını güdmemekte, ‘harcanmak‘ üzere hazineye aktarılmayı öngörmektedir.

3) Özelleştirme işlemi Kamu Yararına aykırıdır.

TEKEL kurulduğu günden beri kamuya kaynak aktaran en önemli kuruluşlardan biri olmuştur. Türkiye‘de özelleştirilen kuruluşların özelleştirme öncesi ve sonrası performanslarıyla ilgili olarak yapılan araştırmalarda, tüm kuruluşlarda özelleştirme sonrası karlılık ve verimliliğin artmadığı görülmüştür. Örneğin; çimento sektöründe ilk özelleştirme uygulamaları olan ve blok satış yöntemiyle satılan 5 çimento fabrikasıyla ilgili olarak yapılan incelemelerde; söz konusu şirketlerde; ortalama satış karlılığında %92 oranında azalış, ortalama istihdam miktarında %30 oranında azalış, ortalama üretim miktarında %5,5 oranında azalış görülmüştür. Çimento sektöründe özelleştirilen diğer fabrikalarda yapılan araştırmalarda da, özel sektörün kamudan daha etkin çalıştığının tespit edilememesinin yanı sıra, özelleştirilen fabrikaların etkinliklerinde de özelleştirme sonrası herhangi bir anlamlı değişiklik gözlemlenmemiştir (Eğitim Notları, ydk.gov.tr).

Benzer tespitler, davalı Özelleştirme İdaresi tarafından yapılan incelemelerde de yer almaktadır. 1989-1997 yılları arasında özelleştirilen 29 şirket ile 56 işletme biriminin, özelleştirme öncesi ve sonrası faaliyetlerine ilişkin ÖİB tarafından yapılan incelemeler; işletmelerin büyük bir kısmının, özelleştirme sonrasında kara geçmediğini, bu kuruluşlardan bazılarının faaliyetlerine son verildiğini, özelleştirme öncesi karlı çalışan kuruluşların bazılarının karlarını arttırırken, bazılarının ise zarar etmeye başladıklarını göstermektedir (ÖİB, Türkiye‘de Özelleştirme, 11.1.2001). Örneğin; SEK, Et ve Balık Kurumu İşletmeleri, Sümer Holding ve ORÜS işletmeleri, PETLAS Lastik Sanayi A.Ş., Karabük Demir Çelik A.Ş. ÇİNKUR Çinko Kurşun Metal Sanayi A.Ş. ise özelleştikten 3 yıl sonra faaliyetlerine son verilmiştir (Eğitim Notları, ydk.gov.tr).

TEKEL, 1980‘lerin ortasından bu yana yatırım yapılmayan bir KİT olmasına rağmen kar etmektedir. Yatırım yapılarak özelleştirme gelirinden çok daha fazla ve sürekli gelir elde etmek mümkün iken, Amerikan şirketine satılmasındaki amacın, yukarıda açıklandığı gibi 4046 sayılı Kanunda gösterilen amaç olmadığı çok açıktır. Yukarıda örneklerini verdiğimiz özelleştirmelere yakın tarihli birkaç örnek daha vermek gerekir ise; örneğin Amerikan devi Cargiil Şirketi, tüm karşı çıkışlara karşın tarımsal üretim açısından son derece verimli birinci sınıf tarım arazileri üzerinde inşa edilmiş, aleyhine birçok yargı kararı bulunmasına karşın, Cargill‘i meşru kılmak amacıyla Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu‘na geçici madde 3 eklenmiş, Anayasa Mahkemesinin kararı nedeniyle uygulanamayan maddenin yerine bu kez Cargill için 26/03/2008 tarih 5751 sayılı Kanunun 2.maddesiyle geçici 4.madde eklenmiştir.  Görüldüğü gibi elde edilen sonuç, büyük yabancı şirketlerin kamuya kaynak aktarması değil, aksine bu şirketlere kanunlar yoluyla ne gerekiyorsa onun verilmesidir.

Petrol Ofisi 1 milyar 250 milyon dolara bir yerli konsorsiyuma satılmış, konsorsiyum, zarar eden şirketleri ile birleştirerek devleti her yıl 150 milyon YTL vergi kaybına uğratmış, daha sonra da bu kuruluş 5 milyar dolara yabancılara satılmıştır.

Son olarak TEKEL‘in önce alkol bölümü Nurol-Limak-Özaltın-TUTSAB konsorsiyumuna 292 Milyon dolara satılmış, bu birleşme Mey İçki Sanayi ve Ticaret AŞ. adını alarak Şubat 2004‘te faaliyete başlamıştır. 2006 yılında Mey İçki, Texsas Pacific Group‘a -TPG- yüzde 90 payını 810 milyon dolara satmıştır. Vadeli satış olduğu için henüz özelleştirme paralarını ödemeden şirketin neredeyse tamamını satan Mey İçki, kılını bile kıpırdatmadan 4 katı kar etmiştir. Bu satışın Türkiye Cumhuriyeti devletine ve milletine ne yararı olmuştur? Bugün testlerle büyüyen ilkokul öğrencisi bir çocuk bile bu hesabı gördüğünde sonucun devlet ve millet (kamu) için -sonsuz olduğunu kolayca görür. Türkiye‘de özelleştirmelere karşı olmayan ama, yabancıya satılmasın yerli şirketler alsın diyenler de acaba bu sonuçları görmekte midir?  İçkinin özelleştirilmesinden binlerce TEKEL işçisi gibi binlerce üzüm üreticisi aile de  olumsuz etkilenmiş, özelleştirilen suma işletmeleri ve şarap fabrikaları, üretici  yerine tüccarlardan üzüm almayı tercih etmiş, böylece, alkol, şarap ve konyak üretimi için kullanılan üzüm fiyatları düşmüş, bazı bölgelerde çiftçiler bağlarını köklemek zorunda kalmışlardır.

Peki, TEKEL‘in Alkol Bölümünün özelleştirilmesinden Hazineye gelir sağlanmış mıdır? Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu‘nun hazırladığı rapor, yanıltıcı propaganda yapıldığını, hazinenin gelir elde etmediğini göstermektedir. Raporda; "Hisse devrinin yapıldığı tarih itibariyle 262 milyon 384 bin dolar değerindeki net aktifin (özkaynak) 292 milyon dolara devredildiği, bu devir karşılığında 29 milyon 616 bin dolar gelir elde edildiği, bu gelirin, devredilen markaların peştemaliye (kira) değeri olduğu, böyle bir hükmün sözleşmeye konulmasının, devir esnasında markaların peştemaliye değerinin tespitinin eleştirilmesinin de önünü tıkadığı, böylece özelleştirme sonucunda hiçbir gelir elde edilemediği" belirtilmektedir.

Dava konusu ihale işlemi ile ÖYK Kararı birer idari işlemdir ve bütün idari işlemler kamu yararı için yapılır (Ş.Gözübüyük-T.Tan, İdare Hukuku, C.2. 2003, s.499). Bu işlemler ile kamu yararı amacının gerçekleştirilmediği aksine kamu zararı sonucunu doğuracakları çok açıktır. Bu nedenle amaç unsuru yönünden işlemin iptali gerekir.

            4) Dava konusu işlemler hukuka aykırı olduğu ve uygulandığı takdirde telafisi güç ve imkansız zararlar ortaya çıkacağından Yürütmenin Durdurulmasına karar verilmesini talep ediyoruz.

HUKUKİ NEDENLER           :Anayasa, İYUK, 4046 Sayılı Kanun,  24.04.2008 t.li Tebliğ ilgili tüm mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER             : Ekler, kaynaklar ve dosyaya gelecek belgeler incelendikten sonra  verilecek olan tüm diğer yasal deliller.

SONUÇ                                  : Açıklanan ve Yüksek Mahkemenizce de Re‘sen dikkate alınacak nedenlerle davanın kabulü ile Özelleştirme Yüksek Kurulu‘nun 22.04.2008 tarih 2008/23  sayılı kararı ile karara konu olan 22.02.2008 tarihli İhale işleminin Yürütülmelerinin Durdurulması ve İptaline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederim.

 

Av.Zühal DÖNMEZ

Davacı Vekili

EKİ: Vekaletname

Ek‘leri ve kaynakları içerir 1 adet klasör

Okunma Sayısı: 1270