TİCARİ HAYAT GAZETESİ: `ÜRETİM SORUNUNU ÇÖZMEDEN TÜKETİM SORUNUNU ÇÖZEMEYİZ`- 6 NİSAN 2022

TİCARİ HAYAT GAZETESİ: `ÜRETİM SORUNUNU ÇÖZMEDEN TÜKETİM SORUNUNU ÇÖZEMEYİZ`- 6 NİSAN 2022
MERKEZ
06.04.2022

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez, "Ülkemizde üretim sorununu çözmeden, tüketim sorununu çözemeyiz. Üretim maliyetleri düşmeden, ürün fiyatlarının düşmesini beklemek mümkün değil" dedi.

 

Tarım ve hayvancılıkta yaşanan sorunlara ilişkin gazetemize değerlendirmelerde bulunan Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez, tarım ve hayvancılıkta somut destekler sağlanarak öncelikle üretim sorununun çözülmesi gerektiğini söyledi.

Bitkisel ve hayvansal üretimde uygulanan yanlış politikalar nedeniyle üreticinin alandan çekildiğini belirten Suiçmez, girdi maliyetlerindeki artışın üreticiyi ve tüketici olumsuz etkilediğini söyledi.

Suiçmez, “Hayvancılıkta girdi maliyetlerinin düşürülmesi aşamasında sorunları mutlaka somut önlemlerle gidermemiz lazım.  Enflasyonun yüzde 55, gıda enflasyonunun yüzde 65 olduğu bir ortamda 2022 yılında tarımsal destekleme bütçesine ayrılan pay yüzde 12,5. Ürünler bazında bakarsak bazı bitkisel ürünlere mazot, gübre ve sertifikalı tohum desteği verildi ama hayvancılık destekleri bir önceki yıl ile aynı kaldı, hayvancılığa somut bir destek verilmedi.” diye konuştu.

“Bitkisel ve hayvansal üretim bir bütün olarak görülmeli”

Bitkisel ve hayvansal üretimin bütün olarak görülüp planlama yapılması gerektiğini ifade eden Suiçmez, şunları kaydetti:

“Hayvancılıkta özellikle kırmızı ette küçük ve büyük başta yem-süt ve et paritesi önemli. Bir işletmenin kâr ederek faaliyetini sürdürebilmesi için 1 litre süt satıp 1,5 litre yem alabilmesi  gerekiyor. Ülkemizde bu 1’e 1,5 olarak uygulanıyor ancak gerek yem fiyatlarındaki artış gerekse alana hakim olan özel sektörün üretici fiyatlarını baskılaması nedeniyle süt üretici 1 litre süt satarak 800 gram yem alabilir hale geldi. Zarar etmeye başladı ve dişi hayvanları kesmeye başladı. Bunların kesilmeye başlanması bizim bir yandan gıda arzımızın artmasına dolayısıyla fiyatların artmasına neden olmakta. Diğer yandan ise en azından bir hayvanını satıp yem maliyetini karşılama çabası zaman içerisinde işletmelerin de kapatılmasına ve küçülmesine, ekonomik üretim yapamamasına yol açtı.”

Suiçmez, 3 yıldır Türkiye’nin kırmızı et istatistiklerinin açıklanmadığını anımsatarak sağlıklı veriler olmadan et konusunda sağlıklı planlama yapılamayacağını söyleyerek “Burada en kolay yapılan yol bitkisel ürünlerde olduğu gibi yurt dışından alım. Canlı hayvan ve kırmızı et ithal ediyoruz. Ülkemizdeki yem maliyetlerini düşürme, yurt dışından gelen yemlerde çiftçiye süspansiyon verme, meraları daha çok koruyup üretimde tutma gibi yollara gitmediğimiz ortamda ister istemez maliyet artışları yerli üretimde fiyat artırıyor aynı zamanda da yurt dışından gelen ürünler daha pahalıya mal oluyor. Üretim sorununu çözmeden biz yaş sebze ve meyvede raflardaki fiyatlar üstünden oranların düşmesini sağlayarak üretim sorunu çözdüğümüzü sanıyoruz ve kendi kendimizi kandırıyoruz.” dedi.

“Potansiyelimizi doğru değerlendirmeliyiz”

Üç ülke hariç et ithalatına yasak getirilmesinin olumlu ancak yeterli bir önlem olmadığını söyleyen Suiçmez, “Biz potansiyelimizi doğru değerlendirirsek üretim maliyetleri de düşer, tüketici de yeterli ürüne uygun fiyattan ulaşabilir. Pandemi ortamlarında bizim dışa bağımlı değil dışarıya ürün satan bir ülke olmamızın ne kadar önemli olduğu görüldü. Üretim sorunlarını diyelim ki çözdük, kendimize yeterli oldu. Bu ürünün işlenmesi ve pazarlanması aşamasındaki sorunları nasıl çözeceğiz?” diye konuştu.

Suiçmez, “Geçmişte Et Balık Kurumu ve Süt Endüstrisi Kurumu vardı. Bunlar doğrudan ülkenin Güneydoğu Anadolu Bölgesi dahil olmak üzere alana müdahale eder ve piyasayı belli oranda düzenlerdi. Bunları kapatılıp yerlerine Et ve Süt Kurumu kuruldu. Gerek bitkisel ürünlerde gerekse hayvansal ürünlerde tüketiciyi de üreticiyi de korumak için alan tümüyle özel sermayenin, çok uluslu şirketlerin ve yerli büyük şirketlerin insafına terk edilemez. En liberal ülkeler bile tarımda korumacı, düzenleyici ve kamucu politikalar uyguluyor. Biz tamamen serbest piyasaya bu alanı bırakmışız. Bu aşamada da Et ve Süt Kurumu ile Süt Endüstrisi Kurumunun yeniden kurulması ve güçlü bir şekilde alana müdahale etmesi bir zorunluluk.” ifadelerini kullandı.

“Çiftçinin somut desteklerle önünü görmeye ihtiyacı var”

Dışa bağımlı, özelleştirmeci, destekleri yetersiz ve zamanında vermeyen neoliberal tarım politikalarından vazgeçilmesi gerektiğine vurgu yapan Suiçmez, kamunun doğrudan düzenleme ve denetleme yetkisine yeniden sahip çıkıp, kamucu tarım politikalarını yeniden hayata geçirmesi gerektiğini belirtti.

“Üretim sorununu çözmeden tüketim sorunu çözemeyiz” diyen Suiçmez, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Üretim maliyetleri düşmeden, ürün fiyatlarının düşmesini beklemek mümkün değil. Üretim sorununu çözsek de piyasayı zincir marketlerin tekelci yapısına ya da çok büyük tüccarların insafına bırakırsak, kamu düzenleyici kurumlarını özelleştirip, alandan çekilirse gıda tedarik zincirindeki sorunları da çözemeyiz. İnsanlarımızın parası olsa bile raftaki ürünleri alamaması da bir kıtlıktır. Hem üretim hem de tüketim boyutunda herkesin mutlu olabileceği şekilde tarımın somut olarak desteklenmesi gerekiyor. Çiftçinin somut desteklerle önünü görmeye ihtiyacı var.”

 

Haber: Hatice KARATAŞ

Haber kaynağına ulaşmak için lütfen TIKLAYINIZ. 

 

Okunma Sayısı: 185
Fotoğraf Galerisi