03.07.2012

ADALET İSTİYORUZ!

Değerli Basın Mensupları,

Ülkemiz`de 2006 yılında siyasi iktidarın yenilediği Terörle Mücadele Yasası Toplumla Mücadele Yasası olarak çalışmakta ve DGM‘lerin yerini alan Özel Yetkili Mahkemeler eliyle oluşturulan ‘özel‘ hukuk, bir olağanüstü hal hukuku yaratmıştır. Özel yetkili mahkemeler siyasi iktidara muhalif tüm kesimleri ezmenin fiili aracı olarak kullanılmıştır. Anayasada, yasalarda tanınan haklar derhal rafa kaldırılmış, hukuksuzluk ve keyfilik hukuk haline getirilmiştir.

Bugün basın özgürlüğü ayaklar altında, gazeteler kapatılıyor iktidarı eleştiren gazeteciler ya işlerinde ediliyor ya da tutuklanıyor.

Seçilmiş siyasetçiler, bilim insanları yerel yöneticiler örgüt suçlaması ile tutuklanıyor.

Düşüncesini açıklayan parasız eğitim isteyen, bilimsel özgürlüğü savunan öğrenciler tutuklanıyor.

Deresine suyuna havasına sahip çıkanlara şiddet uygulanıyor ve tutuklanıyor.

Siyasi davalara bakan avukatlar da müvekkillerinin kimliklerinden ötürü terörist ilan ediliyor.

Bu topraklarda yaşayan herkes tutuklama tehdidi altında. Herkesin telefonları dinleniyor. Kentler kameralarla elektronik kafese çevrildi.

Tüm baskılara rağmen emek düşmanı politikalara boyun eğmeyen sendika yöneticileri ve üyelerinden, örgütlenmek isteyen işçiye, meslek odalarında halk yararı ve meslek etiği için mücadele edenlerden, dere başında HES`lere karşı nöbet tutanlara kadar tüm toplumsal kesimler, haklarında açılan onlarca davayla, verilen cezalarla karşı karşıya.

Bunun son örneği geçtiğimiz günlerde yine bir şafak operasyonuyla KESK yönetici ve üyelerinin gözaltı ve tutuklanmalarıdır. KESK`i tutsak almaya, KESK`in direngenliğini ve mücadele gücünü kırmaya dönük eylemler boşa çıkacaktır. Bu böyle bilinmelidir.

Değerli Basın mensupları, 

2011 Mayıs ayından bu yana da İzmir Büyükşehir Belediyesi`ne yönelik yürütülen operasyonda içlerinde DİSK-KESK ve TMMOB üyesi Belediye yöneticileri, çalışanları ve sendikacılarında olduğu 130 kişi hakkında bir "çete" iddianamesiyle dava açılmıştır. 

Suçlamanın gayrı-ciddi niteliğini anlamak için hukukçu olmaya gerek yok: İzmir`in seçilmiş belediye başkanı, "çete reisi" olduğu iddiasıyla ve 397 yıl hapis cezası talebiyle yargılanıyor. "Çetenin başı" dışarıda ama "çetesi" hapiste! Böylelikle yalnızca hapis yatanlara zulmedilmiyor; bütün İzmir halkı ile adeta alay ediliyor. Bu "dava" ile Türkiye`nin hukuk sistemi bir kez daha hırpalanıyor; kamu vicdanının temsilcisi olarak yargıya ve hukuka duyulması gereken toplumsal güven hunharca örseleniyor; yaralanıyor. 

Hapsedilen ve yargılananlar dört milyon İzmirlinin iradesini temsil ediyor. İzmir`i seçimle kazanmayı bir türlü başaramayanlar, "hukuk" operasyonlarıyla İzmir`i kuşatarak teslim alabileceklerini düşünenler asla hayal görmemelidir.

5 Temmuz`da başlayacak İzmir Büyükşehir Belediyesi Davası Duruşması`nda bizlerde İzmir Adliyesi`nde Üyelerimizin, dürüst ve onurlu Belediye yönetici ve çalışanlarının yanında olacağız. Buradan gönderdiğimiz dayanışma duygularımızı 5 Temmuz`da İzmir Adliyesi`nde özellikle tutuklu dostlarımızı alkışlarla karşılayarak bir kez daha yüksek sesle dile getireceğiz. Duruşma sonunda öncelikle tutuklu arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını, adalet umudumuzun gerçeğe dönüşmesini, barış, sevgi, hoşgörü ve özgürlük kenti olan İzmir`den yükselecek adalet ve özgürlüğün tüm ülkemize egemen olmasını diliyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Herkes İçin Adalet İstiyoruz.

DİSK EGE BÖLGE TEMSİLCİLİĞİ-KESK İZMİR ŞUBELER PLATFORMU- TMMOB İZMİR İL KOORDİNASYON KURULU