Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Adana İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Ali Kuzu, TMMOB`ye bağlı odaların gözaltı ve baskılarla yıldırılmaya çalışılmasının kabul edilemeyeceğini vurguladı. Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Semih Karademir, Makine Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Hasan Emir Kavi ile eski İKK çalışanlarından Sercan Şahin`in ifade vermek üzere çağrılmalarının Anayasa`ya aykırı olduğunu vurgulayan Kuzu, hukuksuz ve gerekçesiz uygulamaları kınadı.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Adana İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Ali Kuzu, TMMOB`ye bağlı odaların gözaltı ve baskılarla yıldırılmaya çalışılmasının tam bir acizlik olduğunu belirtti.

Türkiye`nin sıkıntılı bir dönemden geçtiğini, bir yanda bombalamalar, kitle katliamları, sivil, asker, polis ölümleri olurken, diğer yandan bu olaylardan birinci derecede sorumlu olan siyasal iktidarın kendi sorumluluklarını birilerini suçlayarak gizlemeye çalıştığını vurgulayan Kuzu, Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Semih Karademir, Makine Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Hasan Emir Kavi ile eski İKK çalışanlarından Sercan Şahin`in ifade vermek üzere çağrılmalarının Anayasa`ya aykırı olduğunu vurguladı.

"SERBEST BIRAKILSIN"

TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Bahattin Şahin, TMMOB`ye bağlı odaların Adana Şube Başkanları, TMMOB Adana İKK temsilcilerinin  katılımıyla İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi Toplantı Salonu`nda Karademir ve Kavi ile birlikte açıklama yapan Kuzu, "Anayasaya aykırılık içeren, hukuksuz ve gerekçesiz uygulamaları kınıyor, ülke genelinde yöneticilerimizin ve gözaltına alınan tüm arkadaşlarımızın ivedilikle serbest bırakılmasını istiyoruz" dedi.

Bu ülkede katliam ve soykırım çağrıları yapanların, fikirlerini özgürce ifade ederken, vicdani bir sorumluluk yüklenerek kendi bakış açılarından ülkede yaşananlara toplumun dikkatini çekmeye çalışan insanları hedef gösterdiğini, bunun da direkt faşizmin bu topraklardaki ağır gölgesi olduğunu savunan Ali Kuzu, şunları söyledi:

"Bu saldırı bu tehditler, ülkenin barış ve geleceğini yok etmeye yönelik, akli dengesini yitirmiş bir algının ürünüdür. Bir ülkenin aydınları sorgulamaz, eleştirmez, özgürce fikirlerini ifade etmezse, o ülke kendi sonunu hazırlamaya başlamış demektir. Bugün uygar sivil toplumlarda en doğal hak sayılan, toplantı, gösteri, yürüyüş yapma hakkını kullanan insanlara karşı uygulanan şiddeti kınıyor, sorumluları acil olarak göreve ve hukuki temelde vatandaşlara sahip çıkmaya davet ediyoruz. Halka karşı şiddet uygulayan ve uygulatan sorumluların cezalandırılmasını istiyoruz. Anayasal çerçevede tanımlanmış hakların karşısına hukuksuzluğu, şiddeti koyan anlayıştan vazgeçilerek, evrensel hukuk ile insan haklarına uyulmasını istiyoruz.

"SUSMADIK, SUSMAYACAĞIZ"

Toplum yararına ve kamusal haklara sahip çıkmak amacıyla hareket eden tümbileşenlere, meslek odalarına ve tüm demokratik kitle örgütlerine yönelen fişleme, gözaltı ve tutuklamalar hukuk dışıdır ve kabul edilemez. Bu topraklar yeteri kadar kana doydu! Kan deryasında boğuluyoruz... Bugüne kadar kardeş kanı akmasın, analar ağlamasın, Egemen güçlerin savaşında yoksul çocukları ölmesin, bebekler öldürülmesin diye her fırsatta ve ortamda yaptığımız barış çağrılarını bir kez daha tekrarlıyoruz: Savaş ve baskı politikalarına hayır! Savaşa karşı barışı savunacağız. Gözaltı ve baskılarla TMMOB susmadı, susmayacak!

Evrensel normlarda ifade özgürlüğü haklarını kullanan üyelerimize ve yöneticilerimize yönelik soruşturmaların derhal son bulmasını talep ediyor, Hitler Almanya`sını aratmayan böyle bir rezalete karşı tüm kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyoruz. Demokrasi mücadelesinde hiçbir çekince duymadan halkımızın yanında duran herkesle yan yana, omuz omuza, dayanışma içinde olduğumuzu bir kez daha duyuruyoruz."