TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI 41. DÖNEM OLAĞAN GENEL KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ

MERKEZ
09.03.2008

Kurulduğu 1954 yılından bu yana Odamız Cumhuriyet‘in, onun temel değerlerinin ve aydınlanmanın yılmaz savunucusu olmuş ve bunun onurunu gururla taşımıştır ve taşıyacaktır.

 

TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI

41. DÖNEM OLAĞAN GENEL KURULU

SONUÇ BİLDİRGESİ

Kurulduğu 1954 yılından bu yana Odamız Cumhuriyet‘in, onun temel değerlerinin ve aydınlanmanın yılmaz savunucusu olmuş ve bunun onurunu gururla taşımıştır ve taşıyacaktır. Odamız gerek ülke gerçeklerinin ve gerekse tarımla ilgili gerçeklerin kamuoyuna yansıtılmasında öncü rol oynamıştır.

Yeni dünya düzeni adı altında, sermaye baş tacı edilirken, emeğin göz ardı edildiği, insanı ve insani değerleri yok sayan politikalar; bugün sadece tarımı değil ülkenin geleceğini de tehlikeye atan bir düzeye erişmiştir. Yapılan vergi düzenlemeleri ve kurumsal yozlaştırmalarla pazar payı düşürülmüş kurumlar, adeta altın bir tepsi içinde yabancı firmalara sunulmuştur. Bütün sektörlerde olduğu gibi tarım sektöründe de şirketlerdeki yabancı sermaye oranları hızla artmakta, adeta kendi ülkemizde yabancı konumuna gelmekteyiz. 

Tarımda gerek araştırma ve gerekse yayımda bilimi terk eden politikalar izlenmektedir. Bilimi terk etmek ülkenin geleceğini yok etmektir.

Türkiye‘de IMF ve Dünya Bankası tarafından dayatılan tarım politikaları belirlenirken yasal ve kurumsal düzenlemelerin yapılmasında ulusal çıkarlarımız ve gereksinimlerimiz göz ardı edilmektedir. Diğer yandan Türk tarımına gerekli kaynağı aktarmadan AB tarım politikalarına uyum yasaları Türk tarımının rekabet gücünü ortadan kaldırmaktadır. GDO‘ lu ürünler ve Tohumculuk Yasası da biyogüvenliğimizi tehlikeye atarken, Türk tarımının dışa bağımlılığını da artırmaktadır.

Çıkan 5403 sayılı Toprak Yasası‘na karşın, yasal, kurumsal ve uygulamadaki eksiklikler nedeniyle tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı hızla devam etmektedir.

Yabancılara toprak satışı durdurulmalı ve sınır bölgelerindeki mayından arındırılacak arazilerin, o bölgedeki topraksız köylülere dağıtılması sağlanmalıdır.

Tekel‘in özelleştirilmesine demokratik tepkisini gösteren tekel işçilerine -10 dereceyi aşan hava koşullarında sıkılan su, kamu vicdanında derin yaralar açmıştır.

Çalışanların ekonomik ve demokratik haklarını kazanması, ancak grevli toplu sözleşmeli sendikal haklara sahip olmakla mümkündür. Kamuda çalışan meslektaşlarımızın özlük haklarını iyileştirmeye yönelik çalışmalar etkinlikle sürdürülmelidir.

Bugüne kadar ihmal edilen işletme yapısı ve üretici örgütlülüğü; "kooperatifleşmeyi" iskelet alan bir yapıda teşvik edilmelidir. Kanunlar çiğnenerek korunan yabancı tatlandırıcı şirketi yerine, yerli şeker sektörümüz korunmalıdır.

Ülkemiz; çiftçiye hizmet götüren kuruluşların birer birer yok edildiği; tarımda, eğitimde, sağlıkta insanı insan yerine değil müşteri yerine koyan zihniyetin hakim olduğu; "beyaz bir sofrada bir kere bile doyasıya yemek yiyemeyen" insanların sadakaya mahkum edildiği; Sevr özlemi ile azınlıklar ve etnik ayrılıkların kışkırtıldığı; Laikliğin kenarından ve köşesinden adeta bir peynir gibi kemirildiği bir manzara arz etmektedir.

Odamız Atatürk‘ün kurduğu laik ve demokratik cumhuriyetimizin ilelebet yaşatılması için üzerine düşen tüm görevleri geçmişte yüklenmiş ve gelecekte de onur ve gurur duyarak yüklenecektir.

 

Feyyaz UYSAL    Eskişehir                         Cemal AYDOĞDU Mersin

Berkamal TUNCER   Adana                       Murat AKAR  Samsun

Ertuğrul AKSOY   Bursa                              Ferruh IŞIN   İzmir

Raşit  GURBET     İzmir                              Mualla ERGEN   İzmir

Arif Sami SEYMENOĞLU  Trabzon           Kurban NEDRET Gaziantep

Okunma Sayısı: 609