TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI 42. DÖNEM III. DÖNEM DANIŞMA KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ

KONYA
09.05.2011
 

TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI

42. DÖNEM III. DÖNEM DANIŞMA KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ

  

1980‘li yıllarda ülkemizde uygulanmaya başlanan neoliberal politikalar çerçevesinde tarım ve hayvancılığı destekleyen, girdi ve teknoloji sağlayan kurumlar ya özelleştirilmiş veya tasfiye edilmiştir. Kamunun üstlendiği rolü özel sektörün alması için birçok yasal düzenleme yapılmış, destekleme kapsamı daraltılmıştır.

2000‘li yılların başında IMF ve Dünya Bankası tarafından Türkiye‘ye dayatılan ve siyasi iktidarlar tarafından kararlı bir biçimde uygulanan tarım politikaları, sektörde istikrarsızlığa yol açmıştır. 2003-2009 yıllarını kapsayan dönemde tarım ancak yüzde 1,4 büyümüştür. Oysa bu dönemde ekonominin genelinde yıllık büyüme oranı yüzde 4,9 olarak gerçekleşmiştir. 2010 yılında da benzer şekilde GSYH değeri sabit fiyatlarla yüzde 8,9 oranında artmış; buna karşılık tarımdaki artış yüzde 1,2‘de kalmıştır.

Uygulanan politikalarla son 30 yılda hayvan varlığı 85 milyondan 38 milyona düşmüş, et üretimi gerilemiştir. Uygulanan politikaların yıkıcı etkisi, 2010 yılında hayvancılıkta açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Et fiyatlarındaki artışları ithalatla kontrol etmeye, hayvancılığı ithalatla terbiye etmeye karar veren iktidar, Et ve Balık Kurumu (EBK) tarafından kasaplık canlı sığır ithal edilmesine karar vermiştir. Cumhuriyet tarihi boyunca ilk kez kurbanlık hayvan ithal edilmiştir.

Bitkisel üretimde de benzer bir tablo yaşanmıştır. TÜİK‘in verilerine göre; 2010 yılında bir önceki yıla göre üretim miktarları tahıl ürünlerinde yüzde 2,5, sebzelerde yüzde 2,9 ve meyvelerde yüzde 0,1 oranında azalış göstermiştir.

2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu‘na göre; tarımsal destekleme programları için bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın en az yüzde 1‘i kadar olmak zorundadır. Ancak bu kanunun çıkışından sonraki 5 yılda tarımsal destekleme için ayrılan kaynak sürekli olarak belirlenenin yarısı kadar olmuştur. Çiftçinin 16 milyar TL‘nin üzerinde alacağı oluşmuştur.

Uygulanan bu tarım politikaları sonucunda Türkiye tarımda net ihracatçı konumdan net ithalatçı konuma gelmiştir.

Ülkemiz tarımına siyasi iktidarların bakış açısı meslek alanımıza da aynı şekilde yansımaktadır. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası 6-8 Mayıs 2011 tarihlerinde Konya‘da gerçekleştirdiği 42. Dönem III. Danışma Kurulu Toplantısı‘nda tüm Şube Başkanları ve Temsilcileri ile toplanarak aşağıdaki kararları almıştır.

Serbest Tarım Danışmanlığı sistemi mevcut şartlar altında yürütülememektedir. Danışman istihdamı için sağlanan tarımsal destekler kooperatifler üzerinden kullanılmalı, bu kapsamda meslektaşlarımız kooperatif çatısı altında bilgilerini çiftçinin hizmetine sunmalıdır. Bu yöntem kooperatiflerin de güçlenmesini sağlayacak, özellikle küçük çiftçinin daha etkili üretim yapmasını sağlayacaktır. Sorunların çözümüne odaklı ODA‘mız tarafından geniş katılımlı bir çalıştay yapılacaktır.

Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu‘nun 13 Aralık 2010 tarihinde yürürlüğe giren kimi hükümleriyle küçük ve orta ölçekli gıda işletmelerinde mühendis istihdamı zorunluluğu kaldırıldı. Bu kapsamda yaklaşık 20 bin Ziraat, Gıda ve Kimya Mühendisi işsiz kalma riskiyle karşı karşıya kaldı. Halk sağlığını da tehlikeye sokan bu uygulamaya karşı ODA‘mız mücadelesini sürdürecektir.

2005 yılında çıkan Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu çerçevesinde oluşturulan pek çok ilin Toprak Koruma Kurulları tarım arazilerini amaçları dışında kullandırma kurullarına dönüşmüştür. ODA‘mız bu kurullarda yer almaya devam edecek ve tarım arazilerinin korunması konusundaki mücadelesini sürdürecektir.

2010 yılında Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca hazırlanan ve Oda‘mıza da gönderilen Bitki Koruma Ürünlerinin Toptan ve Perakende Satılması ile Depolanması Hakkında Yönetmelik Taslağı‘nda bayi ve toptancı izin belgesi alacak Ziraat Mühendislerinin sınava girmesine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı halde, yürürlüğe giren yönetmelikte meslektaşlarımıza sınav zorunluluğu getirilmiştir. Bakanlıkça yapılan açıklamada Ziraat Mühendisleri Odası‘nın da görüşünün dikkate alındığı belirtilmiştir. ODA‘mız, konuyla ilgili olarak gerekli hukuki teşebbüste bulunmuştur.

Kamuda sözleşmeli çalışan meslektaşlarımızın kadroya dahil edilmesi ile çalışan ve emekli meslektaşlarımız arasındaki maaş farkının en aza indirilmesi konusunda girişimlerde bulunulacaktır.

2009 yılında yürürlüğe giren Gıda ve Yem Amaçlı Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik çerçevesinde 32 çeşit GDO‘nun ülkemize girişine izin verilmiştir. ODA‘mız, söz konusu yönetmelik çerçevesinde çıkarılan ve bu ürünlerin girişine zemin hazırlayan uygulama talimatı ve GDO‘lara karşı dava açmıştır. ODA‘mız, GDO‘ların çevre ve insan sağlığı açısından zararları, tarım sektöründe yarattığı bağımlılık konusunda kamuoyunu bilgilendirmeye ve bilinçlendirmeye devam edecek, GDO‘ların ülkemize girişine engel olmak üzere mücadelesine devam edecektir.

Son günlerde kamuoyu gündemini meşgul eden nişasta bazlı şekerler konusunda ODA‘mızın görüşü açıktır. Ülkemiz şeker pancarı üretimini kotayla kısıtlamaya çalışırken, her yıl 500 bin ton ila bir milyon ton mısır ithal etmektedir. Ülkemiz şeker üretimini, yarattığı katma değeri de göz önünde bulundurarak şeker pancarından karşılamalıdır. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinden vazgeçilmelidir.

Avrupa Birliği‘nde olduğu gibi tüm önemli ürünlerde müdahale kurumları oluşturularak üreticinin ve tüketicinin korunması sağlanmalıdır.

15 Mayıs TMMOB Mitinginde ODA‘mız alandaki yerini güçlü bir katılımla alacaktır.

ODA‘mız bugüne kadar izlediği siyasetler üstü çizgisi doğrultusunda, ülkemiz ve tarım sektörü ile ilgili tüm alanlarda her zamanki dikkatli, sorumluluk alan, ülke ve emekten yana tutumunu özverili biçimde sürdürecektir. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, özlük haklarımız ve tarım sektörü ile ilgili ekonomik ve siyasal yaşama yönelik katkı ve müdahalelerini ortaya koymaya devam edecektir.

Okunma Sayısı: 974