TOPRAĞIMIZA, SUYUMUZA VE DOĞAMIZA YENİ BİR TEHDİT DAHA: TUFANBEYLİ TERMİK SANTRALİ (BASIN AÇIKLAMASI)

TOPRAĞIMIZA, SUYUMUZA VE DOĞAMIZA YENİ BİR TEHDİT DAHA: TUFANBEYLİ TERMİK SANTRALİ (BASIN AÇIKLAMASI)
ADANA
11.04.2007
 

BASINA ve KAMUOYUNA

  

Toprağımıza, Suyumuza ve Doğamıza Yeni Bir Tehdit Daha: Tufanbeyli Termik Santrali

 

Sabancı Holding bünyesinde iken geçtiğimiz günlerde %50 hissesi Avusturyalı Verbund şirketine satılan Enerji Üretim A.Ş.(Enerjisa) tarafından Tufanbeyli ilçesinde termik santral kurma çalışmalarının son aşamaya geldiği, santralin yerinin belirlendiği ve ihale sürecinin başlatıldığı basın ve yayın organlarında yer almaktadır. Kurulması planlanan termik santralin ÇED Raporu, Tufanbeyli yöresinde kömür ruhsatları bulunan ve elektrik santrali lisansına sahip Ciner Grubuna ait Tufanbeyli Elektrik Üretim A.Ş. tarafından 15 Şubat 2006 tarihinde alınmış ve bu şirket 22 Mayıs 2006 tarihinde de Enerjisa‘ya satılmıştır.

Şirket devri ile ilgili 15 Haziran 2006 tarihli Rekabet Kurulu Kararı‘nda Tufanbeyli Elektrik Üretim San. ve Tic. A.Ş.‘nin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan alınmış 300 MW kapasiteli üretim lisansına sahip olduğu, santralin kurulması ile Türkiye‘nin kurulu gücünün (41300 MW) %0,7‘sini oluşturacağı ve ilgili pazar açısından önemli sayılabilecek bir üretim kapasitesi olmadığı belirtilmiştir. Rekabet Kurulu Kararı ve ÇED Raporunda 1150 kcal/kg ısı değerine sahip düşük kaliteli rezervin toplam 250 milyon ton olduğu ve santralin 25 yıllık ihtiyacını karşılamaya yeteceği belirtilmektedir.

Güneş, rüzgar, jeotermal, küçük hidroelektrik gibi yenilenebilir kaynaklar açısından zengin olmasına karşın, Türkiye‘de yenilenebilir enerjiler için resmi hedef yoktur.  Fosil yakıt bağımlılığını daha da artıracak kirli ve tehlikeli enerji tesislerinin ithalini sağlayan ihale planları vardır. Türkiye‘de elektrik enerjisinin %70 i çevre kirliliği yaratan ve küresel ısınmaya yol açan fosil yakıtlardan elde edilmektedir.

Birer kötü örnek abidesi olan termik santrallerin her birinin çevre ve insan sağlığı açısından yarattıkları sorunlarla bir laboratuar olarak ele alınıp; geçmişten bu güne taşınan kronikleşmiş hatalar değerlendirilmediği ve bunlardan ders alınmadığı takdirde Türkiye‘de enerji alanında gelecek için sağlıklı kararlar alınması mümkün olmayacaktır.

Enerjide alınan yanlış kararların bedeli; yıkıma uğrayan tarım, turizm, ormancılık, doğal yaşam, doğal kaynaklar, devasa sağlık harcamaları, işgücü kaybı ve en kötüsü de insan hayatı ile ödenmektedir. Bu tür santrallerin yıllar boyu topluma ödettikleri bedel, üretilen elektrik ve yaratılan istihdam gibi yararları kat ve kat aşmaktadır.

Termik santrallerin diğer bir boyutu da bütün insanlığı tehdit eden küresel ısınmaya olan katkısıdır. Kyoto Protokolünü, ABD ve Avustralya ile birlikte dünyada imzalamayan 3 ülkeden biri olan Türkiye, atmosferi kirletenler sıralamasında 13. sıraya yükselmiş ve 1990-2004 yılları arasında %110‘luk artışla sera gazı emisyonlarını en hızlı artıran ülke olmuştur. Küresel ısınmadan en fazla etkilenecek ülkelerin başında da ülkemiz gelmektedir. Termik santraller kurulmasının tüm dünyada yasaklanmasının istendiği bu günlerde Ülkemizin en temiz ve bakir bu alanları kirletilmek ve yok edilmek istenmektedir.

Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun resmi raporlarına göre termik santrallerin bacalarından çıkan partiküller ve kazandan alınan külde radyoaktivite vardır. Rüzgar ve yağışla küller çevreye yayılmakta veya toprak altına sızarak yer altı sularının kirlenmesine neden olmaktadır. Yöneticiler ve endüstri, radyoaktivite için bir tehlike olmadığını iddia etseler de çok küçük radyoaktif parçacıkların vücuda girdikten sonra hücrelerin duvarlarına tutunarak dokuları ışınladıkları bilinmektedir. Yayılan kurşun, civa gibi ağır metaller merkezi sinir sistemini etkiler. Anormal doğumlar, gelişme bozuklukları ve öğrenme yeteneğinde azalmaya neden olur. Bunun yanında atmosfere karışan gazların neden olduğu asit yağmurları canlılar, toprak ve suyu doğrudan etkilemektedir.

Ülkemizde kendine yeter, zengin potansiyeli olan, rüzgar, güneş ve jeotermal ve gücü 10 MW‘ın altındaki çevreye zarar vermeyen hidroelektrik enerji yatırımlarının planlanması, önem verilmesi ve desteklenmesi ile enerjideki dışa bağımlılığımızı en aza indirme olanağı vardır. "Yenilenebilir enerji; doğanın kendi evrimi içinde, bir sonraki gün aynen mevcut olabilen enerji kaynağı olarak tanımlanmaktadır. Su, güneş, rüzgar ve jeotermal gibi doğal kaynaklar yenilenebilir olmalarının yanında temiz enerji kaynaklarıdır.

"İnsanlığın Gelişmesi(?)" adına kömür, doğalgaz, petrol gibi binlerce yılda oluşmuş kaynaklar tükendikçe, bunların atıklarıyla da hava, su ve toprak da tükenmeye başlamıştır. Sanayileşmenin hızla gerçekleştiği son yüz yılda, fosil yakıtların doğaya ve canlılara verdiği zararlar etkisini göstermiş; kömür, doğalgaz ve petrolün yarattığı olumsuzluklar iklim değişikliğine yol açarak dünya yaşamını tehdit etmeye başlamıştır Bunların yakılmasıyla açığa çıkan atık ve baca gazları insan sağlığına ve çevreye onarılmaz zararlar vermekte; kanser ve diğer hastalıklara yol açmaktadır. Sera gazları doğal döngüde dünyadan uzaya ısı transferini kısmen önleyerek ısının bir kısmının atmosferde tutulmasına neden olmaktadır. Böylece dünya ısınmakta ve iklim değişmektedir.

Termik santralin; Kayarcık köyü yakınlarına kurulması planlanmıştır. Kömür havzasında Yamanlı, Kayarcık, Pınarlar ve Taşpınar köyleri bulunmaktadır. Bu köylerde 635 hanede yaklaşık 3500 kişi yaşamaktadır. Santralde kullanılacak düşük kalorili linyit kömürü ve kireç taşı konvansiyonel iş makineleri ile açık ocak işletme yöntemiyle çıkarılacak ve üretim sırasında malzemeyi gevşetmek amacıyla patlatma yapılacaktır. Linyit ve kireç taşının çıkarılıp, santrale taşınması ile yaklaşık 10 000 dekar verimli tarım arazisi yok olacak, temel geçim kaynağı tarım olan bu nüfus doğrudan olumsuz etkilenerek ve göç etmek zorunda kalacaktır. Termik santral, Tufanbeyli‘ye bağlı köylerin tarım, mera, orman ve potansiyel orman alanları ile yakın çevresindeki Saimbeyli ilçesinin köyleri ile orman alanlarını da etkileyecektir. Soğutma suyunun sıcak su olarak dışarıya verilmesi ile de kaynak ve çevresinde önemli ekolojik değişiklikler meydana gelecektir. Ayrıca kül ve baca gazları yeraltı ve yerüstü sularının kirlenmesine neden olacaktır. Soğutma suyunun alınıp verileceği Göksu çayı Adana‘nın içme suyunun alındığı Çatalan Baraj Gölüne akmaktadır.

Enerjisa‘nın yarı hissesini satın alan Verbund şirketinin Avusturya‘nın en büyük elektrik şirketi olduğu ve bütün stratejik, mali ve işletimsel kararlar için her iki ortağın da onayının gerekeceği açıklanmıştır. Almanya‘nın atmosfere bıraktığı zehirli gaz kotasını doldurması ve termik santraller kurmaktan vazgeçmesi üzerine yaptığı alım garantili kömür anlaşması nedeniyle Sugözü Termik Santralini ihraç etmesi gibi Tufanbeyli‘de kurulacak Termik santral için de Avusturya‘nın vazgeçmiş olabileceği sistem ve teknolojinin veya sökeceği bir santrali Türkiye‘ye ihraç etmesi de olasıdır.

Termik santrallerde kullanılması gereken kömürün kalorisi 3000 - 4000 Kcal olması gerekirken, Tufanbeyli havzasındaki kömürün kalorisi 900 Kcal‘dir. Bu nedenle doğaya salınacak gazların ve külün yukarda açıklanan olumsuzlukları tahmin edilenden daha ağır olacaktır.

Biz aşağıda imzası olan kuruluşlar; ekonomik ömrü yalnızca 25 yıl olduğu tahmin edilen, enerji üretimine ve istihdama fazlaca katkısı olmayan, buna karşılık yüzlerce ailenin sosyal ve ekonomik yaşamını doğrudan olumsuz etkileyerek yerinden edecek, yüzlerce yıl daha tarımsal üretimde kullanılabilecek yaklaşık 10 bin dekar verimli tarım arazisini bir daha geriye kazanılamayacak şekilde yok edecek, yol açacağı toprak, su ve hava kirliliği ile dolaylı olarak yöremizdeki milyonlarca insanın sağlığını ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyecek Tufanbeyli Termik Santralinin akılcı bir yatırım olmadığını düşünüyor, henüz işin başındayken bu yanlış yatırım kararından vazgeçilmesini talep ediyoruz.

İnsanlık alemine ve gelecek kuşaklara olan sorumluluğumuz adına, tüm canlılarıyla birlikte doğaya ve çevreye saygımız adına, sürdürülebilir bir yaşam ve kalkınma uğruna kamuoyunu duyarlı olmaya ve dayanışmaya çağırıyoruz.

Saygılarımızla.

 

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi

Adana Tabip Odası

ÇETKO

Güzelim Köyü Derneği

  

Okunma Sayısı: 3534
Fotoğraf Galerisi