TOPRAĞIMIZA, ÜNİVERSİTEMİZE, ÖĞRENCİMİZE, ÜLKEMİZE SAHİP ÇIKIYORUZ
Öğretim elemanları, öğrenciler, TMMOB`ye bağlı odalar, ÇETKO, Adana Tabip Odası ve Eğitim-Sen bir basın açıklaması yaparak, Narenciye Gen Merkezi`ndeki polis müdahalesini kınadılar.
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanlığı önünde yapılan basın açıklamasını kurumlar adına Doç. Dr. Sedat TÜRKMEN okudu; 5 Nisan 2012 tarihinde saat 10.00 sularında Adana Bilim ve Teknolojisi Üniversitesinin talebi ve Adana Valiliğinin talimatı ile çok sayıda çevik kuvvet polisi, onlarca sivil polis eşliğinde daha önce Çukurova Üniversitesi`ne tahsis edilmiş ve Ziraat Fakültesi tarafından "Narenciye Araştırma ve Gen Bahçesi" olarak kullanılan ve örneği dünyada da nadir olan alana; Rektör Prof. Dr. Alper AKINOĞLU`nun ve olaydan haberdar olup gelen üniversite öğretim üyesi, öğrenci ve çalışanların yapılanın yasalara aykırı olduğunu belirtmelerine karşın, Çevik Kuvvet Müdürünün emri ile zor kullanılarak ve çoğumuz darp edilmek suretiyle iş makinelerinin sokulması; yetkililerin toprak ve gen miras ve değerlerini yok saymasının ötesinde hukuk devleti ve yetişmiş üniversite mensuplarını da yok saymalarının acı bir örneğini oluşturmuştur.
Türkiye`deki narenciye üretiminin %75`inin yapıldığı bölgede genetik materyallerin sağlandığı tek merkez, şimdi yerleşime açılmak istenmektedir. Çukurova Üniversitesinde 1976 yılında 1100 dekar alan üzerine kurulan ve 903 farklı narenciye çeşidi 13 Avokado ve 17 Pikan cevizi olmak üzere farklı gen çeşit materyalinin bulunduğu alan bugün yok edilmek istenmektedir. Dünyada sınırlı sayıdaki önemli narenciye genetik bahçelerinden biri olan bu merkezin yerine yeni üniversite yerleşkesinin açılmasının ne yeni üniversiteye, ne bölgemize ne de ülkemize yararı olacaktır.
Çukurova Üniversitesinin öğretim üyeleri olarak Adana Bilim ve Teknolojisi Üniversitesinin Adana`nın başta sanayisi olmak üzere diğer tüm sektöre katkısının olacağını düşünüyoruz. Yeni üniversiteye taraf olduğumuzu ancak, yer olarak seçilen alanın birinci sınıf sulu ve mutlak tarım arazisi olması nedeniyle itiraz ettiğimiz belirtiyoruz.
Öğretim üyeleri şiddete karşıdırlar. Bilim insanları özerk kişiler olarak her türlü otoritenin etkisine uzak ülkesinin başarısı için çalışan kişilerdir. Becon`un "bilgi güçtür" ifadesi ile güç biziz. Üniversitelerin tarihsel misyonu toplum yararına çalışmaktır. Bilimsel sorumlukları gereği çalışma materyalleri olan arazisini, genetik materyallerini sonuna kadar korumak zorundadırlar.
Konuyu kamuoyunun bilgisine sunmanın yanı sıra YÖK, İçişleri Bakanlığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı makamından da gerekli duyarlılığın gösterilmesini, kamu malları ve ortak miras ve değerimiz olan verimli tarım topraklarının ve gen hazinelerinin korunması için gerekli tedbirleri almalarını, hukuk dışı fiili durumlar yaratanlar ve aksi yönde hareket eden sorumlular hakkında işlem yapmalarını bekliyoruz.
Başta öğretim üyelerimiz, öğrencilerimiz olmak üzere Üniversitemizin tüm mensuplarına yapılan bu saldırıyı kınıyoruz. Üniversitemize, hocalarımıza, öğrencilerimize ve toprağımıza sahip çıkacağımızı kamuoyuna saygı ile duyururuz.