TOPRAK KAYBI - KONYA POSTASI GAZETESİ
Şube Başkanımız Celil ÇALIŞ Toprak ve Suyun Önemi Hakkında Açıklamalarda Bulundu.
Türkiyenin 30 yılda nüfusunun iki kata çıkmasına rağmen tarımsal arazilerin 28.5 milyon hektardan 24 milyon hektara indiğini belirten Ziraat Mühendisleri Odası Konya Şubesi Başkanı Celil Çalış, "Teknoloji olmadan yaşanır, ama gıda olmadan yaşanamaz. Toprak ve su varlığımızı korumalıyız" dedi
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, geçen yılın sonu itibarıyla Türkiyede ekilen ve dikilen tarım alanı 23 milyon 763 bin hektar, çayır ve mera arazileriyle toplam tarım alanı da 38 milyon 380 bin hektar olarak belirlendi. 2006 yılıyla kıyaslandığında 10 yılda toplam tarım alanının yüzde 5,22 azaldığı tespit edildi.
"SADECE TARIM BAKANLIĞIYLA OLMAZ"
Türkiye genelinde ekilen dikilen arazi miktarının 30 yıl önce 28.5 milyon hektar olduğunu söyleyen Ziraat Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Celil Çalış, "28.5 milyon hektarlık arazi varlığına karşın Türkiye nüfusu 50 milyondu. Türkiye bilindiği gibi dünyada gıda ihtiyacı anlamında kendi kendine yetebilen yedi ülkeden bir tanesi. Son 30 yılda geldiğimiz nokta nedir? Nüfusumuz 80 milyona çıkmış, yaklaşık 5 milyon sığınmacı, 30 milyon turist. Yani 130 milyon insanı doyurmak gibi bir mecburiyetimiz var. Nüfus artışı hemen hemen ikiye katlanırken arazi varlığı 28.5 milyon hektardan 24 milyon hektara düşmüş. Bunu neye göre değerlendiriyoruz? Biz herhangi bir savaşa mı girdik de bu toprağı kaybettik, ya da doğal afet mi oldu da bunlar tarım arazisi vasfını kaybetti? Hayır. Bu araziler amaç dışı kullanımla, yani şehirlerin, köylerin genişlemesi, sanayi tesislerinin genişlemesi, tarım dışı marjinal araziler dururken, tarım arazilerinin inşaat ve iskana açılmasıyla bu kadar arazi kaybetmişiz. Bu konuda alınan tedbirler nedir? Kanuni dayanaklarımız hakikaten güçlü. Özellikle 2005 yılında çıkartılan 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu gayet sert, tarım arazilerinin amacına uygun kullanılması konusunda çok ciddi tedbirler almış durumdaydı. Ancak buna rağmen son 10 yılda yine biz 800-900 bin hektarlık arazi varlığını tarımsal kullanımın dışına çıkardık. Buna engel olamadık. Bu sadece bakanlığın, tarımsal kurum ve kuruluşların altından kalkabileceği, çözebileceği bir olay değil" dedi.
"TARIM EN BÜYÜK SOSYAL PROJE"
Tarımın genel anlamda sosyal bir olgu olduğunu ifade eden Çalış, "Beslenme ihtiyacı anlamında bakıldığı zaman toplumun tamamını ilgilendirir. Genel anlamda istihdam ve ticaret açısından bakıldığında da Türkiyenin doğrudan veya dolaylı Türkiyenin yüzde 50si-60ı tarımla iştigal eder. Bundan dolayı tarım, sadece Tarım Bakanlığının çözebileceği bir olay değildir. Tarımın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı ve diğer bakanlıklarla beraber topyekun bir sosyal proje olarak değerlendirilmesi gerekir. Elimizdeki 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu devam ederken 2015 yılında çıkartılan 6537 sayılı Miras Kanunu yenilendi. Miras Kanunu ile Toprak Kanununu birleştirdiğimiz zaman tarımın biraz daha profesyonelleştirilmesi, asgari geçim için gerekli olan alanların belirlenmesi ve tarım arazilerinin parçalanmaması, parçalı olanların da toplanması adına olumlu bir şekilde devam etmekteydi. Bu havanın üzerine en son 10 Ekim 2016 tarihinde Ödemişte Başbakan Binali Yıldırım tarafından açıklanan Milli Tarım Projesi çerçevesi içerisinde bize göre en etkili çözüm Türkiyede 184 büyük ovanın belirlenmesi, bu büyük ovalarda tabiri caizse çivi bile çakılmasına müsaade edilmeyecek olması, büyük ovaların tarımsal SİT alanı ilan edilecek olmasıydı. Bu, ilkin 141 ova olarak ilan edildi, Konya ilkin bunlar arasında yoktu. En son 2 Haziran 2017 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan yönetmeliğe göre Konyanın da 14 ovayla buna dahil edildi, bu alanlar da artık tarımsal SİT alanı ilan edildi. Buralarda tarım dışı kullanıma müsaade edilmeyecek, tabii neye göre müsaade edilmeyecek? 5403 sayılı kanunun gerektirdiği şekilde müsaade edilmeyecek. Yani, Allah esirgesin bir savaş hali, veya -inşallah bulunur- petrol, doğalgaz vb. enerji kaynaklarının bulunması durumu gibi durumların haricinde bu arazilerin tarım dışı kullanılmasına müsaade edilmeyecek. Biz bu olaya samimi bir şekilde bakıyoruz. İnanmak istiyoruz. Güveniyor muyuz? Hâlâ güvenimizi sarsan olaylar var. 5403 sayılı kanun olmasına rağmen biz topraklarımızı tarım dışına çıkarttık. Emanete ihanet etmeyelim diyorum, tarım arazilerini kullanıp, geliştirip gelecek nesile kullanılabilir şekilde aktaralım. Bunda hepimizin hem sorumluluğu hem vebali vardır. Bu sorumluluğun ve vebalin gereğini yerine getirelim. Toprak ve su varlığımızı kullanılabilecek bir şekilde gelecek nesle aktarma hususunda duyarlı davranalım" görüşlerini dile getirdi.
"TEKNOLOJİSİZ YAŞANIR, GIDASIZ YAŞANMAZ"
Bugün teknoloji olmadan yaşanabileceğini, ama gıda ihtiyacının asla ötelenemeyeceğini kaydeden Çalış, "Bu anlamda Türkiye diğer ülkelerden daha farklı bir konumdadır. Kendi nüfusu, sığınmacıları, turisti ile 110 milyona ulaşan bir nüfus var. Bunun haricinde evlad-ı fatihan olarak değerlendirdiğimiz Balkanlar, Kuzey Afrika ve Ortadoğuda nerede aç varsa, nerede çıplak varsa bir şekilde bizim sorumluluğumuz ve vebalimizdedir. Türkiye bu zamana kadar bu bölgede aç olanı doyurmuş, çıplak olanı giydirmiştir. Bu görev bize Allahın emanetidir. Bunları doyurmaya ve giydirmeye devam edeceğiz. Karşılığında gücü varsa ödeyecek, gücü yoksa bizim hayır ve hasenatımız olacaktır. Bu manada Türkiye kendi insanının ihtiyacı olanın iki kat fazlasını üretmek zorundadır. 200-250 milyon insana yetebilecek kadar üretimin üzerine de tarımsal ticaretini geliştirip ticaret yapmalıdır" dedi.