TOPRAKLARI YİTİRMEK YARINLARI YİTİRMEKTİR
ZMO Adana Şube Başkanı Ayhan BARUT ve Yönetim Kurulu Üyesi Sedat Soykan İlkhaber Gazetesi ve Barış Gazetesine Odamız görüşlerini aktardılar.
ZMO Adana Şube Başkanı Barut, TMMOB’un 14 Ekim mitingine çağrı yaptığı açıklamasında, tarım arazilerinin imara açılmasına tepki gösterdi ve “Bunun anlamı geleceğe ipotek koymaktır” dedi.
TMMOB 14 Ekim’de meydanlara iniyor. Adana’da da TMMOB’a bağlı odalar, yapılacak olan mitinge hazırlanıyor. Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Adana Şube Başkanı Ayhan Barut, ülkenin ve toplumun yarınsızlığa sürüklenmesi adına Ankara’da olacaklarını söyledi. ZMO Başkanı Barut, miting hazırlıklarıyla ilgili açıklamasında ülkenin en sancılı, en sorunlu, en sıkıntılı alanlarından birinin de “Tarım” olduğunun altını çizdi.
GELECEĞE İPOTEK KOYUYORLAR
Toprağın korunmasının anayasal bir görev olduğunu da vurgulayan Barut, yatırım adı altında tarım arazilerinin katledildiğini öne sürdü.
Başkan Barut, “kalkınma amacı açısından zorunlu olan yatırımların, bir çok alternatif arazi varken verimli tarım alanları talan edilerek gerçekleştirilmesi girişimleri, toplumun geleceğine ipotek koymaktır” dedi.
TOPRAK YOKSA YAŞAM YOKTUR
Türkiye’nin tarım için kullanabileceği toprak potansiyelinin neredeyse kalmadığını ifade eden Barut, “Toprak varlığımızın ancak üçte birini tarıma uygundur ve bu alanın da ancak üçte biri verimli tarım arazisidir. Bilinmektedir ki; toprak yoksa sanayi yoktur, üretim yoktur. Kalkınma yoktur, yaşam yoktur. Gelecek kuşakların sağlıklı yaşamı bu verimli tarım toprağına bağlıdır. Ve bilinmelidir ki; bir avuç toprak üretilemez bir kaynaktır” diye konuştu.
KIRSAL YOKSULLUK BÜYÜDÜ
Barut, tarımın ulusal gelire yüzde 11, istihdama yüzde 30 katkı koyan, kırsal alanın hemen tek ekonomik gelir kaynağı olan, doyuran, barındıran bir sektör olduğunu belirterek, “Buna karşın, sektörün son yıllarda sürekli kan kaybettiği, iç ticaret hadlerinin korkunç bir şekilde tarım aleyhine geliştiği, sektörün genelinde üretim artışlarının nüfus artış hızının gerisinde kaldığı, bazı alt sektörlerde üretimde geriye gidişlerin yaşandığı kırsal yoksulluğun dayanılmaz boyutlara ulaştığı bilinmektedir” dedi.
TARIMDA YIKIM POLİTİKALARI
Doğal ve ekonomik kaynakları bakımından oldukça şanslı, biyo çeşitlilik açısından dünyanın en zengin ülkelerinden birisi olan Türkiye’de hiç de hak edilmeyen bu yapının kendiliğinden doğmadığını vurgulayan ZMO Adana Şube Başkanı Ayhan Barut, şöyle devam etti:
“IMF ve Dünya Bankası aracılığıyla yürütülmekte olan bu sözde tarımda reformu programlarının, uygulamada kaldığı yıllar boyunca ortaya çıkardığı sonuçları, reformun yürütücülerinden birisi olan Dünya Bankası’nın bir araştırması bakın nasıl özetliyor:
Üç yıllık uygulama döneminde, tarımsal gayri safi milli hasıla 27 milyar dolardan 22 milyar dolara düşmüş, çiftçinin yıllık gelir kaybı 4 milyar dolar olmuş, girdi kullanımı yüzde 25-30 oranında azalmış, bitkisel ve hayvansal tüm ürün gruplarının yarattığı brüt katma değer gerilemiş ve çiftçi, Anadolu’da 450 bin hektar alanı işletmekten vazgeçmiştir. Bu tablonun, sürdürülen politikaların yıkıcı etkisini olanca çıplaklığı ile saptadığına yönelik kuşku yoktur.
Mısırda, buğdayda, pamukta, narenciyede ve daha birçok üründe yaşanan bu acı süreç, kamunun piyasadan çekilmesine yönelik olarak ortaya konulan gayretler ve pazarlama kanallarının rasyonel bir şekilde oluşturulmaması ile pekiştirilmektedir. Tarladan domates 150 bin liraya çıkarken, kentlerde tüketiciye 1 milyon liraya ulaşması, sürekli tekrarlanmasından bıkkınlık veren, ancak kimsenin de sahneden kaldıramadığı bir eski zaman piyesi olarak sahnelenmeye devam etmektedir.”
1998 yılından bu yana genetiği değiştirilmiş ürünlerin yasal ve teknik altyapı yetersizliğinden, herhangi bir gümrük kontrolüne tabi tutulmadan iç piyasaya girdiğini de söyleyen Barut, bunların işleme ve besin zinciri süreçleriyle tüketici sofrasına ulaştığını bildirdi.
Türkiye’de tarımın içinde bulunduğu bağımlılık ilişkisinin böylece pekiştirilip ve halk sağlığı ile oynanırken, kimsenin tüketicinin tercihini sormadığını savunan Barut, “Bunun yanı sıra üreticinin sorunları ile de ilgilenilmiyor. TMMOB, toplumun geleceğinin en önemli güvencesi olan ülke toprak kaynaklarının amaç dışı kullanımlarla talan edilmesi girişimlerine her koşulda inançla bilinçle karşı durmaktadır” dedi.