TRANSGENİK ÜRÜNLERİN UYGULAMA ALANI ARTIYOR
25.02.2008 tarihli Yeni Adana, Evrensel, Bölge, Ekspres, Güney Haber, Günlük, Toros, Hürriyet Çukurova, İlkhaber ve Adana Haber gazeteleri haberidir.
25.02.2008 tarihli Yeni Adana, Evrensel, Bölge, Ekspres, Güney Haber, Günlük, Toros, Hürriyet Çukurova, İlkhaber ve Adana Haber gazeteleri haberidir.
ZMO Adana Şubesi ile Çukurova Deltası dergisinin birlikte düzenlediği "Genetiği Değiştirilmiş (GDO) Tohumlar ve Tarım" başlıklı, panel yapıldı.
Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şeminur Topal, dünyada 80 bin bitki türünün insan besini olmaya uygunken, GDO‘lü ürün üreticilerinin, dünya nüfusunun yüzde 90‘ını besleyen 15 bitki türüne yöneldiğine dikkat çekti.
Yeni Adana gazetesi bünyesinde hazırlanan aylık tarım dergisi Çukurova Deltası, 5. yayın yılı nedeniyle TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Adana Şubesi ile birlikte "Genetiği Değiştirilmiş (GDO) Tohumlar ve Tarım" başlıklı bir panel düzenledi. ÇÜ Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. F. Nezihi Uygur‘un yönettiği panele, Yıldız Teknik Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şeminur Topal, ZMO İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık ve Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Çetiner konuşmacı olarak katıldı. Daha önce panele katılacağı duyurulan ZMO Genel Başkanı Dr. Gökhan Günaydın ise, Ankara‘daki hava muhalefeti nedeniyle uçağının kalkamaması üzerine panele gelemedi. Panelde, ZMO Adana Şube Başkanı Prof. Dr. Haydar Şengül ile Yeni Adana Gazetesi imtiyaz sahibi Çetin Remzi Yüregir de kısa birer açılış konuşması yaptılar; panelistlere ve katılımcılara teşekkür ettiler.
Panelin ilk konuşmacısı Yıldız Teknik Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şeminur Topal, tarımın günümüzde stratejik bir önem kazandığına dikkat çekti. Topal, tarım güvenliğinden söz edebilmek için, kullanılan yöntemlerin sürdürebilirlik, dayanıklılık ve yarayışlılık gibi kavramları özünde sağlanması gerektiğini, bunu sağlayabilmenin de güvence kriterlerine uygunlukla mümkün olduğunu söyledi.
Tarımın günümüzde stratejik bir konuma gelmiş durumda olduğunu kaydeden Topal, "Üreticiler, kanun koyucular, denetleyiciler ve tüketicilerin, tarım güvenliğinin sağlanması konusunda ortak sorumluluğu paylaşması lazım. Bu kapsamda tüm kesimler kalite geliştirme çalışmalarına destek vermeli ya da denetlenmeliler" dedi.
Tarım güvenliğini garanti altına almak için tarımsal ürünlerde kalitenin ön plana çıktığını anlatan Şeminur Topal, konuşmasında birçok yararı bulunduğunu belirttiği biyoteknoloji alanındaki gelişmeleri tarım boyutuyla anlattı.
GDO‘LU TOHUMLAR ÜLKELERDE ÇILGINCA YAYGINLAŞMIŞTIR
1996‘dan itibaren ticari alanda kullanılan transgenik tohumların dünyada yaygın bir pazar alanı bulduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Şeminur Topal, bu tarihte 1.7 milyon hektar tarım alanında transgenik tohum kullanılırken, 2005‘te bu oranın 48 kat artış gösterdiğini söyledi. Bu örneğin, bu alandaki rantın büyüklüğünü ortaya koymak için yeterli olabileceğine dikkat çeken Yıldız Teknik Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şeminur Topal, şöyle konuştu:
"Genetiği değiştirilmiş tohumlar ve ürünler ülkelerde çılgınca yaygınlaşmıştır. Transgenik tohumlar tarımsal ürünlerde bir miktar üretim ve verimi artıyor. Dünyada şu anda 16 ülke transgenik tohumları kullanıyor. Paraguay ilk kez 2004 yılında bu teknolojiyi uygulamaya başladı ve kısa sürede en çok uygulayan 6. ülke konumuna gelmiş durumda. Yani bu teknoloji pompalanmakta ve ülkelerde çılgınca yaygınlaşmakta. Hindistan‘da 2004 yılından bu yana transgenik tohum kullanımı yüzde 400, Uruguay‘da yüzde 200, Avustralya‘da ise yüzde 100 artmış durumda. Bu tohumların kullanıldığı birçok ülkede bir miktar üretim ve verim artıyor ama sonuçtaki durum tartışılır. Örneğin, transgenik pamuk tohumu kullanan Hindistan‘da çiftçiler kredileri ödeyemeyecek duruma geldi, çiftçi aileleri acı içinde ve intiharlar arttı. Çünkü transgenik pamukta lif boyları kısalıyor ve tekstile uygunluk ortadan kalkıyor. Böyle olunca da pamuğun pazar payı çok ciddi oranda düşüyor. Üreticiler satamadıkları ürünlerini yakmak zorunda kalıyor"
Şeminur Topal, "gen"leri, "canlıların yaşam sırlarını saklayan ve kontrol eder" diye, tanımlarken, genetik değişikliklerin birçok sorunu da beraberinde getirdiğini anlattı. Sadece mısır ürününden 750, soyadan 900 türev gıda üretildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Topal, "Transgenik tohumlar yeşil devrim mi, yoksa sorun mu" sorusunun tartışıldığını söyledi. Transgenik tohumların bir yeşil devrim şeklinde nitelenemeyeceğini kaydeden Şeminur Topal, dünyada insan besini olmaya uygun 80 bin bitki türü bulunduğunu vurguladı. Günümüzde 80 bin türden 3 bininin kullanıldığını anlatan Yıldız Teknik Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şeminur Topal, oysa 15 bitki türünün dünya nüfusunün yüzde 90‘ını doyurduğunu söyledi.
Topal, transgenik tohumları üretenlerin ise, bu 15 tür bitkiye yönelerek, dünyadaki pazar paylarını ve rantlarını arttırma çabası içerisinde olduklarını vurguladı. "Genetiği Değiştirilmiş (GDO) tohumların ileride masumiyetini ispatlamasını yürekten istiyorum" diyen, Prof. Dr. Topal, "Ya ispatlayamazsa, ya arıların topluca öldüğü gibi geri dönüşümü olmayan zararlar verirse ne olacak" şeklinde konuştu. Topal, GDO‘lu tohum ve ürünlerin yaygınlaştırılmamasını, insanlara seçme hakkının da tanınmasını istedi.
UYGUR: "ÇUKUROVA ÇİFTÇİSİNE EKİM NÖBETİNİ ÖĞRETMEK LAZIM"
ÇÜ Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. F. Nezihi Uygur ise, GDO‘lu tohumları savunmamakla birlikte, yeni teknolojilere de kökten karşı çıkılmaması gerektiğini söyledi. Konuşmasını, özelde Çukurova tarımı ve çiftçisine yoğunlaştıran Prof. Dr. Uygur, Çukurova Bölgesi‘nin en büyük sorununun ne zirai ilaçlar, ne sulama, ne de maliyetler değil, "ekim nöbeti" olduğunu söyledi. Birçok toplantıda, çiftçilere, 5 yıl, 10 yıl, hatta 20 yıl süreyle ne ektiği sorusunu yönelttiğini anlatan Prof. Dr. Uygur, 20 yıl üst üste mısır eken üreticiye tanık olduğunu belirtti. Uygur, 1960‘lı yıllarda dünyanın en bilinçli, en çok para kazanan çiftçisi olarak nitelediği Çukurovalı çiftçilerin, 1975‘lerden itibaren sürekli pamuk ekmesiyle birlikte pamuğu kaybettiğini, kısa sayılabilecek bir süre içerisinde de buğdayla birlikte ikinci ürün mısırı kaybettiğini vurguladı. Çukurovalı çiftçinin elinde şimdi sadece mısır kaldığını belirten Prof. Dr. F. Nezihi Uygur, "Mısırı da ekmeye devam edersek, elimizde mısır da kalmayacak" dedi.
Çukurova‘da yapılması gereken tek şeyin çiftçiye, üreticiye "ekim nöbetini" öğretmek olduğunu kaydeden Nezihi Uygur, konuşmasını GDO‘lu tohumlarla ilişkilendirerek, şöyle tamamladı:
"Üretici GDO‘lu mısırı diktiği zaman yapacağı tek şey zirai mücalededir. GDO‘lu ürünler, yabancı otlara karşı dirençli anlamına gelmiyor. GDO‘lu ürün demek, zirai mücadeledir. Bizlerin yapacağı tek şey Çukurova çiftçisine ekim nöbetini öğretmektir. Yani bir çiftçi 20 yıl üst üste mısır ekmemeli. Elbette hepimizin, üreticinin de, ziraat mühendisinin de, akademisyenin de, zirai ilaç bayinin de tek hedefi para kazanmaktır. Çiftçi neden GDO‘lu ürün ekmek istiyor, para kazanmak için. Yalnız dikkat edeceğimiz tek bir nokta var. Herşeyin fazlası zarar. Siz, tarlanıza fazla su verirseniz, yararından çok zararını görürsünüz. Fazla ilaç verirseniz de öyle. Peki, 20 yıl üst üste mısır eken üretici, GDO‘lu tohumları 5 yıl üst üste ekerse ne olacak? Ben GDO‘lu tohumları savunmuyorum. Ancak yeni teknolojilere de kökten karşı değilim. Bu tartışmalar, atomun parçalanması gibi bir olay. Dikkatli olmamız lazım"
ÇÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayzin Küden, ÇÜ öğretim üyeleri Prof. Dr. Emin Güzel, Tunç Özcan, Adnan Gümüş, İbrahim Ortaş, Niyazi Tarımer, Zerrin Erginkaya ve Zeliha Barut, Tahıl Üreticileri Birliği Başkanı Nur Özkan, Seyhan Ziraat Odası Başkanı Süleyman Girmen ve 2. Başkan Rıfat Kodal, Gazi Sulama Birliği Başkanı Avni Özşahin, Çiftçiler Birliği Başkanı Cumali Doğru, CHP Adana Milletvekili Hulusi Güvel‘in de izlediği panele, çok sayıda dinleyici katıldı. Panel, konuşmaların ardından soru-yanıt bölümüyle sona erdi.