TÜRK ÇAYINDA "PESTİSİT" YOK - CUMHURİYET TARIM/HAYVANCILIK
Muhammet PERTEK
Ziraat Mühendisleri Odası Rize Şube Başkanı
Toplumsal yaşamımızın bir parçası, yoksul ve zengin insanların ucuz bir içeceği olan çay, dünyada ve ülkemizde sudan sonra en fazla içilmektedir. Bunun temel nedeni çayın besleyici olduğu kadar sağlık verici bir içecek oluşudur.
Çay (Camellia sinensis) Theacea familyasından Camellia cinsine ait her dem yeşil ağaçsı bir bitkidir.
Değişik işleme teknolojileri uygulanarak yeşil çay yaprağından farklı özelliklere sahip çaylar üretilmektedir.
Dünyada en çok üretimi ve tüketimi yapılan çay çeşidi siyah ve yeşil çaydır.
Ülkemizdeki üretimin tamamına yakınını siyah çay oluşturmaktadır. Çok az miktarda yeşil çay
üretimi de yapılmaktadır. Ülkemiz çay plantasyon alanlarının dağılımı illere göre, Rize yüzde 75, Trabzon yüzde 14, Artvin yüzde 9, Giresun yüzde 2 oranlarında oluşmaktadır.
Dünyadaki çay üretimini yüzde 25 Çin, yüzde26 Hindistan, yüzde10 Sri Lanka, yüzde10 Kenya, yüzde 6 Türkiye, yüzde 5 Endonezya ve diğer ülkeler gerçekleştirmektedir. Bu ülkeler içerisinde Türkiye dünyada kimyasal ilaç kullanmadan çay üretimi gerçekleştiren ender ülkelerden biridir.
Dolayısıyla Türkiye'de üretilen çayların tamamında "pestisit" seviyesi yüzde 0'dır. Bu özellik günümüzde insan sağlığına verilen önemin her geçen gün artması ile birlikte daha da önem kazanmaktadır. Bu önemli avantajın değerlendirilmesi gelecekte Türk çayının dünyada ve özellikle AB ülkelerinde önemli bir yer teşkil etmesine neden olacaktır.
Doğu Karadeniz Bölgesinin en önemli geçim kaynağı olan çay tarımından, yaklaşık 1 milyon insan doğrudan faydalanmaktadır. Ülkemizin yıllık çay tüketimini karşılayabilmekteyiz. Dolayısıyla ülkemizde ki 1.3 milyar dolar döviz kaybını önleyebilmekteyiz.
Ülkemizde üretilen çayın tamamına yakını yurt içi piyasasında tüketilmektedir. İhracat sınırlı olmaktadır. Ancak Türkiye dünya çay pazarında önemli bir tüketici ülke konumundadır. Bu durum özellikle dünyadaki diğer çay üreticisi ülkelerin ve çok uluslu şirketlerin iştahını kabartmaktadır. Özellikle Çin, Hindistan, Kenya gibi maliyet girdilerinin düşük olduğu ülkelerle rekabet etmek ancak yüksek gümrük duvarları (yüzde 145) ile mümkündür. Fakat bu gümrük vergisinin sonsuza kadar devam etmeyeceği günün birinde beklide sıfır gümrükle karşı karşıya kalacağımızı göz önüne alarak gereken tedbirlerin bir an önce alınası ve bu ülkelerle hem kalite hem de maliyet acısından rekabet etme gücü oluşturulmalıdır. Bununda yolu çay tarımın ıslahı ve daha kaliteli üretimden geçmektedir.
1939 yılından itibaren düzenli bir şekilde tohumla tesis edilen çay bahçeleri günümüzde artık ekonomik ömrünü doldurmuş olup verim ve kaliteden düşmüştür. Bilindiği üzere çay bitkisinin ekonomik ömrü çeşitli faktörlerin etkisi altında olmakla beraber (ekolojik şartlar,toprak yapısı,hastalıklar, çay bitkisinin genetiği ve uygulanan kültürel tedbirler gibi) ortalama kabul görmüş bir değer olarak 50-60 yıl öngörülmektedir. Doğal olarak bu değer ülkeler arasında farklılık göstermekle beraber ortalama bir değerdir. Dolayısı ile verimden ve kaliteden düşmüş çay bahçelerin belirli bir program ve zaman periyodu içinde yenilenmelidir. Ancak bu yenileme modern tarımın gerekleri doğrultusunda olmalıdır. Artık dünyada çay tarım yapan ülkelerde tohumla üretime son verilip, nitelikleri, özellikleri, belli olan klon çay tipleri ile çay bahçeleri tesis edilmekte veya yenilenmektedir.
Çay tarımında yaklaşık 30 yılı aşkın bir süredir kimyasal gübre kullanılmaktadır. Bilindiği üzere kimyasal gübrelerin toprak yapısını ıslah edici bir özelliği yoktur. Sadece bitkinin besin elementi ihtiyacına yöneliktir. Bu nedenle çay topraklarında kimyasal gübre kullanımı sonucu toprağın bozulan Kimyasal, Fiziksel ve Biyolojik özelliklerinin yeniden tedavi edilip iyileştirilmesi zorunludur.
Yine bu amaçla çay topraklarımızın mevcut budama periyodu süresince organik gübre kapsamında, yeşil gübrelemenin de uygulanması ile çay topraklarının ıslah edilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir.
Bilindiği üzere çay bitkisinde ürün vejetatif karakterdedir. Yani yapraklarından faydalanılmaktadır. Dolayısı ile ürün kalitesini etkileyen çay yapraklarının taze,körpe ve istenilen evsafta olması gerekir. Zamanında toplanmayan veya hasat zamanı geçirilen çay yaprakların kaliteden büyük miktarda kaybetmektedir bu durum doğrudan ürün kalitesine yansımaktadır. Bu nedenle çayın gelişme periyodu takip edilerek hasat günleri her bölge için uzman kişilerce belirlenmelidir. Bu konuda kaliteli ürün toplamayı teşvik amacı çay yapraklarının istenilen hasat seviyesine geldiğinde teşvik amacı ile farklı ücret uygulanarak üretici teşvik edilmelidir.
Bölgemizde tarımsal ürünler için önemli bir risk faktörü olan don olayı, hemen tek ürüne dayalı bölgemizde daha büyük bir etkiye sahiptir. Çünkü tek geçim kaynağı olan çay tarımından, gelir sağlayan üreticiler büyük oranda mağdur olmaktadırlar. Bu nedenle çay tarımını da bir an önce sigorta kapsamına almalı ve üreticiler desteklenmelidir.