TÜRKİYE BİTKİSEL ÜRETİMDE 2018 YILINDA DA İHTALATI SÜRDÜRECEK!

İSTANBUL
26.05.2018
 

 

26 Mayıs 2018

TÜİK Bitkisel Üretim 1. Tahminini 25 Mayıs 2018 günü açıkladı. Buna göre;

Buğday üretimi 21,5 milyon tondan 21 milyon tona geriledi. Gıda sanayinin en önemli hammaddesi olan buğday ithalatı 2017 yılında 5 milyon ton, 3,8 milyar TL olmuştur. Bu yılın ilk üç ayında ise geçen yılın aynı dönemine göre %148 daha fazla buğday ithal edildi ve daha şimdiden 1,6 milyar TL ödeme yapıldı. Yine aynı süreçte un ihracatımız 922 bin ton / 1 milyar TL’den, 815 bin tona / 944 milyon TL’ye geriledi.

Mısır üretimi 5,9 milyon tondan 5,7 milyon tona geriledi. Gıda ve yem sanayinin önemli hammaddesi olan mısır ithalatı 2017 yılında rekor kırarak 2,1 milyon tona / 1,6 milyar TL’ye ulaşmıştır. Bu yılın ilk üç ayında ise geçen yılın aynı dönemine göre 10 kat daha fazla mısır ithal edildi ve daha şimdiden 784 milyon TL ödeme yapıldı. Meralara gereken önemin verilmediği ve amaç dışı kullanıldığı ülkemiz, fabrika yeminin hammaddesi mısırda da artık net ithalatçı bir konumdadır ve hayvanlarımız GDO’lu mısırlara mahkum edilmiştir.

Çeltik üretimi 900 bin tondan 940 bin tona yükseldi. Çeltik ve pirinç ithalatına 2017 yılında 544 milyon TL ödedik ve karşılığında 348 bin ton alım yaptık. Üretimde yaşanan 40 tonluk artışın kendimize yeterlilik konusunda oldukça yetersiz olduğu görülmektedir.

Kırmızı mercimek üretimi 400 bin tondan 350 bin tona geriledi. Kırmızı mercimek ithalatı 2017 yılında 343 bin ton olmuş, 761 milyon TL ödenmiştir. Bu yılın ilk üç ayında ise ithalata 130 milyon TL ödeme yaptık.

Kuru fasulye üretimi 235 bin tondan 239 bin tona yükseldi. Kuru fasulye ithalatına 2017 yılında 188 milyon TL ödedik ve karşılığında 43 bin ton alım yaptık. Önemli kuru baklagillerden kuru fasulye üretiminde de kendimize yeterlilik açısından aradığımızı bulamadık.

Yine gıda ve yem sanayimiz tarafından yaygın olarak kullanılan kritik ürün soyanın üretimi geçen yıl olduğu gibi adeta bir yok hükmündedir. Ülkemizde yaklaşık 2,4 milyon ton kullanım alanı olan soyayı 140 bin ton üretebiliyoruz. Geçen yıl soya ithalatına 3,4 milyar TL ödedik. Bu yılın ilk üç ayında ise ithalatına 720 milyon TL ödedik.

Tarım ürünleri İthalatında yağlı tohumlu bitkiler, ham yağ ve bitkisel yağlara en büyük ödemeyi yaptığımız dikkate alındığında ayçiçeği üretimimiz büyük önem kazanmaktadır. Ayçiçeği üretimimiz 1 milyon 964 bin tondan 1 milyon 952 bin tona geriledi. 2017 yılında 640 bin ton ayçiçeği ithalatına 1,3 milyar TL ödediğimiz göz önüne alındığında bu üründe de yeterlilik konusunda bir gelişme sağlanamadığı görülmektedir.

Pamuk üretimi 882 bin tondan 936 bin tona yükseldi. Ancak önemli bir tekstil ülkesi olan Türkiye 2017 yılında 914 bin ton pamuk ithalatına 6,1 milyar TL ödedi. Bu üründeki 54 bin tonluk artış kendimize yeterliliğin oldukça gerisinde kaldı.

Sebze ihracatımız içerisinde en büyük paya sahip domates üretimimiz 12 milyon 750 bin tondan 12,6 milyon tona geriledi. 2017 yılında 2,1 milyar TL’lik sebze ihracatımız içerisinde domatesin payı 1,1 milyar TL olmuştur. Geçen yılın ilk üç ayında 455 milyon TL olan domates ihracatımız bu yılın ilk üç ayında 398 milyon TL’de kaldı.

Yüzü güldüren tek kalem ise meyve üretiminin %6,2 artacağı oldu. Ancak onda da üreticisinin hiçbir yıl emeğinin karşılığını bulamadığı fındıkta %14,1, meteorolojik şartlardan etkilenen kayısıda %23,9 azalış olacağı belirtildi.

Çiftçi emeğinin karşılığını alamadığı için tarımsal üretimde arzu edilen artış sağlanamıyor. Çiftçi son 16 yılda Belçika’dan daha büyük bir tarım alanını, son bir yılda Zonguldak büyüklüğünde tarım arazisini işlemez oldu. İnatla üretmeye çalışan çiftçi ise yapılan her bir ithalat ile zora sokuldu. Tarım desteklerinden yararlanabilmek için çiftçi kayıt sisteminde kayıtlı çiftçi sayısı 2003 yılında 2,8 milyondan 2017 yılında 2,1 milyona geriledi. Tarım arazileri küçülür, çiftçi azalır, sistem üretmek yerine ithalata döndürülürken ziraat fakültelerinin sayısı ise adeta her ile bir fakülte mantığıyla artırılmaktadır.

Sonuçta, 2018 yılı da tıpkı önceki yıllar gibi bitkisel üretimde kendimize yeterlilik açısından son derece başarısız bir yıl olarak tarih sayfalarına geçti.

Ahmet ATALIK
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası
İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı

Okunma Sayısı: 235