"TÜRKİYE'DE TARIM ÖĞRENİMİNİN 176. YIL DÖNÜMÜ" PROGRAMINA KATILIM SAĞLADIK

"TÜRKİYE'DE TARIM ÖĞRENİMİNİN 176. YIL DÖNÜMÜ" PROGRAMINA KATILIM SAĞLADIK
MERKEZ
10.01.2022
 

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından düzenlenen, “Türkiye’de Tarım Öğreniminin 176. Yıl Dönümü” programı 10 Ocak 2022 Pazartesi günü, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

Programın açılış konuşmaları; Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Hüseyin ATAR, ODA Başkanımız Baki Remzi SUİÇMEZ, Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği Başkanı Mehmet Ali ÜNAL, FAO Orta Asya Alt Bölge Koordinatörü ve Türkiye Temsilcisi Viorel GUTU ve Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet ÜNÜVAR tarafından yapıldı.

Açılış konuşmalarının ardından, “Ziraat Fakültesi Tarihçesi” konulu “176. Yıl Dönümü Özel Dersi” Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Emekli Öğretim Üyesi, Ziraat Fakültesi önceki dönem dekanı Prof. Dr. Yetkin GÜNGÖR tarafından verildi.

Programa ODA’mızı temsilen Yönetim Kurulu Üyelerimiz; Dr. Züleyha OĞUZ, Doç. Dr. Yener ATASEVEN ve Tahsin Erman ÇAĞDAŞ, Yönetim Kurulu Yedek Üyemiz Neriman Okşan ERGİN ve çok sayıda üyemiz katılım sağladı.

 

Başkanımızın gerçekleştirdiği açılış konuşması şöyledir:

 

Sayın Rektör, Sayın Rektör Yardımcısı, Sayın Dekan, Önceki Dönemler Dekanlarımız, Sayın Milletvekilimiz, Siyasi Partilerin Değerli Yöneticileri, Sayın FAO Türkiye Temsilcisi, Sayın Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği Derneği Başkanı, Sayın Tarım Gazetecileri ve Yazarları Derneği Başkanı, Değerli Akademisyenler, Değerli Konuklar, Değerli Basın Emekçileri, Sevgili Öğrenciler.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı olarak şahsım, Yönetim Kurulumuz ve ODA Örgütlülüğümüz adına sizleri sevgi, saygı ve dostlukla selamlıyorum.

Bugün, 10 Ocak 2022. 1846’dan 2022’ye, Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne, geçmişten bugüne, 176 yıl. Tüm dünyada geçmişte hak ettiği yeri alan ve gelecekte alacak olan Ziraat Mühendisliği mesleğimiz adına, 10 Ocak tarihi, ülkemizde çok önemli, anlamlı ve bizler için çok onurlu bir tarih.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası olarak, bugün burada ülkemizin kurucu ilk Ziraat Fakültesi’nde sizlerle, 80 ilde ise ZMO Örgütü ile eşzamanlı hep birlikte Tarım Öğreniminin başlangıcının 176. Yıl dönümünü kutluyoruz. Kutlarken, aslında, sorunlarımızı da sorguluyoruz, çözüm önerilerimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz.

Bugün aynı zamanda 10 Ocak Çalışan Gazetecileri Günü. Basın emekçilerinin bu anlamlı gününü de kutluyoruz.

1954 yılında kurulan ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) bünyesinde faaliyet gösteren ODA’mız, Anayasanın 135. Maddesinde tanımlanan kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur.

3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun, 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu, 7472 sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun, Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzük ile TMMOB ve ODA mevzuatı hükümleri doğrultusunda mesleki faaliyette bulunan ODA’mızda, 60.000’i aşkın üyelerimiz arasında, Ziraat Mühendisleri ile birlikte, Su Ürünleri Mühendisleri, Balıkçılık Teknolojisi Mühendisleri, Su Bilimleri ve Mühendisleri, Biyosistem Mühendisleri, Tütün Teknolojisi Mühendisleri de yer almaktadır.

Dolayısıyla ODA’mız, Ziraat Mühendisleri ile birlikte ODA’mıza kayıtlı tüm üyelerimizin, meslektaşlarımızın da sorunlarıyla ilgilenmektedir.

Bu süreçte öğrencilerin ODA’mız ile tanışmasını sağlayan ZMO-GENÇ yapılanmasından da bahsetmek gerekiyor. Çünkü, gençler bizim geleceğimiz.

Değerli Konuklar

2022 yılı gerek meslek alanlarımız gerekse meslektaşlarımız açısından ciddi sorunların yaşandığı bir yıldır. Yaşanan sorunların kökeni geçmiş yıllardaki yanlış tarım, gıda, eğitim ve istihdam politikalarına dayanmaktadır.

10 Ocak’ta, bu anlamlı günde öncelikle belirtmek isteriz ki; “Milli ekonominin temeli, tarımdır.” diyen, “Ülkenin gerçek sahibi ve efendisi, hakiki müstahsil olan köylüdür.” diyen, “Saban, kılıçtan üstündür.” diyen, “Üniversiteler özgür olmalıdır, özgür kalmalıdır” diyen Cumhuriyetimizin kurucusu Ulusal Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tarım politikaları ve de eğitim politikalarına yönelik yıllar öncesinden bizlerle paylaştığı geleceği öngören hedefleri, hedeflerimizdir.

Bugün meslek alanımızda ciddi sorunlar yaşamaktayız.

1980’li yıllarda ülkemizde tarımda da uygulanmaya başlanan ve günümüzde de devam eden tarımsal KİT’leri özelleştiren, kamu kurumlarını işlevsizleştiren, tarımsal destekleri azaltan, küçük üreticiyi büyük şirketler karşısında korumasız bırakan, alanı tümüyle özel sektörün insafına terk eden, girdilerde ve ürünlerde dışarıya bağımlılığı artıran neoliberal tarım politikaları, meslek alanımızda derinleşerek artan ciddi sorunların temel nedenidir.

Pandemi ve küresel iklim krizi koşullarında ülkemizde tarım ve gıda sektörüne yönelik somut korumacı politikaların yaşama geçirilmemesi, döviz artışı ve yüksek enflasyonla belirginleşen ekonomik kriz ortamında dışarıya bağlı mazot ve gübre dahil girdilerdeki fahiş artışa karşın somut indirimler yapılmaması, tarımsal desteklerin yetersiz olması ve geç ödenmesi, çiftçinin uygun faizli kredi kullanamaması gibi pek çok nedenle üretim miktarlarımızın azalması, üreticilerimizin üretimden vazgeçmesi, kendimize yeterlilik sorunumuzun artması, yurtdışından yüksek fiyatlarla ürün alınması, bugün tüketicilerimizi de “gıda enflasyonu” boyutunda olumsuz etkilemektedir.

Market baskınlarıyla üretim boyutu görmezden gelinip, tüketim aşamasında fiyat indirimi baskısının çözüm olmadığı görülmeli,  köklü sorunlara kalıcı çözüm olarak üretime dayalı kamucu tarım politikası değişikliğine gidilmeli, yerli üretim ve üretici desteklenmelidir.

Tarım Bakanlığı yeniden yapılandırılmalı, ehliyetli ve liyakatlı kadrolar göreve gelmelidir.

Üretim ortamı olan verimli tarım arazilerimiz, meralarımız, zeytinliklerimiz Arazi Kullanım Planlaması kapsamında amaç dışı kullanımlara karşı koşulsuz korunmalıdır. Dışarıya bağımlı temel ürünler öncelikli olmak üzere gıda arzı sorunumuzu gidermek için somut yeterli desteklerle yönlendirilen ülke düzeyinde Tarımsal Üretim Planlaması yapılmalıdır. Dışarıya bağımlı temel girdilerde girdi maliyetleri ve dışarıya bağımlılık azaltılmalıdır. Sulama yatırımları artırılmalı, arazi toplulaştırması dahil altyapı hizmetleri tamamlanmalıdır. Yem sorunu çözülüp hayvancılık geliştirilmelidir. Gıda tedarik zincirinde çok uluslu şirketler ve zincir marketlerin sırf kâr amacına boyun eğmeyecek şekilde örgütlenen demokratik üretici ve tüketici kooperatifleri desteklenmelidir.

Bugün mesleki eğitim alanımızda ciddi sorunlar yaşamaktayız.

Yükseköğrenimdeki sorunların çözümü için öncelikle, 12 Eylül Askeri Darbesi ürünü antidemokratik YÖK sistemi kaldırılmalıdır. Üniversitelerin mutlak merkeziyetçi bir sistemle yönetilmesi yerine, üniversiteler idari, mali ve bilimsel açıdan özerk olmalı, rektörler ve dekanlar atama yerine seçimle göreve gelmeli, akademisyenler ve öğrenciler üniversitelerde söz yetki ve karar sahibi olmalı, eğitimde nicelik ve nitelik sorunları çözülerek özgürce bilim ve teknoloji üretilmelidir.

Ülkemizde farklı adlarla gereğinden fazla ziraat fakültesi ve gereğinden fazla bölüm bulunmaktadır. Ziraat Fakültesi, Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Tarım ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi adları altında yılda yaklaşık 5.000 mezun verilmektedir.

Pandemide tarımın öneminin artmasına karşın 2021/22 yılı Üniversite Yerleştirme Sonuçlarına bakıldığında tarımsal öğrenime yönelik açılan kontenjanların yarısının boş kalması düşündürücüdür.

Eğitim-istihdam planlaması yapılarak; fiziki mekanı dahil altyapısız, yeterli laboratuvarı olmayan, nitelikli öğretim elemanı bulunmayan, sonrasında işsiz kalmaya mahkum olan çok sayıda meslektaşımızı mezun eden yeni fakülte ve bölüm açılmamalı, mevcutlarda da yetersiz koşulları içerenler bir an önce kapatılmalıdır.

Yeni mezun sayısı kadar yeni unvanlar da bir başka sorun alanıdır. Örneğin; Niğde Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi’nden Tarımsal Genetik Mühendisi olarak mezun olan bir gencimiz 2022 yılında ODA’mıza kaydolmak için başvurmuştur.

Ziraat Fakültelerinde; giriş puanlarındaki dengesizliklerden eğitim müfredatındaki sürekli değişen karmaşıklığa kadar, uygulama ve staj yetersizliğinden yüksek lisansa ve doktoraya kabul edilmeye kadar ki liyakatsız tercihlere kadar, yüzdelik dilimler ve boş kalan kontenjanlar dahil, tarımsal yüksek öğrenimde nitelik ve nicelik sorunu çözülmelidir.

Tarımsal ar-ge bütçesi artırılmalı, tekrarlanan sonuçsuz projeler ve israflar yerine, kamu-üniversite-özel sektör işbirliğinde bilim ve teknolojinin bizzat uygulamaya geçmesini sağlayan somut ortak projeler yaşama geçirilmelidir.

Bu süreçte, eğitimde ölçülebilir kalite ve uluslararası tanınırlık adına Ziraat Fakültesi programlarında ODA’mızın da içinde yer aldığı ZİDEK’in başlattığı akreditasyon çalışmalarının yaşama geçmesini önemsiyor ve destekliyoruz. Akreditasyon çalışmalarına öncü olan AÜZF Zootekni Bölüm Başkanlığını da özellikle kutluyoruz.

Bugün mesleki istihdam alanımızda da ciddi sorunlar yaşamaktayız.

Tarımsal potansiyeli çok yüksek olan ülkemizde mezuniyet sonrası kamuya başvurup anlamsız gerekçelerle yıllardır atanamayan meslektaşlarımızın atanma sorunu ivedilikle çözülmeli, kamuda yeterli sayıda gerekli kadrolar sürekli açılmalı, atanan meslektaşlarımız güvenceli koşullarda çalışmalıdır.

Tarımsal girdi bayilerimizin, tarım danışmanlarımızın halen süren mevcut sorunları Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından bir an önce çözülmelidir. BKÜ, tarım ilacı konusunda, yanlış kullanımın zehir olduğu ortamda, alanın Orman Mühendislerine açılmasını doğru bulmuyoruz, yargıya başvurduk, Bakanlığın süreci yeniden değerlendirerek bu yanlıştan dönmesini bekliyoruz.

Mezun olan meslektaşlarımız, özel sektörde mühendise yakışır ücretle, güvenceli çalışma ortamında, meslek alanlarında istihdam edilmelidir. TMMOB-SGK Asgari Ücret Protokolünün yeniden hayata geçmesi, ZMO-KMO-GıdaMO’nun belirlediği İZP asgari ücretlerine uyularak meslektaşlarımızın mühendise yakışır ücret almalarını istiyoruz.

Tarım sektörü bir bütün. Bir parçası eksik kalırsa köklü sorunlar kalıcı olarak çözülemez. Ülkemizde üretirken kâr eden, yaşlanan değil gençleşen çiftçilerin, mühendislerin bilimsel üretimde bulunduğu bir tarımsal istihdam politikasına geçilmelidir.

Değerli Konuklar

Sözlerime son verirken, ülkemizde tarım öğreniminin başlangıcının 176. yıl dönümünde, meslek ve meslektaşlarımız boyutunda mevcut ve de artan sorunlarımızı gerçeklerden kaçmayarak hep birlikte çözebilmek umut ve dileğiyle, teşekkür ediyor, selam sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

 

Baki Remzi SUİÇMEZ  

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu Başkanı

 

Okunma Sayısı: 531
Fotoğraf Galerisi