TÜRKİYE`DE TARIMIN EKONOMİ-POLİTİĞİ / YURT GAZETESİ - 20 MART 2014
TÜRKİYEDE TARIMIN EKONOMİ-POLİTİĞİ
YURT GAZETESİ - 20 Mart 2014
Prof. Dr. Tayfun ÖZKAY
Konuşmacı olarak katıldığım bir televizyon programında, Türkiye`nin değişik yerlerinden bize soru sormak için bağlanan otuza yakın çiftçinin hemen hemen tamamı; kimyasal gübre, tarım ilacı, tohum, mazot gibi girdilerin fiyatları roket gibi artarken; sattıkları ürün fiyatlarının ya yerinde saydığını ya da gerilediğini söylemişti. Köylü bu fiyat makası içinde eziliyor. Yazarları arasında olmaktan onur duyduğum 488 sayfalık dev bir eser olan "Türkiye`de Tarımın Ekonomi-Politiği (1923-2013)" adlı kitabı okurken, köylünün düştüğü bu durumu hatırladım. Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi`nin ve Notabene Yayınevi`nin oluşturdukları bu kitap, editörü ve aynı zamanda yazarı olan değerli arkadaşımız Ziraat Mühendisi Dr. Necdet Oral`ın hepimize verdiği katkılar olmasa idi, gerçekleştirilemezdi. Bu yazıda, kitaptaki yazılarımdan söz etmeyeceğim. Ayrıca; kitabın on dört yazarının her yazısı, belki ayrı bir yazıyı hak ediyor. Burada köylünün fiyat makası içinde ezilmesi konusuna yoğunlaşmak istiyorum.
Kitapta üç yazısı bulunan Prof. Dr. Korkut Boratav, köylüyü ezen bu fiyat makasını yadsınamayacak bir şekilde, sayısal olarak ortaya koyuyor. Bu durumu açıklayan göstergelerden biri tarım ticaret hadleridir. Örnek olarak; bir başlangıç yılına göre, bir yıl sonra köylünün sattığı ürünler (diyelim buğday veya domates) fiyatları yüzde 2 artarken, içinde kimyasal gübrenin de olduğu sanayi mallarının (örneğin mutfak tüpü, şeker vb.) fiyatları yüzde 10 artıyorsa; bir yıl içinde köylünün bu fiyat makası ile sömürüldüğü, emeğinin artan bir oranda çalındığı açıktır. Gösterge bu durumu ortaya koyuyor. Boratav bunu bütün bir Cumhuriyet Dönemi için ayrıntılı olarak hesaplıyor. Ancak ben bazı dönemlere değinebileceğim. Boratav şüphesiz bu hesaplamaları önce bütün ürünler itibariyle genel olarak yapıyor. Bir indeks olarak hesaplanan tarım ticaret hadleri 1968-1978 döneminde yılda yüzde 2,99 artarken, 1998-2007 arasında yılda yüzde 3,47 azalıyor. Bunun anlamı; ilk dönemde tarım ürünleri fiyatları sanayi ürünleri fiyatlarından daha hızlı artıyor (köylünün sömürülmesi daha hafifliyor) sonraki dönemde ise tersi oluyor. Sömürülmesi derinleşiyor. Boratav ayrıca, ürün fiyatları değişimlerini traktör, mazot, ilaç, gübreye ait fiyat indekslerinin ortalamaları ile karşılaştırarak; 1998-2006 arasında örneğin buğdayda bu yeni indeksin yılda yüzde 3,30, mısırda yüzde 3,11, fındıkta yüzde 0,90, pancarda yüzde 6,12, pamukta yüzde 8,14, tütünde yüzde 8,99 düşerken; sadece ayçiçeğinde yüzde 0,62 arttığını hesaplamıştır. Ancak bir yandan da tarımda verimler değişiyor. Bu durumu da dikkate alarak, Boratav hesapladığı tarım / sanayi fiyat makasının 1998-2007 arasında yüzde 11,5 oranında bozulduğunu yazarak "Bu dönem, üç milyon insanın tarımsal istihdamdan koptuğu yıllardır" diye ekliyor. Sayılar köylünün artan bir şeklide sömürüldüğünü ortaya koyuyor. Çare ise; gerek girdilerin, gerekse ürünlerin pazarlanmasında köylülerin edilgen durumuna son vermek. Ne var ki; kimyasal ilaç, şirket tohumu, kimyasal gübrelere dayalı endüstriyel tarım modelinin dışına çıkılarak, agroekolojik temellere dayalı bir tarım sistemine yönlenmedikçe, bu hapishaneden kurtulmak mümkün değil. Kitabımız, bu kuşatılmışlıktan kurtuluş için güçlü bir düşünsel destek sağlıyor.
Bağlantılar:
http://www.yurtgazetesi.com.tr/turkiyede-tarimin-ekonomi-politigi-makale,7531.html