TÜRKİYE`DE TARIMSAL EĞİTİM VE ÖĞRETİMİN 171. YILI KUTLANDI

TÜRKİYE`DE TARIMSAL EĞİTİM VE ÖĞRETİMİN 171. YILI KUTLANDI
ÇANAKKALE
10.01.2017

Tarımsal Eğitim ve Öğretimin 171. Yılı etkinlikleri kapsamında ZMO Çanakkale Şubesi olarak, ÇOMÜ Ziraat Fakültesi dekan vekili ve öğretim üyeleri ile birlikte Çanakkale Cumhuriyet Meydanında Atatürk Anıtına çelenk koyma töreni yapılmıştır. Saygı duruşu ve İstiklal marşından sonra Şube başkanı Prof .Dr. Türker Savaş​ tarafından bir basın açıklaması yapılmıştır.

 

 Basına ve Kamuoyuna

Son günlerde yağan karın tarımımıza, çiftçimize bereket getirmesini dileyerek sözlerime başlamak istiyorum. Ancak hemen ifade etmeliyim ki son günlerdeki bol yağış kuraklık tehlikesi geçti gibi bir algı yaratmasın. Altını çizerek söylüyorum, çok ciddi bir tarımsal kuraklık yaşıyoruz. Acilen gerçekçi kuraklık eylem planlarına ve bunların uygulanmasına ihtiyacımız var. Geçtiğimiz sonbahar Çanakkale`miz kurak geçti. Bu durum meraya bağımlı olan hayvan yetiştiricilerimize ağır bir yük getirdi. Bunun üzerine birde, doların yükselmesi nedeniyle hammadde bakımından ithalata bağımlı olan yem sektörünün yem fiyatlarını yükseltmesini eklerseniz, hayvan çiftçimizin perişan bir halde olduğunu görebilirsiniz. Öte yandan geç ekimler nedeniyle hububat üretiminde de azalma olması beklenmektedir.

Tarım karlı bir sektör olmaktan çıkmıştır. Ürün satış fiyatları üretim giderlerini karşılamamaktadır. Örneğin elma ve Kapya biber üreticilerimiz yılı zararla kapatmışlardır. Öyle ki elmanın satış fiyatı buzhane giderlerini dahi karşılamamakta, biber ise toplama maliyetini karşılamadığı için hasat dahi edilmemiştir. Öte yandan üretim maliyetlerinin bu denli yükselmesi ve aracılar nedeniyle tüketici için de tarımsal ürünlerin fiyatı yükselmektedir. Bildiğiniz gibi Afrika`da açlığın en önemli nedenlerinden birisi bu insanların gıda üretiminin maliyetini karşılayamamalarıdır.

      Son 1-1,5 yıldır artan terör nedeniyle yaşadığımız travmayı anmadan geçmem mümkün değildir. Terör saldırılarında hayatını kaybedenlere rahmet, başta yakınları olmak üzere tüm Türkiye`ye başsağlığı diliyorum. Sözün bittiği noktayı çoktan geçtik. Başımızda terör belası varken, her gün yüreğimiz ağzımızda yaşarken, masum insanlarımızın ölümüne şahit olurken ve hayatımız için ciddi anlamda endişe duyarken toplumsal varoluşumuzu renklendiren kutlama ve anma gibi etkinlikler ne yazık ki anlamsızlaşıyor. Artık terörü konuşmak istemiyoruz. Artık işimize bakmak, geleceğimizi, çocuklarımızın geleceğini şekillendirmek istiyoruz. Lütfen şu terörü bitirelim artık...

      Ne yazık ki tarımımızın, en azından yakın geleceği için optimist olmak mümkün değildir. Bağımsız tarımsal kuruluşlar ve uzmanlar Ülkemizde tarım sektörünün mevcut durumunu her gün bir yerlerde dillendirmeye çalışmaktadırlar. Bu nedenle ben bu 10 Ocak`ta günümüz tarımını değil tarımımızın, dolayısıyla gıda üretiminin geleceğini tehdit eden bir konuya değinmek istiyorum.

      Tarım topraklarını yitiriyoruz. Dünya karalarının yalnızca %12`si insanları besleyebilecek nitelikte toprağa sahiptir. Ancak başta Dünya nüfus artışı ve sanayileşme tarım toprakları üzerindeki baskısını her geçen gün arttırmaktadır. Tarım toprakları, köşeyi dönmek için sömürülen ve zarar verilen küresel bir mal, rant haline gelmiştir. Türkiye`de yılda yaklaşık 90 bin hektar tarım arazisi kentleşme ve sanayileşme nedeniyle tarım dışına çıkarılmaktadır. Dünya üzerinde şu anda yaklaşık 1,8 dekar olan kişi başına düşen tarım arazisi büyüklüğünün 2050 yılında %20 azalacağı hesaplanmaktadır. Şunu kimse unutmamalıdır, Dünya nüfusunu besleyebilecek düzeyde gıda üretimi yapabilmenin tarım arazilerimiz dışında alternatifi yoktur.

      Geçtiğimiz ay TMMOB olarak düzenlediğimiz Çanakkale Boğaz köprüsü ve bağlantı yolları panelinde, eğer söz konusu projeler hayata geçerse kısa vadede, tamamı ilimiz dâhilinde olmasa da 50.000 dekar tarım toprağının tarım dışına çıkarılmak zorunda kalınacağını öğrendik. Bu büyüklük Kumkale ovasının %50`sine yakındır.

      Uzun vadede Çanakkale`nin tarım topraklarını daha da büyük felaketler beklemektedir. Kazdağları`ndaki metalik madencilik faaliyetleri ve Biga Yarımadası`nın çeşitli yörelerine yapılması planlanan termik santrallerin işletme esnasında yörelerinin su kaynaklarını kullanacaklardır. Kuraklık nedeniyle mevcut suyumuz neredeyse şu anda bize yetmemektedir. Öte yandan bu faaliyetlerden kaynaklanan çevre kirliliği nedeniyle bu yörelerde tarımsal faaliyetler durma noktasına gelecektir. Bu kirli işletmelerin kurulması nedeniyle oluşan tarım toprağı kaybının çok daha vahimi bu işletmelerden kaynaklanacak çevre kirliği nedeniyle Biga Yarımadası`nda tarım olanaksız hale gelince ortaya çıkacaktır.

      Tarım topraklarını korumak için doğal üyesi olduğumuz İl Toprak Koruma Kurulunda elimizden geleni yapıyoruz. Ne yazık ki Tarım Bakanlığının tarım topraklarının korunması konusundaki kamu spotlarına rağmen kurula gelen çoğu dosya onaylanmaktadır. Karşı görüş belirttiğimiz bu dosyaların birçoğunu dava konusu yapmaktayız.

      Bile bile, sorumsuzca, açgözlülükle yaşam kaynaklarımızı, yaşamın kaynaklarını tüketiyoruz. Aklımızı başımıza devşirmemiz gerekiyor. Çocuklarımıza temiz bir çevre, kaliteli bir yaşam sunabilmemiz için tarım topraklarımızı ve tarımımızı korumamız gerekiyor. Aksi takdirde açlık kapımızın hemen önündedir.

Bu düşüncelerle Tarımsal Eğitim ve Öğretimin başlamasının 171. yıldönümünü kutlar, saygılar sunarım.

Ziraat Mühendisleri Odası
Çanakkale Şube Yönetim Kurulu

Okunma Sayısı: 231
Fotoğraf Galerisi