TÜRKİYE'DE UZUN YILLARDIR YAYIM FAALİYETİ, ÖZEL SEKTÖRÜN KENDİ ELEMANLARI ARACILIĞIYLA YAPTIĞI ÇEŞİTLİ GİRİŞİMLERE TERK EDİLMİŞ DURUMDA - TARIM GÖNÜLLÜLERİ ÖZEL SAYI - 2005
TARIM GÖNÜLLÜLERİ / SÖYLEŞİ
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan GÜNAYDIN:
“Türkiye’de uzun yıllardır yayım faaliyeti, özel sektörün kendi elemanları aracılığıyla yaptığı çeşitli girişimlere terk edilmiş durumda”
TÜRKTARIM – “1000 Köye 1000 Tarım Gönüllüsü Projesi”nin Tarımsal Yayımdaki yeri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Gökhan GÜNAYDIN: Tarım sektörü gerçekten son derece önemli bir sektör. Sadece ekonomik göstergeler açısından değil, sosyal göstergeler açısından da çok önemli. Ülkemizde gayrisafi milli hasılanın yüzde 11’ini tarım veriyor. İstihdama tarımın katkısı yüzde 33 boyutunda ve bu ülkenin yüzde 35’i kırsal kesimde yaşıyor. Kırsal kesimin de hemen hemen tek önemli ekonomik getirisi tarımdan kaynaklanıyor. Şimdi sürece böyle bakarsak tarım sektörünün Türkiye’deki önemli yerini tespit etmiş oluruz. Ancak bu yetmez. Önümüzdeki 10 yıllık süreç Türkiye’de tarım açısından çok sıkıntılı bir döneme işaret ediyor. Belirtmek gerekirse hem DTÖ anlaşmalarının çizdiği çerçeve giderek rekabetçi bir tarım yapısını zorluyor, hem de Avrupa Birliği süreci Türkiye’nin daha düşük maliyette daha yüksek verimle rekabet edebilir bir tarım sektörü oluşturmasını zorunlu kılıyor. Peki maliyetleri düşürüp verimliliği yükseltmek nasıl olacaktır? Kuşkusuz yapısal sorunlara çözüm bulmakla bu mümkün. Ancak tarlaya bilgi ve teknoloji sokmak da bu alandaki en önemli gelişmelerden birisi olacaktır. Bilgiyi tarlaya sokmanın yolu da ziraat mühendisinin ve veteriner hekimin çiftçiyle buluşmasından geçmektedir. Dolayısıyla meseleyi böyle değerlendirdiğimizde kamunun ziraat mühendisi istihdamı ve özel sektörün çalıştırdığı ziraat mühendisi ve veteriner hekim sayısının artması bu alanda bir gelişme sağlayacaktır. Genel bir değerlendirme yaparsak, 100 kuru hektara bir ziraat mühendisi, 200 sulu hektara bir ziraat mühendisi hesabından gidersek ki bu batı standardıdır; Türkiye’nin 160 bin ziraat mühendisine ihtiyacı vardır. Oysa bizim ülkemizde bugüne kadar mezun olan 65 bin ziraat mühendisinin 10 bini işsiz konumda. Bu hem tarım sektörünün atıl istihdam kapasitesine, hem de giderek geriye giden yapısına işaret ediyor. Biz tarım sektörümüzü geliştirmeliyiz ki daha çok ziraat mühendisi-veteriner hekim istihdam edebilelim ve onlar aracılığıyla da verimliliği yüksek bir sektör kurgulayabilelim.
Şimdi buradan hareket edersek, “1000 Köye 1000 Tarım Gönüllüsü Projesi”ni Ziraat Mühendisleri Odası da başlangıçta hem istihdam olanağı sağlaması açısından, hem de bilgiyi toprakla buluşturması açısından desteklemiştir. Ancak şunu beraberinde söylemiştir; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 1989 yılından beri ziraat mühendisi almıyor. Tarım Bakanlığı’nın kadrolarının neredeyse yüzde 30’u boş iken kendi kadrolarını doldurmayıp, “1000 Köye 1000 Tarım Gönüllüsü Projesi”ne yönelmesi çok kalıcı bir sonuç üretmeyecektir. Taşra teşkilatının kaldırılması Tarım Bakanlığı’nın gücünü önemli oranda kıracaktır. Tarım Bakanlığı Taşra Teşkilatıyla beraber daha güçlü bir organizasyon yapısına kavuşturulmalı ve eksik olan ziraat mühendisi ve veteriner hekim kadroları derhal doldurulmalıdır. Bunlar aracılığıyla bir yayım faaliyeti geliştirilmelidir. Bugün üzülerek belirtmek gerekir ki Türkiye’de uzun yıllardır yayım faaliyeti özel sektörün kendi elemanları aracılığıyla yaptığı çeşitli girişimlere terk edilmiş durumda. Evet Tarım Bakanlığımızın Taşra Teşkilatı yayım faaliyetleri yapmaya çalışıyor ama giderek azalan personeli ve giderek azalan bütçe tahsisleriyle bu işi yapmakta zorlanıyor. A ilaç firmasının elemanı köye gidiyor ve kendi ilacını daha çok satmaya yönelik bir yayım faaliyeti yapıyor. Bu ticaretin doğasında var. Fazla ilaç kullanımı hem ekonomik hem de insan ve hayvan sağlığı açısından sıkıntılar oluşturuyor. Bugün dünyanın en gelişmiş ülkesi olan ABD’de tarım yapısında; her ilçede bir ziraat mühendisinin yönetiminde güçlü bir tarım teşkilatı faaliyetini sürdürmektedir. Bunlar her türlü araçla teçhizatla donatılmıştır. Şimdi sisteme böyle bakmak, bütüncül yaklaşmak ve yayım faaliyetinin özünün kamu yararı doğrultusunda geliştirilmesi gerektiğini unutmamak gerekir. Yayımı tümüyle özel sektöre devrederseniz özel şirket çıkarı her zaman kamu yararının üzerinde kalır ve bu ülke için olumlu sonuç doğurmaz. Bir akılcı yeni yaklaşıma burada ihtiyaç var.
“100 Köye 1000 Tarım Gönüllüsü Projesi” başladığından beri projede görev alan birçok meslektaşımla gittiğim yerlerde görüşme imkanım oldu. Çok başarılı olan arkadaşlarımız olduğu gibi başarı düzeyi bir miktar daha düşük olan arkadaşlarımız var. Başkanım 3 yıl sonra biz ne olacağız? Projenin birinci yılı doldu, 2 yılı daha var uygulanacak. 3. yıl sonunda bu arkadaşlar gelecek kaygısıyla yaşarlarsa bu süreç başarılı bir sürece doğru yönlendirilemez. Şunu söylemek gerekiyor. Bu arkadaşların her birinin gelecekte köylerde istihdam edilebilirliğini beklemek, verili durum gözönüne alındığında gerçekçi değil. Çünkü artık köylüler kendi karınlarını zor doyuruyor. Bu kadar yoksul bir altyapı içerisinde köylerin ziraat mühendisi-veteriner hekim istihdam etmeleri beklenemez. Bakın Avrupa Birliği ne yapıyor. 2007 yılından itibaren belirli bir büyüklüğün üzerindeki tarım işletmelerinde tarım danışmanı çalıştırmayı koşul haline getiriyor. Bunu niçin getiriyor? Bakınız insan ve hayvan sağlığı, çevre koşulları ve gıda kalitesi önlemlerini karşılamayan tarım işletmelerinin doğrudan ödemelerinin yüzde 10’unu kesiyor. Buna zorunlu çapraz uyum diyorlar. Ve modülasyon kavramı içerisinde bu paraları kırsal kalkınmaya aktarıyorlar. Ve tarım işletmelerinin bu standartları karşılayabilmeleri için teknik yardım almalarının gerektiğini görüyorlar ve bunun için zorunlu tarımsal danışmanlığına doğru yöneliyorlar. İşte Tarım Bakanlığımızın da yapması gereken budur. Özellikle belirli bir ölçeğin üzerindeki tarım işletmelerinde ziraat mühendisi-veteriner hekim istihdamını zorunlu tutmalı. Maaşının yarısını Tarım Bakanlığı vermeli, yarısını o işletme karşılamalı ve bu yıllar içerisinde azaltılmalı böylece büyük tarım işletmelerinin kayıt tutması, kullandığı ilacın çevreye, hayvan sağlığına zararlı olmaması garanti altına alınır. Gübrede ve tohumlukta en kaliteli, toprak işlemede en uygun teknikleri kullanan insanları istihdam eder. Kalıcı çözüm budur. Zaten biliyorsunuz, Europgap gibi çeşitli uygulamalar, teknik bilgi olmadan etiketten geriye doğru izlenebilirlik süreçlerinin de gerçekleşemeyeceğini Türkiye’nin önüne koymuş bulunuyor. Türkiye’nin tarımsal yayım faaliyetlerini ve teknik eleman istihdamını bu doğrultuda yönlendirmesi lazımdır. Eğer devleti küçültme düşüncesi çerçevesi içinde Tarım Bakanlığı’nı yalnızca merkezde karar alır bir birim haline dönüştürürseniz, Türkiye’de tarım sektörünün içinde bulunduğu sorunların artmasına vesile olursunuz. Tam tersine tüm ülkelerde olduğu gibi çiftçinin yanında ona teknik bilgiyi ulaştıran ve hatta müdahale kuruluşları aracılığıyla piyasayı düzenleyen, fiyatın belirli bir noktadan aşağı düşmesini engelleyen ve aracıların sistemden çıkarılmasını sağlayan bir Tarım ve Köyişleri Bakanlığı müdahalesine alanda mutlaka ihtiyaç vardır. Diğer bakanlıklara müsteşarlıklarla dağıtılan yetkilerini toplamış, bütçeden bugüne kadar aldığından daha çok bir pay alan, teknik elemanını istihdam eden, hizmet içi eğitimden geçiren ve onu köylüyle buluşturan bir Tarım Bakanlığı yapısı, bu ülkenin kalkınmasına tarım sektörünün de omuz vermesi açısından yaşamsal önem taşımaktadır.
TÜRKTARIM – “1000 Köye 1000 Tarım Gönüllüsü Projesi” tarımsal yayımda başarıyı artırmada ne gibi etkilere sahip?
Gökhan GÜNAYDIN: Ziraat mühendisi-veteriner hekim istihdamı elbette tarımsal yayım açısından önemlidir. Yalnız burada şöyle bir sorun var. Bu arkadaşlar bilgiyi bir yerden alacaklar ve bir yere götürecekler. Türkiye’de üniversitelerin ve araştırma enstitülerinin bilgi üretme kapasitelerinde bir gerileme var. Yani bunların hepsi de ziraat mühendisi-veteriner hekim mesleğinin dışındaki gelişmeler. Bunlardan dolayı bilgi üretme kapasiteniz daraldıkça yayım faaliyetlerinizin etkinliği de doğal olarak azalacaktır. Yani birbiriyle doğrudan bağlantılı bir şey. Dolayısıyla eğer son 3 yılda üst üste gerileyen ve önümüzdeki yıl da gerileyeceği, katılım öncesi ekonomik programında yazan bir tarım sektörü veri iken, gerileyen bir tarım sektörünü köylerdeki ziraat mühendisi sayısını artırarak bir yere ulaştırmanız mümkün değil. Bu, bütüncül bir politikayla olabilecek bir şey. Yaşamın her alanında, tarım sektörünün değdiği her çalışma alanında, Türkiye’nin bugüne kadar sarfettiğinden daha fazla para sarfetmeye daha güçlü bir organizasyon yapısı kurmaya ve bunun içerisinde de ziraat mühendisini sağlıklı bir şekilde görevlendirmeye ihtiyacı var. Bu bütünü görmezseniz, bu bütünün bir parçası ile bir şey çözmeniz mümkün değil.