TÜRKİYE GÖBEKTEN BAĞIMLI - CUMHURİYET

MERKEZ
12.12.2008

ZMO Başkanı Günaydın, Yerli Malları Haftası nedeniyle yaptığı değerlendirmede Türkiye'yi ciddi bir açlık tehlikesinin beklediğini söyledi. Günaydın, Türkiye'nin tarımdaki açığının 2.5 milyar doları bulduğunu söyledi.

 

Kendine yeten ülkeler liginin ön sıralarında yer alırken bugün en temel ürünleri bile ithal ediyor...

ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - "Yerli Malları ve Tutum Haftası" bugün başlıyor. Türkiye‘de her yıl 12-18 Aralık tarihleri arasında kutlanan Yerli Malı Haftası, özellikle AKP iktidarı döneminde her alanda "yabancılaşmanın en üst seviyeye çıkması" nedeniyle "nostaljik ve simgesel" kutlamalara indirgendi.

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Gökhan Günaydın, Türkiye‘nin artık tarımda "kendine yeten 7 ülkeden biri olma" statüsünü kaybettiğini ve tamamen dışa bağımlı hale geldiğini belirterek "Türkiye‘yi ciddi açlık tehlikesi bekliyor" uyarısında bulundu.

Yerli Malı Haftası‘nın başlaması nedeniyle Cumhuriyet‘in sorularını yanıtlayan Günaydın, Türkiye‘nin geçmişte kendine yeten ülkeler liginin ön sıralarında yer almasına karşın, bugün nasıl "dışa bağımlı" hale getirildiğini anlattı. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra Türkiye‘nin uzun yıllar boyunca kendine yeterli tarım ürünü üretmeye dönük politikalar izlediğine dikkat çeken Günaydın, sonra geçilen planlı dönemde de dayanıklı tüketim mallarının yurtiçinde üretilmesinin hedeflendiğini anlattı. Günaydın, "Daha sonra neoliberal politikaların devreye girmesiyle birlikte, Türkiye, önemli ölçüde kendi gereksinimlerini üretemeyen, nüfusunun ihtiyaçlarını yurtdışından karşılamak zorunda kalan bir ülke pozisyonuna geriledi" dedi.

Açık 2.5 milyar dolar

Türkiye‘nin her geçen yıl tarımda dışa bağımlılığının arttığını vurgulayan Günaydın, 2007‘de tarım ürünü dış alımı ile satımı arasındaki farkın, "1 milyar dolar negatifte" olduğunu, 2008‘in ilk ayında ise bu rakamın 2.5 milyar doları bulduğunu bildirdi. Türkiye‘nin ithalat yapmadan yem üretemez hale geldiğini belirten Günaydın, "Eğer ithalat yapmazsanız yem üretemezsiniz, çünkü işte mısır, soya, arpa gibi hammaddeler ülke içindeki kaynaklarla yetmiyor. Türkiye 9 ton yem üretiyorsa, bunun 4.5 milyon tonu dışarıdan geliyor" dedi. Günaydın şu görüşleri dile getirdi:

"Ayrıca temel gıda maddeleri de, yurtdışından ithal ediliyor. Sadece bu yıl tahıl ürünlerine, buğdaya, arpaya ödediğimiz para 1.5 milyar dolara yaklaşmış. 1.5 milyar dolara yakın gübreye veriyor, 1 milyar doların üzerinde yağ bitkilerine para veriyoruz. Örneğin çeltik, pirinç ithal edilmek zorunda. Dışarıdan baklagil bile ithal ediyoruz. Bunların dışında örneğin muz, Bulgaristan‘dan ceviz, Şili‘den elma, İran‘dan karpuz geliyor. Oysa bütün bunları Türkiye üretebilir, ama dışa açık ekonominin gereği diye ithal ediyor. Bütün bu tablo, Türkiye‘nin neoliberal dışa açılma politikalarının ağır faturasını ödediğini gösteriyor."

Türkiye‘de 20 milyon kişinin "mutlak yoksulluk sının" altında yaşadığına işaret eden Günaydın, dışa bağımlılık nedeniyle pahalı hale gelen gıdaya ulaşmanın daha da zor olacağını söyledi. Türkiye‘nin "gıda krizine" gittiği uyarısında bulunan Günaydın, "Türkiye‘nin nüfusu 20-25 yıl içinde 100 milyon olacak görünüyor. Ancak şu anda nüfus 70 milyonken, kendi imkânlarıyla insanlarını doyuramayan bir ülke var, en az 2-3 milyar dolarlık ithalatla bunu yapabiliyor. İlave 30 milyonun doğuracağı talep düşünüldüğünde Türkiye‘yi açıkça açlık tehlikesi bekliyor" dedi.

DGD ‘ÜRETMEYİN‘ DİYOR

Türkiye‘nin yine üretimde lider olduğu tarım ürünlerinin üretimine, IMF ve Dünya Bankası destekli politikalarla sınırlama getirildiğine dikkat çeken Günaydın, şekerpancarı ve tütün üretimindeki gerilemeleri buna örnek gösterdi. Türkiye 20 milyon ton şekerpancarı üretirken bunun 15 milyon tona gerilediğini kaydeden Günaydın, 200 bin ton tütün üretiminin de 80 bin tona kadar indiğini anımsattı. Üretim yerine "Doğrudan Gelir Desteği (DGD) " uygulaması ikâme edilerek, insanların "üretmemeye" teşvik edildiğini anlatan Günaydın, "Şimdi Başbakan bir yandan DGD ‘yi kaldıracağız diyor, diğer yandan ulusal programda 2012‘de tüm desteklerin DGD‘ye dönüştürüleceği yazılıyor. Burada yaman bir çelişki var " dedi.

PİYASADA SÖZ SAHİBİ DEĞİLİZ

Üretim bizde, kontrol yabancıda

Türkiye‘nin üretiminde "lider" olduğu tarım ürünleriyle ilgili piyasayı belirlemede de söz sahibi olamadığına dikkat çeken Günaydın, fındık, çay, yaş meyve ve sebze, baklagil, hatta bal üretimiyle ilgili dünya pazarı oluşumunda etkili olamadığını vurguladı.

Bu ürünlerle ilgili üretim planlaması, arz kontrolü ve dış ticaret kurallarına göre oynama konularında yetersiz kalındığı, Türkiye‘nin üreten ama dış pazarı yabancıların belirlediği bir konumda olduğunu belirten Günaydın, "Türkiye çevresinin en iyi yaş meyve-sebze üreticisi olmasına rağmen -ki 40 milyon ton üretir yıllık- Rusya ve Avrupa kontrolü elinde tutar. Fındıkta pazar kontrolü Almanya‘dadır. Çayda da bizi yine tehlikeli bir süreç bekliyor" görüşünü dile getirdi.

Çay-Kur‘un özelleştirilmesinin gündemde olduğuna işaret eden Günaydın, böyle bir uygulamanın hayata geçmesi durumunda Türkiye‘nin "çay üretemez" hale geleceğine dikkat çekti. Seylan, Hindistan gibi ülkelerde insanların 1 doların altında bir ücretle çay topladığını belirten Günaydın, Türkiye‘de günlük 17-18 liralık toplama ücreti yüksek geleceği için tamamen ithalata yönelineceğini vurguladı. Günaydın, "Çaykur‘un özelleştirilmesi ve gümrüklerin sıfırlanması demek, Uzak Asya yani Çin, Seylan, Hindistan çaylarının piyasayı doldurması demektir. Zaten uluslararası şirketlerin de beklediği budur" diye konuştu.

Okunma Sayısı: 478