TÜRKİYE İÇİN TEHLİKE ÇANLARI ÇALMAYA BAŞLADI - ROTAHABER

İSTANBUL
10.08.2015

Son 10 yılda Türkiye`de çiftçi 27 milyon dekar tarım arazisini ekmekten vazgeçti. 600 bin çiftçi üretimden çekildi. Aynı dönemde 14 milyon hektar buğday ekim alanı daraldı. Son 3 yılda ise patates ekim alanları 600 bin dönüm azaldı.

 

 

Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, Türkiye‘de tarımın geldiği noktayla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. TÜİK verilerinden yola çıkarak değerlendirmede bulunan Atalık, şu vurguyu yaptı: 

- Resmi verilere göre son 10 yılda Türkiye‘de, çiftçi 27 milyon dekar tarım arazisini ekmekten vazgeçti.
Arnavutluk kadar arazi
- Bu Ermenistan veya Arnavutluk‘un yüzölçümlerine eşit.
- Aynı süreçte temel besinimiz 14 milyon hektar buğday ekim alanı daraldı.
- Son 3 yılda patates ekim alanları 1 milyon 800 bin dönümden 1 milyon 200 bine düştü. Üretim de 1 milyon ton düştü.
- Yine çiftçi sayısı 2 milyon 800 binden 2 milyon 200 bine düştü.
Örgütlenme sorunu var
Bu durumun en önemli nedeninin, çiftçinin yeteri kadar örgütlenmemesi olduğunu kaydeden Atalık, "Örgütlenme ülkemizde yüzde 13‘lerde. Bu oran Avrupa Birliği‘nin tarımla uğraşan ülkelerinde yüzde 90‘ın üzerinde" dedi. Örgütlenmenin sonuçlarını daha ucuz girdi, daha düşük maliyet olarak ifade eden Atalık, şunları anlattı

Fiyatlar aracılıkla artıyor

"Böylece üretici refah düzeyinde tatmin edici bir ücret alırken tüketici de çok daha ucuza bu ürünlere ulaşıyor. Yani ülkemizde kooperatif yapılanma olmadığından kaynaklı aracılar denen bir sistem doğmuş vaziyette. Bunun en büyük etkisini yaşayacak olan fiyat yüksekliği şeklinde yine tüketicidir."
Bütçenin yüzde 2‘si
- İstanbul Şube Başkanı Atalık, AB ülkelerinde bütçenin yüzde 45‘inin tarım desteklerine ayrıldığını belirtti. "Çünkü onlar dünya savaşlarında açlığın ne demek olduğunu gördüler" diyen Atalık, Türkiye‘de bu oranın yüzde 2 olduğunu öne sürdü.

Tarıma verilen destek mazotun vergisine gitti

- Resmi verilere göre 2014 yılında tarıma verilen desteğin 9,1 milyar lira olduğuna dikkat çeken Atalık, "Ancak verilen bu destek çiftçinin kullandığı mazotun vergisiyle geri alındı. 2014‘te sadece buğday, ayçiçeği, pamuk ve soyanın ithalatına ödenen miktar tarıma verilen desteğin üzerindedir" dedi.
Haksız rekabet sütü tehdit ediyor
Sütte soğuk zincir uygulamasında yaşanan sorunların aşılması için geçen yıl kaldırılan teknik destek priminin tekrar verilmesi istendi.
Gıda güvenliği açısından soğuk zincir altında toplanması gereken çiğ sütte haksız rekabet yaşandığı ileri sürüldü.

Süt hızla soğutulmalı

Buna göre bazı işletmeler maliyetten kaçmak için kapı önlerinden güğümlerle topladıkları sütü hiçbir kontrole tabi tutmadan tanklara döküyor. Konuyla ilgili açıklama yapan ve sütün çok hassas bir ürün olduğunu hatırlatan Tire Süt Kooperatifi‘nin Başkanı Mahmut Eskiyörük, inekten sağılan sütün bakteri üretmemesi için en kısa sürede +4 derece soğutulması gerektiğini belirtti.

2 kuruş maliyet var

Gıda güvenliğiyle ilgili şartların mutlaka yerine getirilmesi gerektiğini ifade eden Mahmut Eskiyörük, bu sorunu aşmak için çözüm de önerdi: "Soğuk zincir uygulamasının bize litrede 2 kuruş maliyeti var. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2004 yılında kaldırdığı teknik destek primini tekrar vermeli. Aksi halde biz haksız rekabete uğruyoruz, halk sağlığı da hiçe sayılıyor."

Kayıtdışı üretim çok

Türkiye‘de ihtiyaçtan fazla süt üretimi oluştuğunu dile getiren Mahmut Eskiyörük, "Sütte kayıtlı üretimimiz 8,5 milyon ton ancak kayıtdışıyla beraber 19 milyon tona ulaştı. Kayıtdışılığı ortadan kaldıramadan verim alamazsınız, üretimi planlayamaz, fiyat istikrarı sağlayamazsınız" dedi.

Üretim planlanmalı

Mahmut Eskiyörük, süt sektöründe yaşanan sorunların temel kaynağının üretim planlaması olmamasına bağladı. Eskiyörük, şu yorumu yaptı: "Şu an arz sorununun çözümü ihracata teşvik vererek süte talep yaratmaktan geçiyor. Yoksa ekim ayında 2009 krizinden daha büyük kriz yaşanacak."

 

Okunma Sayısı: 288