TÜRKİYE KOBAY MERKEZİ OLUYOR! - MİLLİ GAZETE
Sağlık Bakanlığı’nın gündeminde olan Klinik Araştırmalar Hakkında Yönetmelik, aslında “Ruhsatlı ya da ruhsatsız, izinli ya da izinsiz tüm ilaçların insanlar üzerinde denenebilmesi” anlamına geliyor. Uzmanlar bu yönetmeliğin kaleme alınmasında ilaç tröstlerinin ve lobilerinin etkili olduğunu belirtiyor.
HABER MERKEZİ
Türk halkının (buna çocuklar, hamileler ve kısıtlılar da dâhil) ilaç araştırmalarında "kullanılmasını" düzenleyecek yönetmelik taslağı bir süredir Sağlık Bakanlığı‘nın gündeminde. Bu yönetmeliğin "ne olduğu" konusuna hiç değinilmezken ilaç firması yetkililerinin yatırım vaatlerine, yönetmelikle Ar-Ge yatırımlarının önünün nasıl açılacağına yer veriliyor. Bu yolla ilaç devleri Batı‘da (yani kendi ülkelerinde) yapamadığını Türkiye‘de yapacak, Türkiye‘yi bir kobay cennetine çevirecek. Uzmanlara göre Klinik Araştırma Yönetmeliği tıbbi etik kurallarını hiçe sayıyor, çocuklar ve hamile kadınlar da dahil olmak üzere Türk insanını kobaylaştırıyor. Öncelikle "klinik araştırma" diye adlandırılan bu kelime, aslında "Ruhsatlı ya da ruhsatsız, izinli ya da izinsiz tüm ilaçların insanlar üzerinde denenmesi" anlamına geliyor. Olay bununla da bitmiyor. Uzmanlar bu yönetmeliğin kaleme alınmasında ilaç tröstlerinin ve lobilerinin etkili olduğunu belirtiyor. Yönetmelikte insan haklarını ve sağlığını hiçe sayan (ciddi riske atan) birçok "boşluk" olduğunun altını çiziyorlar.
Tepkiler artıyor!
Öte yandan, Klinik Araştırmalar Hakkında Yönetmelik‘le ilgili eleştiriler kurumsallaşıyor. Tıp Etiği ve Tıp Hukuku Derneği, İstanbul Tabip Odası ile birlikte düzenlediği basın toplantısında taslakla ilgili eleştirilerini sıraladı. Bilindiği gibi Türk halkının ilaç araştırmalarında kullanılmasını düzenleyecek yönetmelik taslağı bir süredir Sağlık Bakanlığı‘nın gündeminde. İlaç firmaları yönetmeliğin istedikleri hale gelmesi için lobi yaparken, duyarlı sivil toplum kuruluşları da sesini "halktan yana, bireyden yana" yükseltmeye başladı. Bu sivil oluşumların başında ise Tıp Etiği ve Tıp Hukuku Derneği ve İstanbul Tabip Odası geliyor. İki kuruluş ortak düzenledikleri basın toplantısıyla tasarı ile ilgili çekincelerini dile getirdi ve konunun ana çerçevesini şöyle çizdi:
Evrensel etik ilkeler
"Sağlık Bakanlığı, insan üzerine yapılan tıbbı denemeleri düzenleyen yasa ve yönetmeliklerde bazı değişiklikler yapmak üzere çalışmalar yapmaktadır. Bilindiği üzere insan üzerinde deney (klinik araştırma), ruhsatlı ya da ruhsatsız, izinli ya da izinsiz çeşitli ilaçların insan üzerinde denenmesi anlamına geldiği için, denek bakımından daima belirli bir risk taşır. Öte yandan bilimsel tıp bilgisinin, ancak insan üzerinde deneyle elde edilebileceği ve geliştirilebileceği açıktır. Bugün için tedavi edilemeyen hastalıkların tedavi edilebilmesi umudu, yürütülecek araştırma ve deneylerden elde edilecek başarılara bağlıdır. Bu derin ikilemi çözmede dayanacağımız tek güç, insan üzerindeki ilaç araştırmalarında evrensel etik ilkeleri tavizsiz savunmaktadır. Çünkü ilaç araştırmaları konusunda evrensel etik ilkeler, insanın zarara uğratılmasını, araçlaştırılmasını önleyecek çok kesin sınırlar çizmiştir. Unutmayalım ki yasalar, politik güçlerle yanlış yönde şekillendirilip evrensel etik ilkeleri hiç dikkate almayan bir hale getirilebilirler. Dünyanın her yerinde tıp etiği uzmanları ve hukukun etiği çiğnememesi gerektiğine inanan hukukçular, yeni hukuki düzenlemelerin etiğe uygunluğunu dikkatle gözden geçirirler. Biz de bugün bu sorumlulukla karşınızda bulunuyoruz. Çünkü insan üzerinde yürütülecek ilaç araştırmalarının yurdumuzda belli etik kurallar içinde yapılmasını sağlamalıyız."
Sigarada da Türk halkı kobay
Amerikan sigara devi Philip Morris şirketi, sigara yasakları nedeniyle sigara içebilmek için sokağa çıkmak zorunda kalanlara yönelik tüm dünyada "Yoğun Marlboro"yu piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Ancak sigara önce Türkiye‘de deneniyor. Türkiye‘de 4.25 YTL‘den satılan bu Marlboro sigaralar 7,2 cm. uzunluğunda. 8,5. cm. olan normal Marlboro‘dan daha kısa olmasına rağmen nikotin yoğunluğu aynı. Yeni ‘kompakt sigara‘ Türkiye‘deki testlerden olumlu sonuç alırsa, satılmasını yasaklayan 50 ülkede de piyasaya sürülebilecek. Eski Sağlık Bakanı Bülent Akarcalı, "Türkiye zaten 40 yıldır bu tür şeylerin kobayı olarak kullanılıyor. Gümrüğün kontrolünde dahi değiller. Sigara söz konusu olunca devlet buharlaşıp gidiyor, görevliler de üç maymunu oynuyor" dedi.
GDO‘lu ürünler sağlığı tehdit ediyor
Tarım Bakanlığı da genetiği değiştirilmiş organizmaların ithalatını kolaylaştıran bir kanunu geçtiğimiz aylarda kabul etmişti. Genetiği Değiştirilmiş Organizma‘ya (GDO) Hayır Platformu temsilcileri, GDO‘lu ürün ithalatını kolaylaştıran bakanlık talimatını protesto ederek kararı eleştirmişti. Platform sözcüsü ve TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Gökhan Günaydın, protesto amacıyla platforma üye kuruluşların temsilcileri ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, "İnsan sağlığı ile oynamaya kimsenin hakkı yok" dedi. Günaydın, GDO‘lu ürün kullandığı halde beyan etmeyen firmaları yakında ilan etmeye başlayacaklarını bildirirken, Tüketici Hakları Derneği (THD) Başkanı Turhan Çakar da, GDO‘lu ürünler konusunda ‘Türk halkının kobay olarak kullanıldığını" belirtti.