UFUKTA BUĞDAY İTHALATI GÖRÜLÜYOR ŞAŞIRMAYIN!.. - ÇİFTLİK DERGİSİ - EYLÜL/2006

MERKEZ
09.09.2006
 

Uluslararası dünya fiyatlarının çok üstünde buğday üreten Türk çiftçisinin bu durumu götürmesi imkansız gibi görülüyor.

Dünyada buğdayın tonu ortalama 140-150 dolar. Bizde Toprak Mahsulleri Ofisi, geçen yıl çiftçimizden tonuna 242 dolar fiyat ödeyerek 5.6 milyon ton buğday aldı. Çiftçimize 1.7 milyar YTL ödedi de, bu sayede çiftçinin 1 kg buğday karşılığı eline ortalama 35 YKr geçebildi. Kiloda 3 kuruş prim ve doğrudan gelir desteği ödemesinden alacağı 4 YKr ile 1 Kg buğdayın karşılığı çiftçinin eline geçen para 40,3 YKr’yi buldu.

Bizde buğday fiyatı neden dünya fiyatının üzerinde?

1)    Bizde girdi fiyatları (tohum, mazot, ilaç, gübre, traktör) pahalı.

Dışarıda buğdayın tonu 140-150 dolardan satılırken, çiftçimizin tonunu 240 dolara mal ettiği buğday üretimini sürdürme şansımız yok.

2)    Bizde topraklar çok bölünmüş. Teknik imkanları kullanma şansı sınırlı. Bu nedenle verim düşük. Ab ülkelerinde dönüm başı verim 660 kg. Bizde 220 kg.

3)    Kaliteli tohumluk sorunu var. Devletin kaliteli tohum üreten çiftliklerini dağıttık. Arazilerini isteyene uzun süreli kiraladık. Arazileri kiralayanlar tohumluk üretmiyor.

Onlarda 140, bizde 240 dolar

İthalat kapısı açılırsa, çiftçilerimiz sadece kendi ihtiyacı için buğday ekebilecek. Bunları bilelim de ona göre hazırlıklı olalım.

TZMO Başkanı Gökhan Günaydın’ın belirttiğine göre, Türkiye’nin 770 milyon dönüm toprağı var. Bunun 1/3’ünde, 240 milyon dönümünde işlemeli tarım yapılabiliyor.

Tarım yapılabilen arazinin 1/3’ü, 85 milyon dönümü, teknik ve ekonomik sulanabilir arazi.

Su olmayan yerde ekonomik değil, romantik tarım yapılabiliyor.

Bizim sulanan alanlarda elde ettiğimiz tarım ürünü verimi Avrupa / dünya / ABD ve AB ülkelerindeki verime uyuyor. Sulanan alanlardaki üretiminde rekabet şansımız var.

O halde sulamaya önem vermemiz şart. (Sulama demek; baraj yapmak, sulama kanalı açmak demek).

Çözüm: Sulu tarım

Biz bunun şimdilerde yaklaşık 45 milyon dönümünü sulayabiliyoruz.

Sulanabilir topraklarımızın tamamını 10 yıllık bir plan içinde sulamaya mecburuz. Bunun anlamı, her yıl 4 milyon dönüm araziyi sulayacak yatırım yapmak zorunda olduğumuzdur. (Ama, bütçedeki paralar sulama yerine faize gidiyor. Bu işi yapacak Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nü de dağıttık.)

Dünya fiyatına göre yüksek olan buğday fiyatı bizim çiftçimizin maliyetini karşılayamadığından daha önce buğday ekilen 4.5 milyon dönüm arazi şimdilerde boş. Zaten normal şartlarda da bir yıl toprağın nadasa bırakılması nedeniyle çiftçinin buğday parası iki yıllık gelirini teşkil ediyor.

Bu işten en kazançlı çıkacak olanlar yine kanunsuz işler yapanlar olacak. Binlerce ton kaçak eti, soyayı, her türlü girdileri transit olarak ülkeye sokan ve yurt içinde kaybedenler olacak. Bugüne kadar buna mani olamayanların bundan sonra da olamayacakları bir gerçek.

Dört tarafı denizle çevrili ülkeye deniz yolu taşımacılığını getirmeyen, toplu taşımaya önem vermeyen, dünyanın tercih ettiği enerjiyi kabul etmeyen zihniyet hala işini yürütüyorsa kimsenin bir şey yapabileceğine inanmak safdillik olur. Bu da derin devletin bir kolu. (Kaynak: Ajnslar, Güngör Uras)

Okunma Sayısı: 581