URFA DEĞİŞİM GAZETESİ: VİRÜS SALGINININ UZAMASI TARIMI NASIL ETKİLEYECEK?- 27 MART 2020

URFA DEĞİŞİM GAZETESİ: VİRÜS SALGINININ UZAMASI TARIMI NASIL ETKİLEYECEK?- 27 MART 2020
MERKEZ
02.04.2020

Dünya genelini tehdit eden koronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında alınan tedbirler, ekonomiye de ciddi anlamda zarar veriyor. Bu durum vatandaşlarda gelecek kaygısı oluştururken, temel gıda üretiminin yapıldığı tarımsal alanlara nasıl etki edeceği de merak konusu. Salgının etkisini sürdürmesi durumunda çiftçiler önümüzdeki süreçte ne olacağını bilmezken, Ziraat Mühendisleri Odası tarafından acilen tarımsal üretim seferberliğinin başlatılması gerektiği vurgulandı.

 

Virüs salgınının uzaması tarımı nasıl etkileyecek?

Koronavirüs salgınının yayılması nedeniyle alınan tedbirler kapsamında birçok iş kolunun geçici olarak kapatılması üretimi durdururken, ekonomiyi de olumsuz etkiledi. Bazı alanlardaki üretimin durması sadece Türkiye’de değil, dünyanın birçok ülkesinde etkili olması endişelere neden oluyor. Öyle ki koronavirüsün etkisi bu süreçte temel gıdaları karşılayan tarım sektörü üzerinde fazla olmasa da salgının uzun süre etkili olması durumunda stokların erimesi endişelere neden oluyor.
 
İlgili bazı meslek kuruluşları tarafından yapılan açıklamalarda Türkiye’de tarım alanlarının temel gıda ihtiyacını karşılamada yetersiz kalacağı, bu nedenle ithal yoluna daha fazla ihtiyacın olacağı ancak diğer ülkelerde de sıkıntıların olması nedeniyle ithalin de çözüm olmayacağı belirtiliyor.
  
Koronavirüs salgını karşısında alınan önlemler kapsamında tarım alanlarıyla ilgili de memnun edici kararların alınması gerektiğini savunan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, tarımsal üretim seferberliğinin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
 
‘Çiftçiler üretim telaşında’
Konu ile ilgili bir açıklama yapan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez “Dünyayı tehdit eden koronavirüs karşısında çiftçilerimiz bir yandan sağlık tehdidiyle uğraşırken, bir yandan da geçimi için üretim telaşında. Sağlığımızı korumanın tıbbi yöntemler dışındaki en önemli etkenlerden biri de tarımsal üretimimizi artırmanın mutlak bir zorunluluk olmasıdır. Özellikle 1980’li yıllardan sonra uygulanan dış odaklara bağımlı, desteklerin kaldırılması ve azaltılmasına, dışalıma, özelleştirmelere dayalı tarım politikalarının ülkemizde kronikleşen tarım sektörü ve kırsal alan sorunlarını günümüzde de çözemediği ortadadır. 2006 yılında çıkarılan 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 21. maddesindeki tarımsal desteklemeler için bütçeden ayrılacak kaynağın milli gelirin %1’inden az olamayacağı hükmüne rağmen, verilen desteğin milli gelire oranı hiçbir yıl %0,6’nın üzerine çıkmamıştır.” dedi.

‘Tarımın ekonomideki ağırlığı giderek azalıyor’

Suiçmez, “Tarımsal ürünlerde net dışa bağımlı hale gelen ülkemizde, tarım sektörünün ekonomideki ağırlığı her geçen yıl azalmaktadır. Tarımın milli gelire ve istihdama katkısı azalırken, çiftçinin yıllardır devletten alacağı büyümekte, desteklenmeyen çiftçi faizli kredilere başvurmakta, borç batağında tarlasını satmaktadır. Tarımsal örgüt enflasyonunda aslında örgütsüz olan çiftçilerimiz üretimden çekilirken, son yirmi yılda 3,5 milyon hektar işlenebilir tarım arazisini ekmekten vazgeçti. Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS)`ye kayıtlı çiftçi sayısı 2003 yılında 2,8 milyon iken günümüzde 2,1 milyona düştü, yaklaşık 700 bin çiftçi son derece yetersiz olan tarım desteğini bile almayı bıraktı. Gerek üretim alanlarının daralması, gerekse çiftçi sayısındaki düşüş, tarımda bir üretim sorunu olduğunu açıkça göstermektedir. Tarım alanlarının, tarımsal üretimin, çiftçi sayısının, kırsal alan nüfusunun sürekli düştüğü bu süreçte, en büyük pay aracılara ve sözleşmeli tarımla çiftçiyi taşeronu olarak kullanan büyük şirketler ile ithalatçı firmalara gitmektedir. Tarımsal girdi fiyatları enflasyonun üstünde olurken, tarımsal ürünlerin tarladaki fiyatı enflasyonun altında, marketteki fiyatı enflasyonun üstünde kalmakta, üreten çiftçi para kazanamamakta, tüketiciler ise pahalı gıda tüketmektedir.” ifadelerini kullandı.
 
‘Koronavirüs salgınının tarıma yıkıcı etkilerinin olacağı açıktır’

“Tarım sektörümüz yıllardır uygulanan yanlı ve yanlış tarım politikaları nedeniyle bu yapısal sorunlarını çözememiş iken, ülkemizi de yoğun olarak etkileyen koronavirüs salgınının sektöre yıkıcı etkilerinin olacağı açıktır.” diyen TMMOB ZMO Başkanı Remzi Suiçmez, Bu süreçte; Covid-19 salgınının ülkemize en az zarar vermesi için, 18 Mart 2020 tarihinde Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan ‘Ekonomik İstikrar Kalkanı’ndaki önlemler arasında tarım sektörüne yer verilmedi. 25 Mart 2020 tarihli ekonomik destek paketinde de tarım sektörü yer almadı. Tarım ve Orman Bakanımız tarafından 19 Mart 2020 tarihinde açıklanan yakın dönem bitkisel üretim desteklemeleri kapsamında yer alan fark ödemeleri, iyi tarım uygulamaları ve organik tarım desteklemelerinin son başvuru tarihlerinin uzatılmasına ilişkin açıklamalar olumlu olmakla birlikte üreticilerimizin sorunlarını çözmeye yeterli olmadı. 20 Mart 2020 tarihinde açıklanan 1 milyar 572 milyon 500 bin lira TL tarımsal destek ödemesi ise, önceki yıllardan kalan ödemeleri kapsayıp, bu yılki üretim sezonu için gerekli olan acil işletme sermayesine yönelik yeni bir destek anlamına gelmemektedir. 25 Mart 2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Tebliğ, 2 Ocak 2020 tarihli ve 2015 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yürürlüğe konulan ‘T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Karar’ kapsamında yayımlanmış olup, üç yıllık  kullandırılacak kredi limitlerini Covid-19 önlemi gibi yeni bir önlem gibi sunmak çözüm değildir.” sözlerine yer verdi.
 
‘Çıkarılan bazı genelgeler tarım sektörünü etkilerken yeni sorunlar oluşturdu’

Alınan bazı kararların tarım sektöründe sorunlar oluşturduğuna dikkat çeken Remzi Suiçmez, “İçişleri ve Sağlık Bakanlıkların çıkardıkları bazı genelgeler, tarım sektörünü ve kırsal alanı etkilerken, yeni sorunlar oluşturmuştur. Tarım sektörü, stratejik bir sektördür. Üreticilerin bir kez üretimden koptuktan sonra tekrar tarımsal üretime dönmeleri oldukça zor, hatta olanaksızdır. Tarımda gelişmiş ülkeler desteklerini birkaç yıl öncesinden açıklayarak çiftçisini önceden yönlendiriyor. Koronavirüsün en yaygın olduğu bölge konumuna gelen Avrupa Birliği’nde tarımsal üretim ve gıda ihtiyacının karşılanması için ek destekler gündemde. Ülkemizde Mart ve Nisan ayları; özellikle sebze tohumu ve fidesi ile pamuk, ayçiçeği, mısır gibi ürünler için ekim, dikim, gübreleme ve ilaçlama zamanları. Halen bakım çalışmaları yürütülen mevsimlik meyvelerin hasat zamanı yaklaşıyor. Üreticilerimiz, çiftçilerimiz ise bugün maalesef önlerini görememekte. Bir aylık ekim sezonunu kaçırırsak, bir yıllık mahsulü kaybederiz.” şeklinde ifade etti.
 
Aydınlık: Öyle bir noktaya gelinir ki paranız olsa dahi alamazsınız

CHP Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlık, koronavirüs nedeniyle daralan ekonominin çiftçiler üzerindeki etkisine dair açıklamalarda bulundu. Bugünlerde yatırılması beklenen mazot ve gübre desteğinin önemine vurgu yapan Aydınlık,  “Yapılan desteklemelerin yetersiz olduğunu herkes biliyor ama şu an çiftçimiz gelecek en ufak desteklemeye muhtaç durumda. Dünyanın ve dolayısıyla Türkiye’nin etkilendiği bugünlerde çiftçilerimize daha fazla destek yapılmasından yanayım. Çünkü bugünlerde belki her şeyi ithal edebilirsiniz ama öyle bir noktaya gelinir ki gıda ürünlerini paranız olsa dahi getiremezsiniz. Şu anda dünya bu noktaya doğru ilerliyor, her ülke kendisini düşünür hale geldi” diyerek sözlerine devam etti.
 
‘Yeni bir hukuksuzluğa imza atmayın’

Tarımsal sulama borcu nedeniyle destelemelerine bloke konulan çiftçiler hakkında Danıştay 10. Dairesinin kararını hatırlatan Aydınlık, “bu kararın takipçisi olacağımızı o zamanda söylemiştik. Şimdi bir kez daha iktidara ve DEDAŞ yetkililerine sesleniyorum: ‘Yeni bir hukuksuzluğa imza atmayın, uygulamalarınıza bu şekilde devam etmeniz halinde sadece Şanlıurfa’nın değil tüm Türkiye’nin geleceğiyle oynarsınız.” diye konuştu.
 
‘Çiftçi yaşarsa bu millet yaşar’

Yeni bir dünya düzeni kurulduğunu ifade eden Aydınlık, “Şu yaşananlar bize bir kez daha göstermiştir ki ‘her anlamda bağımsız Türkiye’ olmazsa olmazımız. Üretmek zorundayız, kendi ekonomik çarklarımızla kendi milletimizin karnını doyurmak, kendi çiftimize sahip çıkmak zorundayız aksi takdirde bugünlerde yaşadığımız gibi kendi kendimize ayakta kalamazsak başkalarından destek göremeyiz. O nedenle şunu açık ve net bir şekilde ifade etmeliyim ki çiftçi yaşarsa bu millet yaşar.” diyerek sözlerini noktaladı.

 

Haber kaynağına ulaşmak için lütfen tıklayınız. 

Okunma Sayısı: 141