YANLIŞINDAN ‘DÖN’ ÇAĞRISI - EVRENSEL
Son dört ayda yüzde 70‘ler düzeyinde yükselen et fiyatları, hükümetin et ithalatını serbest bırakmasını gündeme getirirken, Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Gökhan Günaydın, et ithalatının, çözüm değil tersine üreticileri bitirecek bir karar olduğunu söyledi. Hayvan hastalıkları konusunda da uyarıda bulunan Günaydın, çözümün yurtiçi üretimin artırılması olduğunu ifade etti.
Günaydın, yükselen et fiyatları ve et ithalatının serbest bırakılmasına ilişkin dün oda merkezinde bir basın toplantısı düzenledi. Yükselen et fiyatları karşısında hükümetin, Et ve Balık Kurumu Genel Müdürlüğü‘nce kullanılmak üzere damızlık olmayan canlı sığır ve et ithalatını serbest bırakmasına ilişkin karara vurgu yapan Günaydın, 2010 yılı sonuna kadar geçerli olacak kontenjan kapsamında; yüzde 25 gümrük vergisiyle 7 bin 500 ton taze, soğutulmuş veya dondurulmuş sığır eti ile yüzde 10 gümrük vergisiyle 16 bin ton damızlık olmayan canlı sığır eti ithal edileceğini duyurdu.
Ancak ithalat miktarının 23 bin 500 tonla sınırlı olmadığının altını çizen Günaydın, kararda bu miktarın dışında da ithalat yapılabileceğini söyledi. Günaydın, "Böylelikle, Türkiye‘nin 1998 yılından bu yana hayvan hastalıkları gerekçesiyle izlediği et ithalatı yasağı ortadan kaldırılmış olmaktadır" dedi.
KIRMIZI ET AÇIĞI TAHMİNDEN ÇOK
Türkiye‘de kırmızı et üretimi alanında bilinen ya da tahmin edilenin çok üzerinde bir açık olduğunu vurgulayan Günaydın, TÜİK‘in 2008 istatistiklerine göre 482 bin ton kırmızı et üretimi ve 71.5 milyon nüfus birlikte değerlendirildiğinde, kişi başına kırmızı et tüketiminin yılda 6.7 kilo olduğunu söyledi. Avrupa‘nın 75 kg kişi başına et tüketiminin Türkiye‘de yakalanabilmesi için üretilmesi gereken et miktarının 5.3 milyon ton, dolayısıyla üretim açığının 4.8 milyon ton olduğunu belirten Günaydın, 2008 yılından bu yana düşen üretim ve artan nüfusun sorunu daha da ağırlaştırdığının altını çizdi.
HAYVAN VARLIĞI YÜZDE 50 DÜŞTÜ
Kırmızı et üretimindeki yetersizliğin kaynağını, "hayvan sayısının azalmasına karşılık genetik kapasitenin yeterince geliştirilememesine" bağlayan Günaydın, "Nüfusun 44.5 milyondan 71.5 milyona yükseldiği 1980-2008 döneminde, sığır varlığı 15.9 milyondan 10.9 milyona, manda varlığı 1 milyondan yalnızca 86 bine, koyun varlığı 48.6 milyondan 23.9 milyona, keçi varlığı 19 milyondan 5.5 milyona ve toplam hayvan varlığı 84.6 milyondan 40.5 milyona düşmüştür" dedi. Günaydın, sayılan hayvan türlerinin tümünde devam eden gerileme bağlamında 2006 yılında 43.2 milyon olan toplam hayvan varlığının, 2008 yılında 40.5 milyon olduğunun da altını çizdi.
Hayvan sayısının düştüğünü, kırmızı et üretiminin ağırlıklı olarak sığır etine bağlı bırakıldığını kaydeden Günaydın, "Böylece emek yoğun üretim tarzı, yerini sermaye yoğun üretim tarzına bırakmaktadır" dedi. Günaydın, milyonlarca köylünün tasfiyesinin, üretim dengesinin daha da bozulmasının başka bir nedeni olduğunu dile getirdi.
2007 KRİZİN HABERCİSİYDİ
1985‘te 622, 1990‘da 507 bin ton olan üretimin, 2000‘li yıllarda, 2007 yılı hariç sürekli 500 bin tonun altında olduğunun altını çizen Günaydın, "2007‘deki 577 bin tonluk kırmızı et üretimi ise kuraklık ve artan yem fiyatları nedeniyle beslenemeyen süt hayvanlarının kesime gönderilmesiyle ortaya çıkan bir kriz habercisiydi" dedi. Vatandaşın yoksulluğunun da kırmızı ete talebi azalttığını belirten Günaydın, "Bu, sorunun büyüklüğünü buzulun görünür yanı kadar küçük kılmaktadır" dedi.
YÜKSEK GİRDİ FİYATLARI GÖRMEZDEN GELİNDİ
Günaydın, bütün bunlara karşılık, özellikle yem ve enerji başta olmak üzere girdi fiyatlarındaki radikal yükselmelerin görmezden gelinerek, üretici fiyatlarının speküle edilerek yükseltildiği, üreticinin piyasaya arzı kestiği gerekçelerine sarılınmasını eleştirdi. Bu gerekçelerle ithalata gidilmesinin hem üreticiyi hem de tüketiciyi cezalandırmak olduğunun altını çizen Günaydın, bunun "gerileyen üretim kapasitesinin daha da kırgın hale getirilmesi" demek olduğunu söyledi. (Ankara/EVRENSEL)
HASTALIKLARA DAVETİYE Canlı hayvan ithalatıyla, Anadolu‘yu kasıp kavuran hayvan hastalıklarının zirve yapacağı tehlikesine dikkat çeken Günaydın, hastalıkla mücadele için 50 milyan avro kaynağa ihtiyaç olduğunu, bunun da sadece Trakya ile sınırlı tutulduğunu söyledi. Tüberküloz ve brusella gibi başta Anadolu‘yu kasıp kavuran hastalıklara, bir de deli dana benzeri Türkiye‘ye ait olmayan hastalıkların da ekleneceği uyarısı yapan Günaydın, "Çözüm ithalat değil" dedi. İthalatın, başlangıçta tüketici yararına gözükse de nihai tahlilde iç üretimin zarar görmesi ve halk sağlığı risklerinin artması sonucunu getireceği uyarısı yapan Günaydın, çözümün "iç üretim kapasitesini yükseltmek, bitkisel-hayvansal üretim dengesini sağlamak, piyasa aksaklıklarına karşı kamusal müdahale araçlarını geliştirmek; üreticiyi, emeğiyle geçinebilir hale getirmek ve tüketicinin de dengeli beslenmesini sağlamak" olduğunu dile getirdi.
ÜRETİCİ 9-11 LİRA ARASINA SIKIŞTIRILIYOR 2005-2009 yılları arasında üretici toptan fiyatlarının 9-11 lira arasında sıkışırken, reyon fiyatlarının sürekli yükseldiğini belirten Günaydın, fiyat yüksekliğini, "piyasadaki aracı faaliyetinin yoğunlaşmasına", "piyasa spekülasyonu"na bağladı. Günaydın, durum bu iken EBK‘ya verilen et ve canlı hayvan ithalat yetkisinin, önce üreticiyi, ardından tüketiciyi cezalandırmak olduğunu ifade etti.