YAŞAM KAYNAĞIMIZ TOPRAK ALARM VERİYOR!

MERKEZ
14.06.2015
 

 

- BASIN AÇIKLAMASI -  

 

YAŞAM KAYNAĞIMIZ TOPRAK ALARM VERİYOR! 

 

14 Haziran 2015

 

Toprak doğanın ve yaşamın vazgeçilmez varlıklarındandır. Toprak ve su yaşamın, medeniyetin var olmasında, ilerlemesinde daima önemli rol oynamıştır. Ulusları ulus yapan temel unsurlardan birisi sahip olunan, işlenen ve korunan topraktır. İşte bu nedenle toprak varlığının korunarak yönetilmesi, yaşamın sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşımaktadır. 

 

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2015 yılını Uluslararası Toprak Yılı ilan etmiştir. Oysa ülkemizde bu konudaki ilk adımlar bundan 70 yıl önce atılmıştır. Toprağı olmayan ya da yetmeyen çiftçilerin aileleriyle birlikte geçimlerini sağlayacak ölçüde toprak edinmeleri amacıyla 1945 yılında Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu çıkarılmış, Kanunun TBMM`de kabul edildiği 11 Haziran tarihini takip eden Pazar günü de "Toprak Bayramı" olarak ilan edilmiştir. Ancak Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu`nun yürürlükten kalkması nedeniyle uzun yıllardır kutlanmayan Toprak Bayramı, son birkaç yıldır Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yeniden kutlanmaya başlanmıştır.  

 

Toprak gıdanın başladığı yerdir. Gıdamızın yüzde 95`i doğrudan ya da dolaylı yollarla topraktan gelir. Sağlıklı ve yüksek kaliteli gıda ancak sağlıklı topraklarda yetişir. Topraklar dünyadaki biyoçeşitliliğinin dörtte birini bünyesinde barındırır. Karbon döngüsünde önemli rol oynayarak iklim değişikliğiyle mücadele ve ona adapte olma konusunda da yardımcı olur. Topraklar suyu depolayarak ve filtreleyerek sellerin ve kuraklığın olmasını engeller. Bu nedenlerle toprağı "kadim dostumuz" olarak nitelendirebiliriz. 

 

Ancak toprak sınırlı bir varlıktır. Kaybedildiğinde veya bozulduğunda insanların yaşam süresi içinde tekrar kazanılamaz. 1 cm toprağın oluşması için yüzlerce yıl gerekir. Topraklar yenilenebilir varlıklar değildir, bu yüzden toprakların korunması gıda güvenliği ve sürdürülebilir gelecek için büyük önem taşımaktadır. 

 

Tarih boyunca insanlığın, toplumların ve ulusların yaşamında en önemli mülkiyet araçlarından biri olan toprak uğruna savaşlar yapılmış, nice canlar feda olmuştur. İnsanlar, aileler, topluluklar kendilerini güvencede hissetmek için toprağı yaşamlarının, bedenlerinin bir parçası olarak görmüşlerdir. Bu durum halen sürmekte, ülkeler toprak varlığı ve üretkenliği sayesinde ayakta durabilmektedir.  

 

Bizleri doyuran, doğaya-canlılara ev sahipliği yapan, kucak açan toprağa saygı her toplumun sosyolojik, kültürel ve politik açıdan temel önceliklerinden olmalıdır. Ne var ki; erozyon ve benzeri doğal yitim süreçlerinin yanında, her şeyi rant ve kolay kazanç sayan politikalar nedeniyle topraklarımız bugün birçok sorunla karşı karşıyadır. Tarım arazilerimiz potansiyel sınırına ulaşmış, bir "avuç" yeni arazi olanağı neredeyse kalmamıştır. Buna karşın, altyapının götürüldüğü her arazide, her türlü yatırımın gerçekleştirilmesi mümkün iken, tarım arazilerine yönelik yapılaşma girişimlerinin halen sürmesi vahim bir durum yaratmaktadır.  

 

TÜİK verilerine göre 2002`de 26,5 milyon hektar olan toplam tarım arazimiz son 12 yılda 2,6 milyon hektar azalarak 23,9 milyon hektara inmiş, yani toplam tarım arazilerinin %10`u üretim dışı kalmıştır. Miktar bakımından bu ölçüde kısıtlı hale gelmiş arazi varlığımız "çölleşmeden, kirlenmeye, sanayileşmeden, kıyı yağmalamasına" kadar üretim gücünün azalmasına yol açan bir dizi yeni sorunla da yüz yüzedir.  

 

Sayın basın mensupları, sadece ülkemizde değil tüm dünyada toprak varlığı gelecek için alarm vermektedir. Yeni yaklaşımlar tercih edilmediği takdirde 2050`de küresel düzeyde kişi başına düşen ekilebilir ve verimli arazi 1960`taki düzeyin dörtte birine inecektir. Dünyada ve Türkiye`de sürekli artan nüfusun doyurulabilmesi için topraklar ve verimli tarım arazilerinin korunarak, amacına uygun kullanılması zorunludur.  

 

Açlığın, yoksulluğun, eşitsizliklerin yaşandığı bir dünyada ülkemiz sahip olduğu zengin toprak varlıklarını çok iyi korumak ve geleceğe aktarmak durumdadır. Toprak ve su gibi temel varlıklar sadece ülkelerin ve o ülkede yaşayan insanların değil, tüm canlıların ortak malıdır. Bundan dolayı da bu üretim faktörlerini korumak, sürdürülebilir kullanımını sağlamak ve insanoğlunun hor kullanımından alıkoymak herkesin ortak sorumluluğundadır.  

 

İşte bu sorumluluktan paylarına düşeni alan GTHB, AÜZF, ZMO, FAO, Türkiye Toprak Bilimi Derneği ve TEMA bu yıl ilk kez bir araya gelerek, Toprak Haftası etkinliklerini birlikte düzenleme kararı almıştır. Toprağa gereken önemin verilmesi ve bu alanda bir farkındalık yaratılarak halkın bilinçlendirilmesi amacını taşıyan etkinliklerimiz 12 Haziran günü yapılan Sempozyum ile başlamıştır. Haymana`da yapacağımız toprak ve çiftçiler ile buluşma etkinliği ne yazık ki olumsuz hava koşulları nedeniyle iptal edilmiştir. Etkinliklerimiz kapsamında 16 Haziran 2015 Salı günü de Toprak Bayramı Şenliği gerçekleştirilecektir. 

 

Uluslararası Toprak Yılı kapsamındaki etkinliklerin hem dünyada, hem de ülkemizde toprakların korunması ve sürdürülebilir kullanımı açısından çok önemli katkılar sağlayacağına yürekten inanıyoruz. Biz katılımcı 6 kuruluş, bu konuda üzerimize düşeni fazlasıyla yapmaya hazırız. Bu, her şeyden önce doğaya ve insanlığa karşı borcumuzdur. 

 

Topraktan geldik, bir avuç toprağa gideceğiz. Bir avuç toprak için bile bir şeyler yapabiliyorsak, yapabileceksek ne mutlu bizlere…  

 

Saygılarımızla

 

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (GTHB)

 

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi (AÜZF)

 

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO)

 

FAO

 

Türkiye Toprak Bilimi Derneği

 

TEMA

Okunma Sayısı: 327