Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) tarafından düzenlenen 19. Ulusal Tarım ve Gıda Kongresi, "Tarımda ve Gıdada Sürdürülebilirlik" temasıyla Ankara'da Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde gerçekleştirildi. Kongre, sektörün geleceği üzerine yapılan derinlemesine tartışmalarla, sürdürülebilirlik ve yenilikçi çözümler konusunda önemli bir vizyon sundu.

Programa; CHP Tarım ve Orman Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş, Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan, Veteriner Hekimler Derneği Genel Başkanı Dr. Gülay Kabasakal Ertürk, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baki Remzi Suiçmez ve TARSİM Genel Müdürü Bekir Engürlü katıldı.

19. Ulusal Tarım ve Gıda Kongresi’nin açılış konuşmasını yapan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Tarım ve Orman Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, Türk tarım sektöründeki durumun içler acısı olduğunu söyledi. Hükümetin yanlış politikaları nedeniyle tarım bütçesinin büyük bir zarar gördüğünü ifade eden Adem, “ Türkiye’de gübre üretimi durma noktasına geldi. Tarımda planlamasızlık ve kalifiye eleman eksikliği gibi sorunların yanı sıra, şirketlerin ve çiftçilerin ihtiyaç duydukları destek alınamıyor.” dedi.

Geçtiğimiz günde yaşanan yolsuzluk operasyonları ve Beykoz Belediye Başkanı’na yönelik iddialar hakkında da konuşan Adem, yolsuzlukla mücadelelerinin devam edeceğini ve bu tür adaletsizliklere karşı tavır alacaklarını bildirdi. Adem, CHP’nin hükümetin baskılarına rağmen halkın yanında olmaya devam edeceğini ve yerel yönetimlerin adaletli bir şekilde çalışması gerektiğini vurguladı.

Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş, tarım sektörünün karşı karşıya olduğu sorunlara dikkat çekerek, ülke genelindeki ziraatçılar için çözüm önerileri sundu. Demirtaş, geçtiğimiz yıllarda yaşanan çevresel felaketlerin, orman yangınlarının, maden kazalarının ve sellerin tarımı olumsuz yönde etkilediğini ifade ederek, “Koşulların zorluğu nedeniyle, çiftçiye odaklı ulusal tarım politikalarının belirlenmesi, ithalata değil ihracata yönelik sürdürülebilir politikaların izlenmesi büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda, 3. Tarım ve Orman Şurası’nda alınan kararlar önemlidir. Bu kararların bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor.” dedi.

Tarımsal üretimde planlı bir yaklaşımın uygulanması ve tarımsal girdilerdeki ÖTV-KDV oranlarının düşürülmesi gerektiğini vurgulayan Demirtaş, “Çiftçi borçlarının faiz olarak yapılandırılması ve uzun vadede ödenmesi, sektörün sürdürülebilirliğini sağlamak açısından önemli bir adım olacaktır. Tarımsal girdilerdeki fiyat artışlarının gıda enflasyonu üzerinde de büyük etkisi var. Ürün bazında doğru maliyet hesaplaması yapıldıktan sonra, çiftçiye hak ettiği bedelin ödenmesi en temel çözüm yolu olacaktır. Ayrıca tarımda üretim artırılmadan, gıda enflasyonu durdurulamaz.” şeklinde konuştu.

Tarım sektörünün sürdürülebilirliğini sağlamak için atılması gereken adımlara dikkat çeken Demirtaş, çiftçilerin büyük bir borç yüküyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Demirtaş, “Çiftçilerin bankalara ve diğer finansal kurumlara olan toplam borcu 1 trilyon TL’ye ulaşmış durumda. 2023 yılında tarım sektörüne ayrılan destekler yalnızca 91 milyar TL olarak belirlendi. Ancak bu destekler çiftçilere 2024 yılına girildiğinde ödenebilmiştir. 2024 yılında çıkarılan Tarım Kanunu’na göre, tarımsal destekler, gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde birinden az olamaz. Kanunun bu hükmüne göre, çiftçilere verilmesi gereken destek miktarının 615 milyar TL olması gerekiyordu. Ancak hükümetin çiftçilere sunduğu destek 135 milyar TL ile sınırlı kalmıştır. Tarım sektörünün içinde bulunduğu darboğaz yalnızca borçlarla sınırlı değil, aynı zamanda desteklerde yetersiz kaldı. Çiftçilerin mevcut borçlarının bir şekilde tasfiye edilmesi, onların üretime devam edebilmesi için kritik bir adım olacaktır.” ifadelerine yer verdi.

Türkiye’nin meyve ve sebze üretimindeki fazla üretimi ve ihracat potansiyeline vurgu yapan Demirtaş, “İhracat ettiğimiz ürünlerin bir kısmı, sınırdan geri dönüyor. Bu durum sınırda yapılan testlerde belirli toksin ve bakterilerin, olması gereken seviyelerin üzerinde çıkmasına başlayabiliriz.” dedi.

Hayvancılıkla ilgili sürdürülebilirlik sorunları olduğunu dile getiren Demirtaş, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Süt-yem paritesi, üreticilerin sürdürülebilir şekilde hayvancılık yapabilmesi için kritik öneme sahiptir. Avrupa ülkelerinde bu oran 1,5’a kadar çıkmakta, yani bir litre süt satarak üretici, bir buçuk kilogram yem alabilmektedir. 3. Tarım ve Orman Şurası’nda dönemin Tarım Bakanı tarafından 2020 yılından itibaren canlı hayvan ithalatının durdurulacağı yönünde bir açıklama yapılmıştı. Ancak bu tarihten sonra da ithalat devam etti. Canlı hayvan ve et ithalatı artarak devam etti, bu da yerli üreticinin rekabet gücünü düşürdü. Bunun sonucunda, Türkiye’nin büyükbaş hayvan sayısının arttırılamadı. Aksine birkaç yıl önce 18 milyon olan büyükbaş hayvan sayımız, günümüzde 16,5 milyona kadar düştü.”

Demirtaş, “Sayın Cumhurbaşkanı şubat ayının ilk haftasında ‘Kırsalda Bereket Hayvancılığa Destek’ kampanyası ile Yeni bir proje açıkladı. Proje TİGEM İşletmeleri tarafından ortak görüşülecek eski yabancı ülkelerden dışı genç hayvanlar için uygun fiyata verecektir. 2 yıl geri ödemesi olarak sübvansiyon seyredilmiş kredi desteği ile bir yıllık 270 bin TL bakım desteği de devlet tarafından karşılanacak. Ayrıca ithal edilen hayvanlar Tarsim tarafından bir yıllığına sigorta verecek. 3-5 yıllık taksitlerle sübvansiyonlu geri ödemeli kredi seçenekleri üreticiye sunulacaktır. Sübvansiyonlu, geri ödemeli kredi seçenekleri, üreticilerin finansal yükünü hafifletecek ve onların hayvancılıkla uğraşmalarına devam etmelerini sağlayacak.” şeklinde konuştu.

Tarım sektörüne yönelik çözüm önerilerinin kamucu bir politika izlediğini belirten Demirtaş, “Çözüm önerilerimiz, piyasa odaklı değil, kamucu bir yaklaşım benimsemektedir. Özellikle Marmara Birlik, Tariş, Anti Birlik gibi tarım satış kooperatiflerinin güçlendirilmesi gerekiyor. Tarımın sürdürülebilirliği için devlet desteği kritik önem taşıyor. Bunun yanında, tarıma yönelik eğitim kurumlarının işlevselliği arttırılmalı, tarım ve hayvancılık alanındaki akademik çalışmalar daha etkin hale getirilmelidir.” diye aktardı.

Haber kaynağına ulaşmak için lütfen TIKLAYINIZ.