YENİÇAĞ GAZETESİ: O SİYASİ İRADE KİMDE VAR?- 7 HAZİRAN 2022
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez`in tarım arazilerindeki düşüşe ve doğal çevrenin yok edilmesine dikkat çeken sorgulamasını paylaşmıştık.
Suiçmez, çözümü, Anayasa`nın uygulanmasında görüyor ve ilgili maddeleri hatırlatıyor:
Anayasa`nın 56. maddesi, "Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı"nı, 45. maddesi, "tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılması ve tahribinin önlenmesini, toprağın verimli olarak işletilmesini, erozyonun önlenmesini, topraksız köylüye toprak sağlanmasını" öngörüyor.
***
Anayasa açısından durum bu ama "Yıllardır, Anayasa ve yasa hükümlerini yok sayarak, doğaya sadece rant ve çıkar gözüyle bakanlar, ülkemizi yönetiyor" ise çözüm nerede aranmalı?
Suiçmez`e göre çözümler belli; sadece bilime ve hukuka uygun kararlar almak için ciddi bir siyasi irade gerekiyor:
* "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, beton ekonomisi ve imar rantını dağıtma bakanlığı olmaktan çıkmalı, içindeki tutarsız ve çelişkili yapıya karşın, doğayı ve çevreyi korumanın ana görevi olduğunu anlamalı ve gereğini çevreden ve doğadan yana yapmalıdır.
* Tarım ve Orman Bakanlığı, başka bakanlıkların amacı dışındaki tahsis istemlerine karşı utanmadan ve çekinmeden kuruluş yasasındaki görevlerini derhal yerine getirmeli ve tarımsal üretim alanlarını ödünsüz korumalıdır.
* Ülkemizin toprak, arazi, su, orman, mera ve diğer doğal kaynaklar varlığı bilimsel olarak hızla yeniden belirlenmeli ve güncel veriler kısa süreli düzenli aralıklarla sürekli kamuoyuna açıklanmalıdır.
* Büyükşehir/Bütünşehir Yasası kapsamı dahil tüm belediyelerde imar planları yapılırken, tarımsal üretim alanlarını koruyan `Arazi Kullanım Planlaması` zorunlu olmalıdır.
* `Üretemeden tüketemeyiz` gerçeğiyle, tarım arazileri, meralar, zeytinlikler, özel ürün arazileri koşulsuz olarak sürekli tarımsal üretim yapmak için kullanılmalıdır.
* İllerdeki Toprak Koruma Kurulları kararları topraklarımızı ve verimli tarım arazilerimizi korumaya yönelik olmalıdır.
* Kanal İstanbul dahil çevremizi, doğayı katleden ve tarım arazilerimizi yok eden `çılgın projeler` derhal durdurulmalıdır.
* Çevreyi kirleten tarımsal ilaç ve gübre başta olmak üzere çok uluslu şirketlerin satış ve kullanış dayatmalarına karşın aşırı kullanıma karşı bilimsel olarak yeterli kullanım ortamı hazırlanmalı ve ciddi olarak denetlenmeli, yerli girdi üretimine yönelik gerekli Ar-Ge çalışmaları hızlandırılmalı, süreç koşulsuz desteklenmelidir. Halen temel girdiler olan gübreler ve ilaçlar bir çevre sorunu olmaktan çıkarılmalıdır.
* Kuraklığa çözüm olan tarımsal sulamada aşırı su kullanımı önlenmeli, bilimsel yöntemlerle yeterli ve ucuz sulama yapılmalı, tarımsal sulama bir çevre sorunu olmaktan çıkarılmalıdır.
* Bitkisel ve hayvansal biyoçeşitlilik koşulsuz korunmalı, `Tohumculuk Yasası` ekosistem, tarımsal varlıklarımız, çiftçiler ve kamuoyu çıkarları gözetilerek bir an önce yeniden düzenlenmelidir.
* Müsilaj sorunu dahil, nedenleri belli olan su kirliliği sorunu, kamu yönetiminin ciddi denetimleriyle ivedilikle çözülmelidir."
***
Mevcut siyasi irade, ülkeyi talan ettirmekle kalmıyor, doğasını da yok ettiriyor. Son olarak Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi`ne ait araştırma çiftliğini TOKİ`ye verdiler!
Peki ama çevre sorunlarını da çözebilecek siyasi irade kimde var?
Böyle bir siyasi iradeden söz edebilmek için, ülke yönetimine talip olanların, küresel kapitalizmin dayatmalarına boyun eğmeyecek millî ve insani bir zihniyete sahip olması gerekir.
Dünyayı en çok kirleten ülkelerin iklim değişikliği gerekçesiyle koyduğu kuralları, sahte pandemideki gibi harfiyen benimsediğini ilan edenlerin, çevre ve tarım sorunları bir tarafa; herhangi bir sorunu çözmesi beklenebilir mi? İnsanlar, aşırı dozda deneysel ilaçlarla veya yanlış yöntemlerle öldürülürken destek olmadılar mı?
Radikal kararlar gerekiyor dostlar...
Köşe Yazısı: Arslan BULUT
Sesli köşe yazısını dinlemek için lütfen TIKLAYINIZ.
Haber kaynağına ulaşmak için lütfen TIKLAYINIZ.