YENİMESAJ GAZETESİ: MİLLİ PARA OLSAYDI SEBZE-MEYVE PAHALI OLMAZDI- 19 ŞUBAT 2019

MERKEZ
19.02.2019
 

Ekonomide para, vücuttaki kan gibidir. Kan nasıl yeterli miktarda olmadığı zaman vücudun dengesi bozulur, organlar düzgün çalışmaz, vücut ülkesi iflas ederse; aynı durum paranın yeterli olmadığı ülkeler için de geçerlidir.

Bir de piyasaların para ihtiyacı, halkın emek ve üretimi karşılığı basılan Milli Para`yla değil de, dışarıdan faizle alınan borç para ya da bunun karşılığı basılan tercüme para ile karşılanırsa, ülke ekonomisi daha kötü bir şekilde batar.

Çünkü bu borç paranın hem faizi büyük bir maliyettir, hem de bu borcu alabilmek için verilen ekonomik, siyasi, kültürel, dini tavizler büyük bir felakettir.

Milli Para`nın ne olduğu, piyasada yeterince bulunmasının önemi, yabancı paralar vesilesiyle gerçekleşen işgal ve daha nice önemli konular Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş`ın dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli`nde detaylıca anlatılmıştır.

Ve bir ülke için olmazsa olmaz olan Milli Para, Prof. Dr. Baş`a ait bir projedir, patenti kendisine aittir.

Ekonominin en temel meselesi olan para meselesine doğru bir bakış açısıyla bakılmadığı zaman, bugün ülkemizde yaşadığımız gibi birçok sorun kendiliğinden ortaya çıkar.

Ve bu problemleri çözmeye çalıştıkça da başka yerlerden feryatlar yükselir. Örneğin, şu sebze-meyve meselesi…

Yaklaşan seçimler öncesi sebze-meyve fiyatları astronomik olarak artınca, iktidar panikledi ve pansuman bir tedbir olarak "tanzim satış" yöntemini devreye koydu.

Nedir, tanzim satış? Ürünler, üretildiği yerin halinden alınıyor, sadece nakliye bedeli ilave ediliyor ve başka bir kâr konulmadan, hatta zararına belirli noktalardan tüketiciye sunuluyor. Perakende sektörü yetkilileri, belediyelerin kira, personel, elektrik, vergi gibi giderleri olmadığının altını çizerek, tanzim uygulamasını `seçim yatırımı` olarak değerlendiriyor.

Seçim öncesi vatandaşa ucuz sebze meyve yedirmek için atılmış bir adım ama bu zaten borç batağında olan belediyelerin sırtına ekstra bir yük getirirken, diğer taraftan hal esnafını, marketleri ve pazar esnafını zor duruma düşürmektedir.

Gerek fiyat baskısı, gerekse rekabet sebebiyle zararına ürün satmaya başlayan esnaftan "iflas" sesleri yükseliyor.

Belediyelerin bu sübvansesi de kalıcı değil… Seçim öncesi bu fiyat baskısı seçim sonrası bir yay etkisi de yapabilir. Herkes ettiği zararı kapatmak için yine vatandaşa yüklenecek. Fatura yine vatandaşa çıkacak.

Konunun para ile ne alakası var diyebilirsiniz.

Direkt alakası var.

Sayın Baş`ın MEM`inde ifade edildiği gibi, devlet senyoraj gelirini kullansaydı, sebze-meyve üreticisi daha üretim sezonunun başında yüzde 50 avansını alabilseydi, üretimde, yerli tohum, yerli gübre, yerli ilaç kullansaydı, ürün başına destek alabilseydi, devlet ürün alım garantisi verseydi, kalan parayı da ürün tesliminde devletten alabilseydi, ürün fiyatını çiftçiler belirleseydi, devlet mazottan vergi almasaydı bu sebze meyveler elbette bize son derece uygun fiyata gelecekti.

Hal esnafı markete pazara uygun verecekti, marketler ve pazar esnafı da vatandaşlara uygun fiyata satacaktı. Dikkat ederseniz, Milli Para`nın devreye girmesiyle sebze ve meyvenin üzerindeki faiz ve vergi yükü otomatikman kalkmış oluyor.

Devlet bu yükü nasıl kaldıracak diye sorabilirsiniz. Bu da Prof. Dr. Baş`ın Milli Para tanımında gizli…

Milli Para, emek ve üretim karşılığı basılan paradır. Yani sebze ve meyvede devletin karı, bu ürünlerin üretilmesidir. Devlet, bu üretim karşılığı vatandaşından vergi almak yerine, Merkez Bankası`nı devreye koyup para basmayı tercih ediyor.

Vatandaşın ümüğünü sıkarak aldığın para para oluyor da, vatandaşın emeği karşılığı bastığın para para olmuyor mu? Üstelik bu şekilde devlet aldığı vergiden kat kat fazla bir gelir elde eder. Prof. Dr. Baş`ın sık sık verdiği bir çuval mısır örneğini ele alalım. 1000 TL para ile 1 çuval mısırı tarlaya ekiyorsun ve karşılığında minimum 10 çuval mısır elde ediyorsun.

1 çuval mısırın karşılığı 1000 TL var ama üretilen 9 çuval mısırın karşılığı yok. Prof. Dr. Baş, devletin 9 çuval mısırın karşılığı parayı basması lazım diyor, yani devlet 9000 TL para basma hakkı elde ediyor.

Devletin para basmadığını, bu üretimden ve bu ürünlerin pazarlamasından, mazotun içindeki vergi de dahil 2000 TL vergi aldığını düşünelim. Hiç vergi almadan sadece para bastığı zaman elde ettiği gelir ise 9000 TL`dir.

Milli Para`yla, hem vergi almıyorsun, hem de daha fazla gelir elde ediyorsun. Arta kalan parayı da sebze meyve üreticisi ve ailesi de dahil, vatandaşlık maaşı, ev hanımı maaşı, çocuk parası, doğum parası şeklinde sosyal devlet yardımı olarak vatandaşlarına takdim ediyorsun.

Üretici kar eder, satan kar eder, vatandaş da ucuza yer.

Hem de sosyal devlet projeleriyle ürünlere geniş bir pazar oluşur. Emek ve üretim karşılığı para basıldığı için, kıymetli olan yabancının doları, eurosu değil, vatandaşlarımızın TL`si olur. Sebzenin meyvenin tazesini, en iyisini, sağlıksını Türk vatandaşları yer.

Gördüğünüz gibi, bütün bu güzellikler sadece Milli Para ile yaşanır. Bugün üretici maliyetlerden şikâyet ediyorsa ülkemizde Milli Para olmadığı içindir. Devlet, her kalemden vergi üstüne vergi alıyorsa; vatandaş, sebzeye meyveye ucuz ve sağlıklı ulaşamıyorsa Milli Para olmadığı içindir.

Milli Para`nın olduğu yerde bu sorunların hiçbiri olmaz.

Bugün ülkemizde, uygulanan yanlış politikalar sebebiyle insanlar gıda tüketimini azaltmaktadır.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Özden Güngör, bu yıl yıllık kişi başı kuru soğan tüketim ortalamasının 23,5 kilodan 16-17 kiloya, yıllık kişi başına patates tüketiminin de 55 kilodan 40-45 kiloya gerileyeceğini belirtti.

Düşünebiliyor musunuz, insanlar patates ve soğan almayı azaltıyor. Bunlar en temel gıda maddeleri…

TÜİK`in rakamları da bunu doğruluyor. Perakende satış hacmi Aralık ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9,2 azaldı. Gıda ve içecekteki azalış yüzde 2,7…

İşin garip tarafı satış hacmi azalırken, ciro arttı. Perakende ciro ise aynı dönemde yüzde 9,6 artış gösterdi.

Bunun anlamı, vatandaş daha az tükettiği halde daha fazla bedel ödemiş. Alın size pahalılığın başka bir fotoğrafı…

İşte Milli Para bu sorunu da temelden çözmektedir.

Milli Para, faizlerin sıfır olduğu, doğal olarak enflasyonun da sıfır olacağı, buna bağlı olarak fiyat istikrarının yaşanacağı bir ekonomik ortam sunmaktadır. Sosyal devlet projeleri de vatandaşın en temel gıda maddelerinden feragat etmesini değil, bunlara doya doya ulaşmasını sağlayacaktır.

Çözüm arıyorsak; çare, Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosuyla bir ve beraber olmaktır.

 

Haber: Murat Çabas

Haber kaynağına ulaşmak için lütfen tıklayınız. 

Okunma Sayısı: 552