YOKSULLAR 'GIDA YARDIMI'NIN NESNESİ DEĞİL 'GIDA HAKKININ ÖZNESİ OLMALI - DÜNYA GIDA DERGİSİ - EKİM 2007

MERKEZ
06.11.2007

Dünya Gıda Günü'nün bu yılkı teması 'Gıda Hakkı' olarak belirlendi. Bu tema kapsamında her yıl olduğu gibi bu yıl da TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Gıda Mühendisleri Odası ve Kimya Mühendisleri Odası ortaklaşa sempozyumlar düzenliyor.

 

Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü‘nün (FAO) kuruluş yıldönümü olan 16 Ekim her yıl tüm dünyada ‘Dünya Gıda Günü‘ olarak kutlanıyor. FAO‘nun her yıl özel olarak belirlediği tema kapsamında TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO), Gıda Mühendisleri Odası (GMO) ve Kimya Mühendisleri Odası (KMO), ortaklaşa sempozyumlar düzenliyor; tarım ve tarıma dayalı gıda politikaları konusunun uzmanlarla birlikte tartışılmasını sağlıyorlar.

Düzenli olarak kutlanan Dünya Gıda Günü‘nün bu yılki teması ise ‘Gıda Hakkı‘. Gıda hakkı yeryüzündeki tüm insanların nerede yaşıyor olurlarsa olsun en temel hakkı olarak gösteriliyor. Dünya Gıda Günü temasının bu sene gıda hakkı olarak seçilmesi, gıda hakkının uluslararası alanda ne kadar önemli olduğunun aslında en açık göstergesi.

Peki Gıda Hakkı ana teması altında beslenme, beslenme hakkı, beslenme stratejileri gibi pek çok konuda tebliğler sunulacak olan panelde, ZMO, GMO ve KMO Başkanları neler konuşacak ve tartışacak? Gıda Hakkı teması ile ilgili ne tür mesajlar verecekler? Dünya Gıda Dergisi olarak bu sorularımızı ZMO Başkanı Dr. Gökhan Günaydın, GMO Başkanı Petek Ataman, KMO Başkanı Hasan Küçük ve FAO Türkiye Temsilciliği‘nden Temsilci Yardımcısı Melek Çakmak‘a yönelttik. Oda başkanlarının ve FAO Temsilcisi Melek Çakmak‘ın, Dünya Gıda Günü‘nün bu yılki teması olan Gıda Hakkı ile ilgili görüşleri ise şöyle:

Dr. Gökhan Günaydın: "Türkiye gibi tarımsal potansiyeli yüksek bir ülkede dahi gıda hakkının sağlanamayışı büyük bir sorun" "Gıda hakkı anayasal bir hak ve herkesin yeterli, nitelikli gıdaya erişme hakkı vardır. Bunu, gıda güvencesini temin etmekle sorumlu ve yetkili olan devlet ve devletin icra organı olan hükümet, sağlamak zorunda. Bugün dünyada yaklaşık bir milyar insan açlık tehdidiyle karşı karşıya. Dünyanın tarımsal üretimi, tüm nüfusu doyurabilecek düzeyde olmasına karşın, ‘efektif talep‘ yaratmayan yoksullar gıdaya ulaşamamaktadır.

Türkiye İstatistik Kurumu‘nun (TÜİK) rakamlarına göre Türkiye‘de 1 milyon insan açlık sınırının altında yaşamaktadır. Halkımızın yüzde 20‘si yoksulluk sınırının altında bulunmakta, önemli bir bölümü de dengesiz beslenmektedir.

Bu nedenle aracının-tefecinin ortadan kaldırıldığı, üreticinin ürettiğinin karşılığını alabildiği bir düzene, yeni bir anlayışa ihtiyaç vardır. Türkiye‘nin hızla yatırım eksikliğini kapatarak, üretim maliyetlerini düşürücü, verimliliği yükseltici, doğayla dost, yeni, bağımsız bir tarım modelini kurgulaması gerekmektedir. Sağlıklı nesiller oluşturulabilmesi için tarımsal üretimimizin sürdürülebilirliği sağlanarak, gıda sanayinin geliştirilmesi ve halkın yeterli ve nitelikli gıdaya erişmesi büyük önem taşımaktadır. Türkiye gibi tarımsal potansiyeli yüksek bir ülkede dahi gıda hakkının sağlanamayışı büyük bir sorun olarak önümüzde durmaktadır. Bu kapsamda, üç Oda tarafından 1920 Ekim 2007 tarihlerinde düzenlenecek sempozyumda, konu ayrıntılı biçimde tartışılarak, çözüm önerileri üretilecektir."

Petek Ataman: "Gıda Hakkı konusunda her kesimin sürekli faydalanacağı politikalar üretilmeli"

"Bu senenin teması olan ‘Gıda Hakkı‘ yaklaşımı insanın en temel ihtiyacı olan beslenme veya karnını doyurma eyleminin yerine getirilmesinde yaşanan engellerin ortadan kaldırılması ve insan hakları çerçevesinde, buna ülkelerce sahip çıkılması durumunu ortaya koymaktadır. Gıda güvencesinin tanımına uygun olarak; gıdanın ulaşılabilir, istikrarlı ve faydalanılabilir bir biçimde var olması, güvenli olması ve toplumun beklentilerine uygun yapıda bulunması gıda hakkının birey ve toplumlarca gereğince kullanılmasını sağlayacaktır. Bu koşulların sağlanması anlık, günü kurtaran uygulamalarla değil; uzun soluklu, öngörülü politikaların oluşturulması ve uygulanması ile mümkün olacaktır. Bir insan hakkı olarak gıda hakkı, hükümetlerin özellikle aç ve yoksul kesime karşı gıda güvencesi taahhütlerini yerine getirmesi için bir sorumluluk alanı oluşturmaktadır. FAO‘nun belirttiği gibi, söz konusu kişiler ‘gıda yardımı‘nın nesnesi olmak yerine ‘gıda hakkı‘nın öznesi olmalıdır. Bu yasal hakkın kullandırılması siyasi bir rant aracı olarak değil, devletin görevi olarak görülmeli ve bu konuda her kesimin sürekli faydalanacağı politikalar üretilmelidir."

Hasan Küçük: "Gıda üretiminin her aşamasında kalite kontrolü büyük önem taşımaktadır"

Gıda hakkı; insanların ekonomik, kaliteli, dengeli olarak beslenmesini ve yeterli gıdaya erişmeleri gerekliliğini ortaya koyan bir kavramdır. 5179 Sayılı Gıda Kanunu‘nun verdiği tüm yetki ve sorumluluklar içinde Gıda Günü‘nü kamu, özel sektör, üniversiteler, üreticiler ve tüketiciler, birlikte sorunları ve çözüm yollarını tartışarak karar verdikleri ve uyguladıkları bir gün olarak algılamak gerekir. Gıda güvenliğinin sağlanmasında üretimden son tüketime kadar geçen her aşamada bireylerin ve kurumların, görev ve sorumlulukları vardır. Gıda üretiminin her aşamasında kalite kontrolü büyük önem taşımaktadır. Bu olgu ülkede üretilen gıdalarda olduğu gibi, ithal edilen ürünlerin kontrolünde de önem taşımaktadır.

Tüm dünyayı etkileyen küresel iklim değişikliği nedeniyle, tarım politikaları, gıda sektörü ve su kullanımında Hükümetlerin öncelikli öngörüleri ile uzun erimli bir projelemeye gereksinim duyulmaktadır. Gıda Hakkı Anayasamızda 45‘inci, 171‘inci ve 172‘inci maddelerde tanımlanmış ve açıklığa kavuşturulmuştur. Ancak düzenlenecek olan yeni anayasada bu maddelerin nasıl tanımlanacağı da merak konusudur

Melek Çakmak: "Gıda Hakkı Yönergesi, FAO Konseyi tarafından 2004 yılında kabul edilmiştir"

"2007 Dünya Gıda Günü temasının ‘Gıda Hakkı‘ olarak seçilmesi, uluslararası toplum tarafından açlık ve yoksulluğun ortadan kaldırılması, kalkınma sürecinin hızlandırılması ve derinleştirilmesi yönünde önemli bir insan hakkı olduğunu tanımasının göstergesidir.

Gıda Hakkı Yönergesi, FAO Konseyi tarafından 2004 yılında kabul edilmiştir. Bu yönerge, gıda hakkının uygulanabilmesi için atılması gereken somut adımların neler olduğu üzerine tavsiyeler sunmaktadır. Gıda Hakkı tanımı, açlık ve yetersiz beslenmenin sadece mevcut gıdanın eksikliğinden değil, aynı zamanda yoksulluk, gelir dağılımında eşitsizlik, sağlık hizmetleri, eğitim, temiz su ve sıhhi yaşam koşullarına erişememe varsayımına da dayanmaktadır. Bu demektir ki gıda hakkı; eğitim hakkı, çalışma hakkı, sağlık hakkı, toplanma ve birlik hakkı gibi diğer insan haklarından ayrı tutulamaz."

Okunma Sayısı: 535