ZAFER GAZETESİ: "TMMOB'UN HİÇBİR GÖRÜŞÜ ALINMADI"- 9 MART 2023
Geçtiğimiz günlerde Resmî Gazete' de 126 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Yerleşme ve Yapılaşmaya İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayımlandı.
Geçtiğimiz günlerde Resmî Gazete’ de 126 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Yerleşme ve Yapılaşmaya İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayımlandı. Yayımlandığı günden bugüne birçok tartışmayı beraberinde getirdi. Kararname’de Madde 2’nin 1’inci, 2’inci, 3’üncü ve 4’üncü fıkrasında yer alan cümleler dikkat çekiyor. Bu kapsamda deprem bölgesindeki mera, orman ve tarım arazilerinin tahribatının önü açılmış oluyor. Buna yönelik TMMOB (Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği) Ziraat Mühendisleri Odası 126 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Yerleşme ve Yapılaşmaya İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne yönelik dava açtı. Davanın neden açıldığı ve bu kararnamenin içeriği ile ilgili her konuyu TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez gazetemize açıkladı.
“KENT; SANAYİSİYLE, DOKUSUYLA, KIRSALIYLA BİR BÜTÜNDÜR”
Konuya yönelik TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, sözlerine şöyle başladı: “Depremin yıkıcı etkilerinin yaşandığı bir ortamda tarım alanları, meralardaki, dikili arazilerdeki etkilerin çok daha fazla olduğu bir gerçek. Depremin etkileri sadece tarım alanı ve merayla sınırlı değil, uygun yer seçiminden başlayıp; o belirlenen uygun zeminlere, uygun bilim, teknik ile birlikte uygun binaların yapılması, bu aşamaların sıkı denetlenmesi ve sürekli olarak da denetlenmesi gerekiyor. Olağanüstü hâl kapsamında yerleşme, yapılaşmaya ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi bir an önce yıkılan binaların yerine kalıcı konutlar yapmak üzere tam da seçim döneminde gündeme getirilen bir kararnamedir.” Sözlerine devam eden Suiçmez, “Biz yıllardır Türk Mühendis Ve Mimar Odaları Birliğine bağlı jeoloji mühendisleri odası, jeofizik mühendisleri odası dolayısıyla zemin etütleri, fay hatları çalışmaları ve o anlamda yapılaşmaya uygun olmayan yerler; alüvyal alanlar, tarım alanları dolayısıyla ziraat mühendisleri odası kapsamına giriyor. Kent sadece konut değildir. Sadece TOKİ değildir. Sanayisiyle, kent dokusuyla, kırsalıyla bir bütündür. Bu bilimsel veriler üstünde şehir planlaması yani bununla ilgilenen şehir plancıları odası. Belirlenen uygun yerlerde daha sonra uygun yapıların projelendirilmesi inşaat mühendisleri odası, mimarlar odası. Buradaki binaların yapı denetim sistemi içerisinde denetlenmesi, bunların hepsi bir bütündür. Bu bütünün hepsi de Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine bağlı ve hemen hemen bütün odaları ilgilendiren bir süreç” diye konuştu.
“TMMOB’UN HİÇBİR GÖRÜŞÜ ALINMADI”
Baki Remzi Suiçmez, TMMOB’un etkin kadrosundan fikir ve görüş alınıp alınmadığına yönelik şu açıklamayı yaptı: “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının ki geçmiş adı biz kurumsal hafızayı hep kaybettiğimiz için; aslında Çevre ve şehircilik birbirinin zıttı, ikisinin aynı bakanlıkta olmasının da yanlış olduğunu vurgulayarak, eski Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’ndan kalan kısımlar bu bakanlıkta. Öncesinde bizden görüş alınmadı. Biz amik Ovası’nda havaalanı yapılmasına karşı çıktık. Bölgede Malatya’da, Adana’da, Kahramanmaraş’ta, Hatay’da tarım alanlarının amaç dışı kullanılmasına yönelik yüzlerce davamız var. Sadece orada değil, Türkiye çapında davalarımız var. TMMOB’u devre dışı bırakıp, bilimi devre dışı bırakıp, tamamen rant üstüne kurulan bu politikalarda TMMOB’un hiçbir görüşü alınmadı.”
Suiçmez sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu olağanüstü hâl kapsamında çıkan kararnamede de yine alınmadı. Neden alınmadığını da şöyle söyleyelim: en son 2018’de imar affı yasası çıktı. TMMOB bir raporla bunu kitaplaştırdı ve bunu web sitesinde bulabilirsiniz. O aşamada açtığımız davalar var. Depremin hemen sonrasında Sayın cumhurbaşkanının da imar affıyla müjde olarak duyurduğu binaların pek çoğunun yıkıldığını gördük. O aşamada biz oda olarak da imar barışının yayla ve meralar üstündeki yapılaşmayı yol açmasına karşı bir iptal davası açtık. Orada şunu söyledik: 2018 yılında İmar Kanunu’na eklenen geçici 16. maddenin iptali için konu Anayasa Mahkemesi’ne taşınsın. Cumhurbaşkanlığı kararlarını Anayasa Mahkemesi’ne meclis çoğunluğu olan parti oyu veya belli koşullarda gidilebiliyor. Ama Danıştay Cumhuriyet Başsavcısı bizim davamızda yaylalar üstünden imar affının geçici 16. maddesinin Anayasa Mahkemesine taşınması gerektiğini söyledi. Beklediler ve Danıştay Altıncı Daire bizim aleyhimize karar verdi. İtiraz ettik ve Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunda altıya beş ile bizim odanın isteği aynı zamanda Cumhuriyet Başsavcısının isteği uygun görülmedi. Eğer altıya beş kararı farklı çıksaydı, o imar affı zaten Anayasa Mahkemesi’ne taşınmış olacaktı veya iptal olacaktı.”
“CUMHURBAŞKANI ÖZEL YASALARIN OLDUĞU YERDE KANUN ÇIKARAMIYOR”
Suiçmez, “Eğer deprem olmasaydı o hafta içerisinde yine seçim dönemi yeni bir imar affı gündemdeydi. Şu an geri çekilmesi gündemde hatta Adalet Bakanlığının artık imar aflarının affedilemez suçlar arasında sayılıp, Anayasa’ya girmesine yönelik girişimleri var. Bizim böylesine mücadele ettiğimiz bir ortamda TMMOB’un görüşünün alınmasını zaten beklemiyorduk. Başta CHP ve diğer partiler olmak üzere 126 sayılı Cumhurbaşkanı Kararnamesinin Anayasa Mahkemesi’ne taşınmasını istedik. Çünkü mevcut yasalar göz ardı ediliyor. Mevcut kurumlar kendi görevlerini yapamaz durumuna getiriliyor. Cumhurbaşkanı Kararnamelerinin çıkarılmasının koşulları anayasada belli. Cumhurbaşkanı özel yasaların olduğu yerde kanun çıkaramıyor. Örneğin; Mera Kanunu, Orman Kanunu, Kadastro Kanunu, İmar Kanunu var ise yetki meclisindir. Dolayısıyla Anayasa’nın 104. maddesinde cumhurbaşkanına verilen yetkilerin aşıldığı, Mera Kanunu’nun, Orman Kanunu’nun yok sayıldığı, toprak koruma kurulundan görüş almanın istenmediği, mera vasıf değişikliğinin gündeme getirilmediği, imar planlarının olmadan tek tek konutların yapılmasının gündeme geldiği bir ortamda Çevre, Şehircilik Ve İklim Değişikliği Bakanlığı tek yetkili kurum oldu. Yetkisini buradan alıyor. Biz geçmişteki bu deneyimden yararlanarak ana muhalefetin dava açmasından önce konunun Danıştay tarafından incelenip Anayasa’ya da aykırılığını gündeme getirdiğimiz için Anayasa Mahkemesi’ne gitmesi için oda üzerinden de bir dava açtık. Dava şu anda sürüyor” şeklinde açıklama yaptı.
“SADECE TOKİ KONUTLARI YAPILARAK KENTLEŞME YAPILAMAZ”
Baki Remzi Suiçmez, imar alanlarıyla ilgili şunların altını çizdi: “Bu aşamada bir de köy yerleşim alanları dahil, tüm kırsal alanlarda yeni imar plansız yapılaşmaya açılabilecek. Burada tarım ve orman bakanlığının yapması gereken şey şuydu: Mera Kanunu özel bir kanundur, ben meraları yapılaşmaya açacaksam gerekli vasıf değişikliklerini ben yaparım. Ormanla ilgili alanların vasıf değişikliğini ben yaparım. Tarım arazileri ise 5403 sayılı Toprak Koruma Arazi Kullanımı Kanunu gereği toprak koruma kurulları yapar. Buradan hiçbir izin alınmadan imar planlarının sonradan yapılacağı söylenerek sadece TOKİ konutları yapılarak kentleşme yapılamaz. Yapılan yerlerde tek şey şu kıstas: zemin etüdü. Zemin etüdü tek kıstas olamaz. Kent planlaması içerisinde tarım arazilerinin korunması gereken arazi kullanım planları, bunların hepsini yok sayarak kentsel ve kırsal alanda uygulamaya da bakıyoruz. Kahramanmaraş’ta üniversiteye ait bir enstitünün gen merkezi, tarım alanı zemin etütleri yapılarak TOKİ’ye verilecek. Biz bu konuda daha idari işlem oluşmadığı için dava açamıyoruz. Konuyu takip ediyoruz.”
“BEN YAPTIM OLDU DENİLİRSE, İLERİDE YENİ YIKIMLAR, YENİ SORUNLAR ÇIKACAK”
Bölgedeki arazinin alınan kararlarla alanı dışına çıkartılıp tahrip edildiğine yönelik Baki Remzi Suiçmez, şunları dile getirdi: “Konteyner kentlerinin kurulması aşamasında hiç kimseye sormadan yine bu olağanüstü hâl kararnamesine dayanarak kamulaştırma yaparak veya yapmaksızın çiftçilerin düz arazilerine mucur dökülerek konteyner kent kuruluyor. Şanlıurfa Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin arazisine şu anda yine hiç kimseye sorulmadan üniversitenin araştırma arazisine konteyner kent gibi bir yapılaşmayı açılıyor. Özeti şu: eğer bilime ve tekniğine, kamu yararına, toplum çıkarına inanmıyorsak ve sadece ben yaptım oldu diyorsak, Anayasa’nın toprağı koruyan 44’üncü ve 45’inci maddelerini, mera, orman ve köy kanunu dikkate almıyorsak, İmar Yasası’nı dikkate almıyorsak bu aşamada alelacele göre konteyner kent yer seçimi gerekçesi ile hem kentlerin hem de kırsal da birçok yapı yıkıldı. Kırsalında yeniden yapılanması aşamasında ben yaptım oldu denilirse, ilerideki yıllarda yeni yıkımlar, önümüze yeni sorunlar olarak çıkacak.”
“TOPLUMUN ÇIKARINA HİZMET ETMEYEN BU DÜZENLEME DERHAL İPTAL EDİLMELİDİR”
Baki Remzi Suiçmez sözlerini şu sözlerle tamamladı: “Depremin halen etkilerinin sürdüğü ve dolayısıyla beton atma aşamasında bile sıkıntıların yaşanabileceği bir yerde yani Hatay ve Antakya gibi yok olan bir yerde kent dokusunu, tarihi mirasını, şehir planlama ilkelerini bir kenara bırakarak, bir an önce yapılaşmaya geçilmesini doğru bulmuyoruz. Oda olarak onlarca dava var. Şu anda söylem şöyle: artık biz ovalardan dağ alanlarına doğru yapılaşacağız. Şu anda bu söylenmiş sözlere rağmen o açacağınız eğimli dağlık, meralık alanlar uygun mu diye yine yasayı, Anayasa’yı, kamu kurumlarının asıl görevini yapmayıp, kurulları çalıştırmadığınız bir ortamda bunların söylemde kalacağını düşünüyoruz. Biz hep söylem değil, eylem zamanı dedik. Yine aynısını söylüyoruz. Eğer Anayasa’da tarım alanları, meralarla ilgili, İmar Yasası’nın hükümleri, Köy Yasası’nın kısıtlamalar var ise Anayasal ve yasal bir hukuk devletinde bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Anayasa’ya aykırı bir şekilde Tarım Ve Orman Bakanlığı dahil olmak üzere ilgili bakanlıkları devre dışı bırakıp sanki farklı bir konumda gibi Çevre, Şehircilik Ve İklim Değişikliği Bakanlığına AFAD’ın da yetkilerini alarak bu şekilde hızlı bir yapılaşmaya girmesi Anayasal olarak doğru değildir. Yasalara aykırı olması nedeniyle hukuk devletinde yürürlükten kaldırılması gerekir. Bilime bağlı olmadığı için TMMOB’a bağlı odamızın görüşlerini dikkate almadan alelacele yapıldığı için de bilimsel değildir. Kamu yararına ve toplumun çıkarına hizmet etmeyen bir düzenlemedir. Derhal iptal edilmelidir.”
Haber: SAMET EKER
Haber kaynağına ulaşmak için lütfen TIKLAYINIZ.