ZİRAİ KARANTİNA EKOSİSTEM VE TOPLUM GÜVENLİĞİ İÇİN VAZGEÇİLMEZ BİR KAMU KURUMUDUR.

ZİRAİ KARANTİNA EKOSİSTEM VE TOPLUM GÜVENLİĞİ İÇİN VAZGEÇİLMEZ BİR KAMU KURUMUDUR.
İSTANBUL
16.01.2021

ZİRAİ KARANTİNA HAYATİ ÖNEMDE BİR KURUMDUR.

 

TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI

İSTANBUL ŞUBESİ

BASIN AÇIKLAMASI

14 Ocak 2021

 

ZİRAİ KARANTİNA BİR ULUSAL GÜVENLİK KONUSUDUR.

Zirai Karantina, ülke ekosistemini ve yurttaşları dışardan gelebilecek hastalık ve zararlılara karşı koruyan uluslararası işbirliğini gerektiren teknik bir kamu hizmetidir. Bitki, bitkisel ürün ve diğer maddeleri ithal ve ihraç etmek, zirai karantina kontrollerine tabidir. İthalat ve ihracatta gerekli kontrollerin yapılması ve tedbirlerin alınmasında, uzman personel ile uluslararası normlara, teknik ve donanıma sahip zirai karantina yapılanması ve uygulamaları zorunludur.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Konferansının 1997 yılında düzenlenen 29. oturumunda kabul edilen “Uluslararası Bitki Koruma Sözleşmesi” 15/1/2013 tarihli ve 6397 sayılı Kanunla uygun bulunmuş ve yeniden gözden geçirilmiş metnine katılmamıza, 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2. ve 3. maddeleri gereğince 5.07.2019’da karar verilmiştir. Bu anlaşmada üye devletlerin bitki kaynaklarının korunması için kanuni tedbirler alınması ve bunların kuvvetlendirilmesi konusunda prensipler kabul edilmiştir. Bu durum modern akredite laboratuvar kurulmasını zorunlu kılmıştır.

TÜRKİYE’DE ZİRAİ KARANTİNA

1957 yılında "Zirai Mücadele Şubesi Müdürlüğü" adı ile kurulan birim, 29.12.1977 tarihli Bakanlık Makamı Olurlarıyla "Zirai Mücadele Dairesi başkanlığına dönüştürülmüştür.

18.06.1984 tarih ve 18435 Sayılı Resmi Gazete de yayınlanan "212 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Bakanlık yeniden yapılandırılmıştır. Böylece, Zirai Mücadele ve Karantina Genel Müdürlüğü kapatılarak görevleri, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü bünyesinde toplanmıştır. Genel Müdürlük, 212 sayılı Kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkındaki 12.03. 1985 tarih ve 18692 sayılı Resmi gazetede yayınlanan 3161 sayılı "Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri hakkında Kanun" ile kesin şeklini almıştır. 

Bugün ihracatımızın büyük bir bölümünü tarım ürünleri ve tarıma dayalı sanayi ürünleri teşkil etmektedir. Bu bakımdan alıcı ülkelere gönderilecek ürünlerin hastalık ve zararlılar yönünden temiz olması, alıcı ülkelerin zirai karantina mevzuatına uygun olarak sevkinin yapılması gerekmektedir. Avrupa Birliği’ne yapılan ihracatlar da, gıda zincirinde halk sağlığına yönelik riskler tespit edildiğinde hızlı tepki verilmesine yönelik bilgi akışını sağlayan 1979`da oluşturulan Gıda ve Yem için Hızlı Uyarı Sistemi (RASFF), günümüzde bulguların etkin ve hızlı bir şekilde paylaşılmasını sağlamak üzere oluşturulan portal üzerinden Avrupa Birliği için gıda güvenliği sağlamaktadır. İhlal durumunda malların iadesi ve tazminat ödemeleri söz konusu olabilmektedir. Ayrıca portal da yayımlanan menşei ve ilgili ürün ihracatı yapılamaz duruma gelerek ekonomik kayıplar oluşmaktadır.

İthalat ve diğer yollarla, bitki, bitkisel ürün ve diğer maddelerin girişlerinde tarımı, ekosistemi ve halk sağlığını tehdit edecek zararlı ve hastalıkların kontrolünün sağlanamaması, ekolojik, ekonomik ve sosyal sorunlar yaratacak stratejik öneme sahip bir ulusal güvenlik sorunudur. 

Zirai Karantina, "Her türlü bitki ve bitkisel kökenli materyalin ülkeye giriş, çıkış ve ülke içinde dolaşımında uygulanan; kanun, tüzük ve yönetmeliklere dayalı; bitki sağlığı açısından tehlikeli hastalık ve zararlıları dikkate alarak yapılan muayene, kontrol, denetim ve diğer faaliyetleri içeren bir çalışmalar bütünüdür".

Türkiye’de 13 ilde Zirai Karantina Müdürlüğü bulunmaktadır. Bunlardan sadece 4’ü (İstanbul, İzmir, Antalya ve Mersin) bünyesinde AB Twining projesi kapsamında edinilen viroloji, nematoloji, mikoloji, bakteriyoloji ve etnomoloji laboratuvarı bulunmaktadır. Halkalı-İstanbul Zirai Karantina Müdürlüğünde GDO analizi de yapılabilmektedir.

ZİRAİ KARANTİNA GÖÇEBE DEĞİL YERLEŞİK OLMALIDIR

İstanbul Zirai Karantina Müdürlüğü, 2004 yılında Beyazıtdan Halkalı  Zirai Üretim İşletmesi Tarımsal Yayım ve Hizmet İçi Eğitim Merkezi Müdürlüğü (kapatılan Halkalı Ziraat Okulu) arazisinde bulunan bu günkü yerleşkesine taşınmıştır. Halen ithalat, ihracat, transit kontrolleri, geçici boşaltma, ruhsatlandırma ve denetim çalışmaları ile eğitim faaliyetleri sürdürülmektedir.

Halkalı Ziraat Okulu’nun, 4.300 dekar Halkalıda bulunan yaklaşık 100 yıl tarımsal üretim yapılan arazisi ve Yeşilköy Ayamama’da bulunan 1.900 dekar arazi toplamından oluşan 6200 dekar arazisinden kalan 570 dekar arazi Sultan Beyazıt Veli vakfına tescil edilmiştir. Vakıf bu araziyi İlim Yayma Vakfına kiralamış, İlim Yayma vakfının üniversitesi olan Sabahattin Zaim Üniversitesi bu arazide yapılaşmaya devam etmektedir.

Bu arazi içinde bulunan Halkalı-İstanbul Zirai Karantina Müdürlüğü (ZKM) yaklaşık 10 dekar arazi kullanmaktadır. Üniversite bu araziyi de kullanacağını bildirerek ZKM’nin boşaltmasını istemektedir. Bu talep nedeni ile ZKM’ye aynı arazi içinde bulunan bir başka parsel tahsis edilmiştir. Bu araziye hizmet binalarının yapımı, gerekli özel altyapıların imalatı, laboratuvarların taşınması ve validasyonu için yaklaşık 1,5-2 yıl süreye ihtiyaç vardır. Fakat tahsis edilen yerin inşaatına başlanmamış olması Üniversite yönetiminin bu arsayı da istediğine dair kuşkular uyandırmaktadır.

Boşaltma baskısı karşısında, Bakanlığın, taşınılacak bina hazır olmağı için Yeşilköy Havalimanı hangarlarından birine geçici olarak acilen taşınılması doğrultusunda sözlü talimat gönderdiğini öğrenen şirket temsilcileri bu şartlar altında en azından bir kaç ay analiz ve işlem yapamayacakları endişesi taşıdıklarını ifade ediyorlar.

GIDA VE ÇEVRE GÜVENLİĞİ ACELEYE GETİRİLEMEYECEK ULUSAL GÜVENLİK KONUSUDUR

İstanbul Zirai Karantina Müdürlüğü taşınmayla meşgul edilmeyip, görevlerini yapabilmesi için gereken kalıcı şartlara acilen ulaştırılmalı çalışanların işe odaklanmaları sağlanmalıdır. Gıda ve Çevre Güvenliği aceleye getirilemeyecek bir ulusal güvenlik konusudur.

Kamu bürokrasisi sözlü talimatla değil yazılı olarak işleri yürütmek zorundadır.

Taşınma işlemi Kamu İhale Yasası hükümleri gereği ihale edilerek yapılmalıdır. Kaba bir hesapla yaklaşık 2-3 milyon Türk Lirası tutarında maliyet oluşturacaktır.

Tahsis edilen yerin inşaatı tamamlandıktan sonra ikinci kez taşınma masrafları ve ihale süreci gerektirecektir.

Taşınma talimatı verilen geçici yere nakil ve montajlar sürecinde pek çok hassas cihaz ve demirbaş malzeme kullanılmaz hale gelecektir.

Laboratuvarların taşındıkları ortamda doğru analiz sonucu verebilir hale gelebilmesi için yapılması gereken en az üç aylık validasyon çalışmaları sürecinde ithalat, ihracat, re-export ve bitki sağlığı dolaşım işlemlerinde önemli sıkıntılar ve gecikmeler yaşanacaktır.

Müdürlüğün mevcut konumu İstanbul’da bulunan gümrüklere ve antrepolara ulaşma açısından avantajlı bir lokasyondur. Taşınma talimatı verilen kiralık yer bu kriterler açısından dezavantajlıdır. 15 Gümrük Müdürlüğü ve yüzlerce antrepoda 14 inspektörle yapılmakta olan muayene ve kontrol işlemleri özellikle İstanbul’un trafik yoğunluğu sebebiyle aksaklıklar oluşturacak, zaman ekonomik kullanma verimliliği düşecektir.

Bu nedenlerle ihracat ve ithalat kayıpları yaşanabilecek, silsile yoluyla üreticilerin, tüketicilerin ve firmaların mağdur olmaları kaçınılmaz olacaktır.

Yaşanan kuraklık ve kendine yeter bir üretim planlaması olmadığından ithalatın artacağı öngörüsü karşısında birkaç ay işlemlerin yapılamaması, arz azalması ve fiyat artışına da neden olabilecektir.

İthalatın karantina kontrollerinde zafiyet yaşanması ve ithalatçının insafına terkedilmesine neden olacak yeni hastalık ve zararlıların girmesi ile gıda güvenliği ve gıda güvencesi konularında yaşanan sorunları derinleştirecektir.

Tohum ithalatın yaklaşık % 90’ının, görev alanındaki diğer ithalatların %60’ının kontrolünün yapıldığı İstanbul ZKM’nin birkaç ay işlevsiz kalması ve geçici yerleşkeye taşınma, yerleşme ve lokasyon olarak uygun olmayan koşulların oluşturacağı ek maliyetler kamu zararı oluşmasına neden olacaktır.

Geçici yerleşkeye taşınmak yerine kamu yararı açısından temel olarak mevcut yerleşkede kalmak sağlanmalıdır. Kamu gücü bunu sağlamaya muktedirdir. Kamu yararı açısından yeni hizmet binasına taşınılması gerekiyorsa bir an önce yapımına başlanması ve binanın yapım süresi boyunca mevcut yerleşkede faaliyetlerin devam ediyor olması oluşacak kamu zararının önüne geçilmesini sağlayacaktır. Kamu kurumlarının önceliği bu ulusal güvenlik sorununda Zirai Karantina Müdürlüğünün yanında olmak olmalıdır.

Murat KAPIKIRAN

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı

(Yönetim Kurulu Adına)

Okunma Sayısı: 444