ZMO TARIM KÖŞESİ-“BUĞDAYDA ÇEŞİT SEÇİMİ VE SERTİFİKALI TOHUMLUK KULLANIMI”- ANADOLU MANŞET
Prof. Dr. Süleyman SOYLU, “Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de tarımsal üretim artışında üstün nitelikli yeni buğday çeşitlerinin ve kaliteli tohumluğun payı büyüktür” dedi.
"BUĞDAYDA ÇEŞİT SEÇİMİ ve SERTİFİKALI TOHUMLUK KULLANIMI"
Ülkemizde buğday üretiminde verim ve kaliteyi artırmanın iki yolu vardır. Bunlardan birincisi yüksek verimli ve kaliteli çeşitlerin yetiştirilmesi, ikincisi uygun yetiştirme tekniklerinin kullanılmasıdır. Tohumluk bitkisel üretimin vazgeçilmez girdilerinin başında gelir. Buğday tarımında yağışın bol olduğu ekolojilerde ve sulanır koşullarda uygun çeşit seçilmediği takdirde beklenen verimde %50, kuru tarım sisteminde ise % 20-30 azalma olmaktadır.
Dünya‘da olduğu gibi Türkiye‘de de tarımsal üretim artışında üstün nitelikli yeni buğday çeşitlerinin ve kaliteli tohumluğun payı büyüktür. Tohumluk başlangıçta yalnızca üretimin bir aracı olarak görülmüşken, sonraları tohumlukla ürün, verim ve kalite arasındaki ilişkilerin anlaşılmasıyla iyi çeşit ve iyi tohumluk kavramları gündeme gelmiştir.
Ülkemizde 2012 yılı başı itibari ile toplam 183 ekmeklik buğday çeşidi ve 58 adet makarnalık buğday çeşidi bulunmaktadır.
Türkiye‘de yeni çeşitlerin buğday üretiminden aldıkları pay kısıtlı düzeyde kalmıştır. Uzun zamanda yoğun emek ve maliyetle ıslah edilen çeşitlerin üretimde yer almaması ekonomik bir kayıp olarak görülmektedir. Yıllarca temel ıslah amacı olarak verimin ele alınması ve kalitenin ihmal edilmesi sonucunda, ıslah edilen çeşitlerin potansiyel verimleri giderek yükselmiş olmasına karşın, kalite parametrelerinde yeterli gelişme sağlanamamış ve hatta gerilemeler ortaya çıkmıştır.
Ülkemizde buğday tarımında her yıl kullanılan tohumluğun büyük çoğunluğu, çiftçilerin kendi üretimlerinden ayırdıkları, birbirlerinden ya da yerel tohumculardan sağladıkları tohumluklardan oluşurken, sertifikalı ya da kontrollü olarak kullanılan belgeli tohumluklar ise başta TİGEM, Tarım Kredi Kooperatifleri ve Pankobirlik olmak üzere Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı kuruluşlarla Üniversitelerin ilgili Fakülteleri ve sayıları her yıl giderek artan özel tohumculuk kuruluşlarınca sağlanmaktadır.
Türkiye‘de yaklaşık 8 milyon ha buğday ekim alanı olduğu düşünülürse 3 yılda bir sertifikalı tohumluk kullanım esasına göre yıllık sertifikalı tohumluk ihtiyacı yaklaşık 540 bin tondur.
Ülkemizde en büyük buğday tohumluğu üreticisi TİGEM‘dir. TİGEM, 2002 yılında yaklaşık 72 bin ton buğday tohumluğu dağıtımını gerçekleştirmişken, 2010 yılında bu değer 157 bin tona ulaşmıştır. TİGEM, 2002 yılında sertifikalı buğday tohumluğu dağıtımında %90.2‘lik pay alırken, 2010 yılında bu oran %49.7‘ye düşmüştür. 2010 yılında sertifikalı tohumluk üretiminde kamu payı %51.7 iken, özel sektör payı %48.3 olmuştur. Bu durum, sertifikalı buğday tohumluğunun üretim ve dağıtımına özel sektör tohumculuk firmalarının da önemli düzeyde girmiş olduğunu göstermektedir. Özel sektör firmalarının bu alana ilgisinin artması, ülkemizin önemli açığı bulunan sertifikalı buğday tohumluk ihtiyacının tamamına yakınının önümüzdeki yıllarda karşılanabileceğini göstermektedir. Nitekim 2005 yılından sonra çok sayıda buğday çeşidinin üretim yetkisi özel kuruluşlara devredilmiştir. Kamu ve özel sektör kuruluşlarının buğday tohumculuğuna ilgi duyması, buğday tarımında "sertifikalı tohumluk" ve dolayısıyla endüstrinin ihtiyacı olan daha fazla "kaliteli ürün" üretimi için oldukça önemlidir.
Sertifikalı tohumluk kullanımının yetersiz olmasının başlıca nedenleri şunlardır;
•·Sertifikalı tohumluk kullanımının önemi konusunda, çiftçiye yeterli bilgilendirmenin yapılamamış olması
•·Buğday tarımı ile uğraşan çiftçilerin bir kısmının ekonomik durumunun tohumluk alımı için yetersiz oluşu
•·Sertifikalı tohuma doğrudan teşvik uygulanması (2011 yılında 6 TL/dekar) konusunda çiftçiye yeterli bilgilendirme yapılmamış olması
•·Yeni geliştirilip tescil edilen çeşitlerin tohumluk üretimlerinin yetersiz oluşu ve çiftçiye yeterince tanıtılamaması
•·Ülkemizde çeşitlerin tescilinden sonraki aşamada, tohumluk üretimi ve dağıtımı konularında önemli aksaklıkların olması
•·Çiftçiler tarafından yoğun talep gören çeşitlerde, sertifikalı tohumluk fiyatlarının yüksek bulunması,
•·Tohumluk üretim maliyetinin yüksek olması: Buğday tohumluğunun maliyeti normal fiyatın yaklaşık 1.5 katına mal olmaktadır. Devletin sertifikalı tohuma 6 TL desteği dikkate alındığında çiftçiye sertifikalı tohumun maliyeti ürün fiyatına eşdeğer olmaktadır.
•·Ülkemizde tohumluk üretim alan ve bölgelerinin belirlenmemiş olması
•·Kar oranının düşük olması nedeniyle özel sektörün bu konuya yeterli ilgi göstermemesi
•·Üreticiden alınarak selektörden geçirilen vasıfsız ürünlerin piyasada denetimsiz bir şekilde tohumluk olarak satılabilmesi ve ucuz olması nedeniyle çiftçinin bu tohumlukları tercih etmesi.
Sertifikalı tohumluk kullanımını artırmak için şu önlemlerin alınması tavsiye edilebilir;
•·Hangi çeşidin hangi bölgede en yüksek verim ve kaliteli ürün vereceğini gösteren araştırma sonuçlarına dayalı çeşit tavsiye listelerinin oluşturulması
•·Tohumluk dağıtımı ve pazarlanmasında kurumlar arası koordinasyonun daha iyi sağlanması ve özel sektörün dağıtım aşamasında devreye sokulması
•·Sertifikalı tohumluk kullanımı ve sağlayacağı avantajlar konusunda çiftçiyi aydınlatıp tohumluk talebinin artırılması
•·Doğrudan gelir desteği yeniden düzenlenerek sertifikalı tohumluk kullanımının bir ön destek şartı haline getirilmesi
•·Hem tohumluk üretimi için hem de kaliteli ürün üretimi için sözleşmeli üretim modelinin yaygınlaştırılması.
Ülkemizin en büyük buğday tohumu üreticisi olan TİGEM, sertifikalı tohumluk kullanımındaki olumsuzlukları ortadan kaldırabilmek için "Özel Bayilik Sistemini" devreye sokulmuş 2011 yılı itibariyle ülkemiz genelinde 450 bayilik verilerek çiftçilerin sertifikalı tohumluk temini kolaylaştırılmıştır. Bu çalışmaların sonucunda sertifikalı hububat tohumluğu dağıtım miktarı, tarihindeki en yüksek değere ulaşmıştır. Bu gayretlerin artırılarak devam etmesi gerekmektedir. Özel Sektör 2007 yılındaki kuraklık sonrası buğday tohumculuğunda geri adım atmış fakat 2009 ve 2010 yıllarında iklim koşullarının uygun gitmesi, çiftçilerin bilinçlenmesi ve destekler sayesinde, sertifikalı tohumluk talebi artmış ve buna bağlı olarak da özel sektörün ilgisi son iki yılda tekrar yükselmiştir. 2010 yılında dağıtılan tohumluk miktarı tarihinin en yüksek düzeyi olan 315.000 ton düzeyinde gerçekleşmiş ve sertifikalı tohumluk kullanım oranı ilk defa %60 düzeyine ulaşmıştır. Kısa vadede bu oranın %100 düzeyine çıkarılması, uzun vadede tohumlukların her yıl değiştirilmesi ve tamamında sertifikalı tohumluk kullanımının gerçekleştirilmesi, ulaşılması mümkün hedef olarak görülmekte ve kaliteli buğday üretim sorunun çözümünde ana koşul olarak kabul edilmektedir. Bu amaçlara ulaşmak ta ancak özel sektörün dinamik yapısının sisteme hakim olmasından geçtiği gerçeği göz önünde bulundurulmalıdır.
•·Ülkemizde kalite düşüklüğünün belki de en önemli nedenlerinden birisi sertifikalı tohumluk kullanım düzeyinin (%60) henüz istenen seviyenin oldukça altında olmasıdır.
Sertifikalı tohumluk kullanımını yaygınlaştırmak amacıyla, 2004 yılında uygulamaya başlanan "Mahsul Fiyatına Tohumluk Projesinin" hemen akabinde 2005 yılında buğday ve buğdaya dayalı ürünler ihracatının ilk defa artı vermesi, bu konunun yaygınlaştırılarak devam etmesi gerektiğinin önemli bir kanıtıdır.
ZİRAAT FAKÜLTELERİNİN BUĞDAY ÇEŞİDİ GELİŞTİRMEDEKİ YERİ VE SOYLU ÇEŞİDİ
Ziraat Fakültelerinin öncelikli uğraşı eğitim ve öğretim yanında araştırma yapmaktır. Fakat ıslah çalışmaları çok uzun soluklu 10-15 yıllık çalışmaları gerektirdiği için , ayrıca
Üniversite imkanlarının Tarım Bakanlığına bağlı Araştırma Enstitülerine göre oldukça kısıtlı olmasından dolayı Ziraat Fakültelerinin geliştirdiği buğday çeşidi sayısı 5-6 gibi sınırlı sayıdadır. Ziraat Fakülteleri bu konuda daha çok teorik ve uygulamalı eğitimler vererek ülkemize ıslahçı ziraat mühendisleri kazandırma yönüyle katkı vermektedir. Ziraat Fakültelerinin geliştirdiği çeşitlerin bir tanesi de Konya‘mızda bulunan Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından geliştirilen "SOYLU" makarnalık buğday çeşididir. Makarna durum buğdayı irmiğinden üretilen ve kolay hazırlanabilen, bir gıda maddesidir. Makarnalık sert durum buğdayı temininde yaşanan sıkıntı sektörün en önemli problemi olup, sektör için hayati önem taşımaktadır. Türkiye Dünya‘da en önemli makarnalık buğday ve makarna üreticisi ülkelerin başında gelmektedir. Makarna üretiminde, camsılığı %50‘nin üzerinde, proteini tercihen %13.5-14.0 arasında, sarı pigmenti 5-7 ppm civarında bulunan, lipoksidaz aktivitesi düşük ve irmik verimi yüksek (%65) olan makarnalık buğdaylar tercih edilir. Kaliteli makarna üretimi için; bin tane ve hektolitre ağırlıkları yüksek, kızışmış, çimlenmiş, buruşuk ve kırık tane oranları düşük olan teknolojik kalitesi yüksek durum buğdaylarından elde edilen irmik kullanılmalıdır. Yukarıda bahsedilen kalite özelliklerine sahip SOYLU çeşidinin genel özellikleri aşağıdaki şekildedir.
SOYLU MAKARNALIK BUĞDAY ÇEŞİDİ
* Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü öğretim üyeleri Prof. Dr. Süleyman Soylu ve Prof. Dr. Bayram Sade tarafından tarafından geliştirilen çeşit 17.04.2012 tarihinde Tescil edilmiştir.
* Soylu Çeşidi Orta Anadolu Bölgesi Kuru Koşullar için tescil edilmiş bir çeşittir.
* Soylu çeşidi erkenci, uzun boylu ve çok sağlam saplıdır, bu yüzden yatmaya dayanıklıdır. Boy yönünden Kunduru çeşidine benzeyen fakat verim, kalite ve yatmaya dayanıklılık yönünden Kunduru -1149 çeşidinden çok üstündür.
* Eskişehir, Afyon, Ankara, Kütahya, Isparta, Çorum, Çankırı ile Konya‘nın Beyşehir, Akşehir, Seydişehir Bölgelerinde kuru koşullar ve taban yerlerde yüksek verim potansiyeli vardır. Ova kesiminde ise tek sulama ile yüksek verime ulaşabilir.
* Kışa , kurağa ve soğuğa dayanıklılığı iyi, kardeşlenmesi yüksek, gübreye reaksiyonu oldukça iyi, tane dökmeyen ve harman olma kabiliyeti iyi olan bir çeşittir.
* Verim Potansiyeli kuru koşullarda bölgelerin yağış durumuna göre 250-560 kg/da, arasında değişmektedir.
* Soylu çeşidinin verimden çok daha önemli özelliği kalitesidir. Makarna sanayii için istenen protein, renk, camsılık, bin tane , SDS gibi en önemli kalite kriterleri yönünden yüksek kalite kriterlerine sahiptir. Çeşidin hektolitre ağırlığı 75.0-79.6 kg/hl, bin tane ağırlığı 36.3-45.9 g, protein oranı %12.3-19.5, irmik verimi %41.5-57.6, SDS değeri 14-25,camsılık %82-100 ve B değeri ise 21.73-24.10 arasında değişmektedir.
* İç Anadolu ve Geçit Bölgelerinin kuru, yarı taban ve taban alanlarına tavsiye edilmektedir.
Prof.Dr. Süleyman SOYLU
Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi
Sarayönü Meslek Yüksek Okulu Müdürü