ZMO TARIM KÖŞESİ “TARIMDA RİSK KAYNAKLARI VE YÖNETİMİ”-ANADOLU MANŞET

ZMO TARIM KÖŞESİ “TARIMDA RİSK KAYNAKLARI VE YÖNETİMİ”-ANADOLU MANŞET
KONYA
28.11.2012

Doç. Dr. Zeki BAYRAMOĞLU, “Tarımsal üretimde meydana gelen dalgalanmalar bütüncül olarak ülke ekonomisini etkilemektedir” dedi.

 

TARIMDA RİSK KAYNAKLARI VE YÖNETİMİ

Tarım, ekonominin diğer sektörleriyle çok sıkı ilişkilere sahip bir sektördür. Nitekim tarım sektörü, sanayi sektörünün hammaddesini sağlarken, birçok sektör için pazar konumundadır. Sektörler arası ilişkilerin yoğunluğu arttıkça, sektörlerde meydana gelen dalgalanmaların ekonomi üzerindeki etkileri de artmaktadır. Tarım sektörünün birçok faktörün etkisinde faaliyet göstermesi nedeni ile üretim dönemleri itibari ile tarımsal üretimde dalgalanmalar görülmektedir. Ülke ekonomisinde önemli bir paya sahip olan tarım sektörü aynı zamanda insan beslenmesinde kullanılan gıdaların temel maddesini oluşturan tarım ürünlerini üretmektedir.

Tarımsal üretimde çeşitli nedenlerle meydana gelen dalgalanmalar bu açıdan da önemlidir. Ayrıca bu dalgalanmalar, sektörde faaliyet gösteren tarım işletmelerinin işlevselliğini etkilemektedir. Bazı durumlarda işletmeler faaliyetlerini durdurmakta ve kentlere göç yaşanmaktadır. Bu durum aynı zamanda kentlerde bir nüfus baskısına neden olmakta ve kentleşmeyi de etkilemektedir. Dolayısı ile tarımsal üretimde meydana gelen dalgalanmalar bütüncül olarak ülke ekonomisini etkilemektedir.
 
Tarım sektöründe yer alan işletmeler, düşük kar marjı ve düşük sermaye devir hızı ile faaliyet göstermektedirler. Dolayısı ile yüksek tasarruf ve sermaye birikimi gerçekleşmemektedir. Bu durum, tarım işletmelerinin olası bir gelir azalmasında sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir. Tarım sektörünün maruz kaldığı etkiler,  ekonomik, sosyal, doğal ve teknik olarak dikkate alındığında yapılan faaliyetlerin karmaşık ve bir o kadar da zor olduğu ortaya çıkmaktadır. Ekonomik faktörler daha çok piyasa mekanizması ile ilgili olup, yetiştiriciliği yapılan her bir ürün için ayrı bir etkisi vardır. Çünkü her bir tarımsal ürünün kendisine ait bir özelliği ve bu özelliğinden kaynaklanan piyasa yapısı vardır. Sosyal faktörler tarım işletmesi yöneticilerinin, ailesinin ve çevresinin sahip olduğu, demografik ve kültürel özellikleridir. Teknik faktörler ise tarımsal üretimde teknolojinin benimsenmesi, teknoloji kullanımı ve yeniliklerin benimsenmesine ilişkin etkilerdir. Tarımsal üretim üzerinde en etkili faktörün doğal faktörler olduğu bilinmektedir. Doğal faktörler ise iklimsel faktörler ve hastalık / zararlı faktörleri olarak iki grupta incelenebilir.

Dünya ekonomisinde en önemli sektörlerden biri olan tarımda, son yıllarda daha fazla hissedilen küresel ısınma ve sera etkisi sonucunda meteorolojik karakterli doğal afetlerin görülme sıklığı ve etkilerinde artışlar olduğu gözlenmektedir. Doğaya bağlı olarak üretimde bulunduğundan tarım sektöründe doğal risklerin meydana getirdiği maddi zararlar daha çok tehdit unsuru oluşturmaktadır. Dünya tarımında kuraklık, sel, don, dolu, fırtına gibi iklimsel risk faktörleri çiftçilerin gelir düzeyi ve rekabet gücüne önemli ölçüde etki etmektedir.

Almanya‘da 2004-2006 yılları arasında oluşan sel sonucu oluşan zirai hasar için 240 milyon Euro‘dan fazla ve yıllık ortalama 112,3 milyon Euro özel amaçlı ve fon ödemeleri yapılmıştır. Fransa‘da ise 1996-2005 yılları arasında oluşan zirai hasarlara yıllık ortalama 155,6 milyon Euro özel amaçlı ve fon ödemeleri yapılmıştır. Bu hasarların %67‘si kuraklık, %19‘u don ve %13‘ü yağışa bağlı risk faktörlerinden oluşmaktadır. İngiltere‘de ise hayvan hastalıkları riskine bağlı oluşan hasarlara yıllık ortalama 379,5 milyon Euro özel amaçlı ve fon ödemeleri yapılmıştır. Ayrıca Avrupa‘da 2002 yazında meydana gelen sel sonucu oluşan hasarların 15 milyar Doları bulduğu bilinmektedir.

ABD‘de 2011 hasat yılı itibariyle zirai zararlar 10 milyar Doları geçmiştir. Bu rakamın %5‘inden daha fazlasının ödenmediği tahmin edilmektedir. 2011 yılında oluşan maddi hasarın temel iki nedeni; değişken iklim ve ürün değerlerinin yüksek olmasıdır. Missisippi Nehri boyunca sel baskınları, ovalar bölgesindeki kuraklık, güneyde etkili olan donlar nedeniyle bu yılda çiftçiler ürün kaybı ile zorluklar yaşamıştır.

Türkiye‘de 2007 yılında kuraklık yaşanmış, buğday ve arpa üretim miktarı azalmıştır. 2008 yılında Güneydoğu Anadolu Bölgesi‘nde görülen kuraklık nedeniyle toplam mercimek üretiminin %95‘ini oluşturan kırmızı mercimek miktarı 2007 yılındaki 508 bin ton seviyesinde 106 bin tona düşmüştür. 2007 ve 2008 yıllarında görülen kuraklık nedeniyle hububat ithalatında ciddi bir artış yaşanmıştır. 2007 yılında 973 milyon ABD Doları, 2008 yılında ise 2,1 milyar ABD Doları değerinde hububat ithal edilmiş ve tarımsal ihracatın yalnızca %1‘ini hububat oluşturmuştur. 2007 yılında yaşanan aşırı kuraklık sonucu ülke genelinde su kaynaklarında önemli ölçüde azalmalar meydana gelmiş, hatta bazı bölgelerde su kaynakları tamamen kurumuştur. Bunun sonucunda diğer tarımsal ürünlerde olduğu gibi şeker pancarı veriminde de önemli oranlarda düşmeler meydana gelmiş ve ülke genelinde toplam ürün, bir önceki yıla göre %14 azalışla 12 milyon 414 bin ton civarında gerçekleşmiştir. Ayrıca 2009 yılında kanatlı eti üretimi küresel ekonomik kriz nedeniyle 2008 yılına oranla %3,2 düşüş göstermiştir. Bunun yanı sıra Türkiye‘de hayvan varlığı ve buna bağlı olarak elde edilen kırmızı et üretimi yıllara göre giderek artan oranda azalma görülmektedir. Son yıllarda süt fiyatlarının düşüklüğü nedeniyle büyükbaş damızlık hayvanların, özellikle dişi damızlıkların kesime gönderilmesi ülke hayvan varlığının azalmasının nedenleridir. Üreticilerin teşvik edilmesi amacıyla da bakanlık tarafından 2010 yılından bu yana sıfır faizli krediler verilmektedir. Ancak üreticiler yetiştirilecek gerekli hayvan materyalini bulamamışlardır. Bu da dışarıdan damızlık canlı hayvan ithalinin yapılmasını zorunlu kılmıştır.

2011 yılında bitkisel ürünlerde oluşan hasarların %57,6‘sı dolu, %35,6‘sı don, %6,8‘i diğer riskler kaynaklıdır. Büyükbaş hayvanlarda gerçekleşen hasarların %33,1‘i ölüm, %11,5‘i yavru atma, %10,5‘i yavru ölümü, %44,7‘si mecburi kesim kaynaklıdır.

Bu çerçevede bütün dünya gibi Türkiye‘nin de tarım sektörünün daima risk ve belirsizlikler altında olduğu açıktır. Tarımsal üretimi etkileyen  risk ve belirsizlik faktörünün bazıları  kısmen kontrol altına alınmakta tarımsal üretime olan etkisi azaltılabilmektedir.  Nitekim üreticilerin ürün ve girdi piyasalarını, üretim tekniklerini ve teknolojilerini takip etmeleri ve bunu tarımsal üretim planlamasında kullanmaları dalgalanmaları azaltabilmektedir. Planlama mikro düzeyde işletmeci tarafından yapılabildiği gibi makro düzeyde de yapılabilmektedir. Ancak yapılan planlamalar bazen başarısız olmakta ve üretim dalgalanmaları görülmektedir. Bunun yanında kontrol edilemeyen ve üretim üzerinde belirleyici etkisi olan ekolojik faktörler vardır. Bu faktörler üretim planlaması ile birlikte üretim deseni içinde belirleyicidir. Yapılan çalışmalar uzun dönemde tarımsal üretimde meydana gelen dalgalanmaların en önemli nedeninin ekolojik faktörler olduğunu göstermektedir.  Gerek piyasa şartları ve üretim teknolojileri için yapılan planlardan sapmaların ve gerekse ekolojik faktörlerin iyi yönetilmesi gerekmektedir. Risk faktörleri olarak adlandırabileceğimiz bu olumsuzlukların öngörülmesi ve gerçekleşmeden önce gerekli tedbirlerin alınması bu olumsuzlukların (risk ve belirsizliklerin) yönetilmesi olarak tanımlanabilmektedir. Bu durum toprak üzerinde nüfus baskısı bulunan Türkiye gibi tarım potansiyeli yüksek ülkeler için hayati önem taşımaktadır.  Ekolojik yapıya ve piyasa yapısına göre farklılık arz etmekle birlikte risk yönetim stratejilerinin en bilineni sigorta yaptırmaktır. Bunun yanında sözleşmeli yetiştiricilik, yeni tarım tekniklerinin uygulanması,  ürün çeşitliliği, ekolojik yapıya uygun biyolojik materyal seçimi genel olarak uygulanabilecek diğer yöntemlerdir.


                                                                                           Doç.Dr. Zeki BAYRAMOĞLU
                                                                                         Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi
                                                                                     Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi

Okunma Sayısı: 1635
Fotoğraf Galerisi