ZMO TARIM KÖŞESİ- KONYA İLİNİN HAYVANCILIK POTANSİYELİ VE HAYVANCILIK DESTEKLERİNE BAKIŞ-ANADOLU MANŞET
Ülkemizin tarım ve hayvancılık sektöründe, gerek sahip olduğu tarım alanları, gerekse barındırdığı hayvan sayısı ile Konya önemli bir yere sahiptir.
Tarım, istihdamdaki yerini, yeni istihdam sahaları devreye girmiş olsa bile her zaman korumuştur. Ülkemizin tarım ve hayvancılık sektöründe, gerek sahip olduğu tarım alanları, gerekse barındırdığı hayvan sayısı ile Konya önemli bir yere sahiptir. Konya 38.257 km2‘ lik yüz ölçümü ile Türkiye‘nin en büyük ilidir. Bu büyük yüz ölçümünün yanında Konya 2.659.890 hektar alanlık tarım arazisine sahiptir. Ülkemizde toplam tarımsal üretim içinde 1.3 katrilyonluk üretimle %5‘lik bir paya sahiptir. Bu nedenle ilimiz Türkiye‘nin buğday deposu olma özelliğinin yanında hayvancılık sektöründe de oldukça önemli bir potansiyele sahiptir.
2010 yılı adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre Konya‘ nın nüfusu 2.013.845 kişi olup ildeki toplam istihdam içerisinde en büyük pay %63,2 ile tarım, hayvancılık, orman ve balıkçılık sektörüne aittir. İlde erkek işgücünün yarıya yakını tarım sektöründe istihdam edilmekte, ancak bu oran giderek azalmaktadır. Kadın işgücünün ise yaklaşık % 90‘ı tarım sektöründe istihdam edilmekte, hatta bu oran kırsal kesimde % 100‘e yaklaşmaktadır.
Konya ilinde 144.505 adet tarım işletmesi bulunmakta ve bu işletmelerden 3‘ü TİGEM‘e ait olup, sadece hayvancılık yapan işletmelerin sayısı 4.335 adet (% 3), sadece bitkisel üretim yapan işletmelerin sayısı 41.906 adet (% 29), bitkisel üretim ile hayvansal üretimi birlikte yapan işletmelerin sayısı ise 98.263 (% 68)‘dir.
Konya‘da faaliyet gösteren irili ufaklı 722 adet tarıma dayalı ticari işletme mevcuttur. Bu işlemelerden 57 adeti (%7,9‘u) un fabrikası, 233 adeti (%32,3‘ü) unlu mamuller imalathanesi, 50 adeti (%6,9‘u) yem fabrikası, 104 adeti (%14,4‘ü)süt ve süt ürünleri işletmesi, 33 adeti (%4,6‘sı) ise et ve et ürünleri işletmesidir(Konya Tarım Master Planı,2007).
İlimizin sahip olduğu bu tarımsal potansiyele rağmen Konya‘da özellikle koyun sayısı hızla azalmakta olup, 2009 yılı Konya Tarım İl Müdürlüğü kayıtlarına göre ilimizde 399.297 adet büyük baş sığır, 1.171.434 koyun, 75.561 keçi ve 11 milyon adet kümes hayvanı bulunmaktadır. Halen Türkiye‘de üretilen sütün %10‘u, kırmızı etin ise yaklaşık %5‘i Konya‘da üretilmektedir. Ayrıca, Türkiye‘de üretilen toplam yumurtanın %15-20‘si Konya‘da üretilmektedir. (KTO 2009).
Ülkemiz hayvancılığında yaşanan krizin aşılmasında, sahip olduğumuz potansiyellerin çok iyi değerlendirilmesi ve hayvancılık desteklerinin illerin potansiyelleri dikkate alınarak adil ve dengeli bir şekilde sürdürülmesi gerekmektedir. Oysa destekleme uygulamalarında ciddi sıkıntılar mevcuttur.
Hayvancılık işletmesi kurulması ile ilgili hali hazırdaki destekler ziraat bankası tarafından uygulanan sıfır faizli krediler ve hibe programları aracılığı ile sağlanmaktadır. Ancak üreticilerimiz destekleme uygulamalarındaki mevzuat güçlükleri nedeniyle bu desteklerden yeterince istifade edememektedirler.
Ziraat Bankası tarafından sürdürülen kredi desteklemelerinde en önemli sorun, kredi miktarının %50 fazlasıyla istenen ipotek konusudur. Üstelik üreticilerin ipotek edebilecekleri tek varlıkları olan arazileri, gerçek bir ipotek aracı olarak görülmediğinden rayiç değerlerinin çok altında değerlendirilmektedir. Oysa kredi uygulamalarında üreticinin koyacağı % 25 öz kaynakla birlikte kurulacak tesis ipotek edilerek kredilendirme yapılabilir.
Hayvancılıkla ilgili hibe programlarından birisi, AB Katılım Öncesi Yatırım Aracı Kırsal Kalkınma Programı (İPARD) dır. 2007-2013 yılları arasında uygulanması öngörülen bu programda, AB katkısı olarak 873,9 milyon EURO kaynak ayrıldığı ifade edilmektedir. Ancak ne yazık ki 2012 yılı sonuna gelmemize rağmen henüz istenilen düzeyde hibe desteği kullandırılamamıştır. Bunun en önemli sebebi de yine mevzuat zorluğu ve prosedür karışıklığıdır. Bir örnek vermek gerekirse bu programa sunulacak proje ekindeki teknik projelerin tam takım halinde oda onaylı ve ruhsatlarının alınmış ve hazırlanan keşif ve metrajlar üzerinden piyasa tekliflerinin yani ihalesinin yapılmış olması talep edilmektedir. Sadece bu işlerin üreticiye maliyeti 40-50 bin TL yi bulmakta ve yaklaşık 3-4 aylık bir çalışmayı gerektirmektedir. Destekleme programına girip girmeyeceği belli olmayan bir proje için üreticiler bu riski göze alamadıklarından başvuru yapmaktan vazgeçmektedirler. Oysa hazırlanacak avan projeler ve yaklaşık keşif ve metrajlarla başvurunun sağlanması ve projenin programa girmesinden sonra hibe sözleşmesi imzalamadan önce uygulama projeleri ve ruhsatların istenmesi bu sorunu ortadan kaldıracak ve başvuruları hızla artıracaktır. Sonuç olarak programdaki kaynağın bir an önce kullanılması için mevzuatın süratle gözden geçirilmesi ve gerekli sadeleştirmelerin bir an önce yapılması gerekmektedir.
Diğer yandan kendi milli bütçemizden desteklenen ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yürütülen Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı uygulamalarında da dengesizlikler vardır. Tüm illerimizde uygulanan programda hayvancılık işletmelerinin kurulması ile ilgili olarak koyun keçi ve manda işletmelerinin inşaat ve makine yatırımları destek kapsamına alınmış fakat büyükbaş hayvancılık kapsam dışında bırakılmıştır. Halbuki 2009 yılında uygulamaya konan ayrı bir programla Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki 9 il süt hayvancılığı, Doğu Anadolu Bölgesindeki 16 il besi hayvancılığı yatırmalarında 50 baş ve üzeri yatırımların inşaat giderlerine %30, hayvan alımlarına %40 ve makine ekipman alımlarına %40 hibe verilmektedir.
Hayvancılığımızın içine düştüğü krizden bir an önce çıkılabilmesi için bu uygulamanın yatırım büyüklüğü en az 10 baş olarak revize edilmek suretiyle yukarıda potansiyelini arz ettiğim Konya ilimiz ve benzeri diğer illerde de uygulanması gerektiği kanaatindeyim.
Bir başka husus da proje hazırlayan kişi ve firmaların liyakatsiz ve yetkisizliği konusudur. Halen hibe programlarına sunulan tarımsal yatırım projelerinde herhangi bir belge ve liyakat istenmemektedir. Böyle olunca da az çok bilgisayar bilen herkes proje yapmaya kalkmakta ve uyduruk projelerle üreticiler adeta dolandırılmaktadır. Bu sorunun ortadan kaldırılması için tarımsal proje yapacak kişi veya firmalardan bu alanda eğitim almış ve yetkilendirilmiş belli bir tecrübeye sahip ZMO üyesi ziraat mühendisi istihdam etmeleri ve projelerin oda onayından geçmesi önem arz etmektedir. Hayvancılık yatırımlarındaki ahırların teknik projelerinin çizilmesinde de bir karmaşa söz konusudur. Tesisi ruhsatlandıracak kurumlar(il özel idareleri veya belediyeler) ruhsat için gıda, tarım ve hayvancılık il müdürlüğünden uygun görüş almak için projeleri il müdürlüğüne göndermektedirler il müdürlükleri ziraat mühendislerince hazırlanan teknik projeleri kabul etmekte hatta tercih etmektedirler ancak ruhsat işlemleri sırasında projelerin mimarlar odası, inşaat mühendisleri odası, elektrik mühendisleri ve makine mühendisleri odalarına onaylatılması istenmektedir. Bu durumda ziraat mühendisinin hazırladığı projeyi söz konusu odalar onaylamamaktadır. Oysa en azından projenin hayvancılık kriterlerine uygunluğunu sağlamak için bir ziraat mühendisinin imzası ve ziraat mühendisleri odasının tasdiki de gerekli olmalıdır.
Metin ARIKAN
Ziraat Yüksek Mühendisi
TZYMB Konya Şb. Başkanı