TÜRKİYE KIRSAL YERLEŞME DÜZENİNE YÖNELİK PLANLAMA YAKLAŞIMLARI
Sayı:
43
2001
Giriş
Bir Afrika atasözü "leoparın kuyruğunu tutmayacaksın; ama bir kere tuttuysan hiç bırakmayacaksın" der.
Bu kitabı, leoparın kuyruğunu hep beraber ve bilerek tuttuğumuz - yaşadıkça da bırakmayacak olan, adlarını andığım ya da anamadığım tüm dostlarıma armağan ediyorum.
Katkı ve destekleri, ama hepsinden önemlisi dostlukları için, TMMOB ZMO Yönetim Kurulu Başkanı Prof.Dr. Gürol ERGİN, Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlarım, Sevgili Genel Sekreterimiz ve ODA çalışanlarımıza içten teşekkürler.
Sivas`ın, Eskişehir`in, Bilecik`in tozlu köy yollarında, minibüsler içinde entelektüel tartışmaları -Anadolu türkülerini ve dostluğun sıcaklığını büyüttüğümüz tüm Yer-model Araştırma Grubu üyelerine, başta Doç.Dr. Birgül AYMAN GÜLER olmak üzere içten teşekkürler. A.Ü. S.B.F. Araştırma Görevlisi Tayfun ÇINAR`a, bu çalışmayı gerçekleştirmem için verdiği destek için içten teşekkürler.
Literatür çalışması için özverili katkılarını esirgemeyen TODAİE Yerel Yönetimler Merkezi ve TODAİE kütüphanesi çalışanlarına teşekkürler.
Kitabın basımında her türlü titizlik ve özeni gösteren, son dakika değişikliklerini sabırla gerçekleştiren KOZAN OFSET çalışanlarına ve özellikle İbrahim SELVİ`ye içten teşekkürler.
"En güzel zamanlan" bilgisayar başında geçirerek ihmal etmek zorunda kaldığım sevgili insanlar ve sevgili yaşam, lütfen beni bağışlayın...
Eryaman, 24 Nisan 2001
Gökhan GÜNAYDIN
Sunuş
Tarım 1980`lerden beri yaşadığı aşınmaya karşın, Türkiye için hem sektörel hem de sosyo-politik olarak büyük önem taşımaktadır.
Bir sektörünün ülke açısından önemi ya da başarısı, değerlendirmeye alınan ölçütlere göre farklılıklar gösterir. Nitekim sözde tarım reformunun iç ve dış savunucuları, tarım sektörünü, ülke kaynaklarını yutan bir kara delik olarak nitelemektedirler. Son amaçları tarımı sektörel olarak çökertmek olan bu çevreler, argümanlarına temel dayanak olarak, tarıma ayrılan kamu kaynaklarının yüksekliğini ve buna karşın düşük verim-yüksek maliyet ikileminde yükselen üretim yapısını göstermektedirler.
Medya bombardımanı altında oluşan yaygın kanının aksine, Türkiye`de tarıma ayrılan kaynaklar ülke için bir kara delik oluşturmaktan çok uzaktır. Ülkede son yıllarda tarım finansmanında kullanılan kaynak miktarı 12 milyar.$ dolayında olup, bu miktar OECD ülkeleri ortalamasını ifade etmektedir. Bu miktarın ise ancak 3 milyar $`ı kamu bütçesinden ayrılmaktadır. Sadece son bir yıllık dönemde içi boşaltılan bankalar için ayrılan kamu kaynakları düşünüldüğünde, ileri sürülen iddianın ne denli gerçek dışı olduğu ortaya çıkıyor.
Verimlilik ve maliyet bağlantısı üzerine ortaya atılan savlarda da, aynı saptırmacanın izleri var. Gerçekten de, salt rakamlara dayanan bir karşılaştırma yapıldığında, ülkenin tarımsal verimliliği, gelişmiş ülkelerin oldukça gerisinde ve dünya ortalaması dolayındadır. Bununla birlikte, doğru çözümlere ulaşabilmek, daha analitik değerlendirme süreçleri ile olanaklıdır. Örneğin tarımsal verimliliği ölçmede "kullanılan girdi - elde edilen çıktı" verileri baz alındığında, Türkiye tarımının verimliliği Avrupa`dan geri değildir. Aynı sonuç, çıktı elde etmek için kullanılan tarımsal mekanizasyon, finans vb. etkenler için de geçerlidir. O halde, "tarım verimsizdir" nitelemesi, tanımlanmadan kullanıldığında bilimsel açıdan geçersizdir. Tanımlandığında başlayacak irdeleme süreci de, hangi alandan bakılırsa bakılsın, Türkiye tarımının kullanılamayan potansiyeline vurgu yapacaktır.
Türkiye`de tarımsal üretim maliyetlerinin, yine ABD ve AB ile karşılaştırıldığında, daha yüksek olduğu doğrudur. Ancak bu yüksek maliyetlerde, üreticinin kullanmak zorunda olduğu girdilerin pahalılığı önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye üreticisi yıllardan beri mazotu, Türkiye Zirai Donatım Kurumu`nun özelleştirilmesinden sonra gübreyi ve alet-ekipmanı, devlet Üretme Çiftlikleri TİGEM`lere dönüştürülüp içi boşaltıldığından beridir tohumu, gelişmiş ülkelerdeki meslektaşlarına göre çok daha pahalıya satın alıyor. Bu tablonun üzerine tarımdaki kamusal yatırım yetersizliği ve artık kronikleşmiş altyapı sorunları eklendiğinde, tarımsal üretimin maliyet değerlerinin yükselmesi kaçınılmaz oluyor.
Tüm saldırılara ve yirmi yılı aşkın süredir yaşadığı aşınmaya karşın tarım sektörü, Türkiye için oldukça yararlı sonuçlar ortaya koymaktadır. Bunlardan en önemlisi, ideolojisi ve ekonomik gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun, dünyadaki tüm ülkeler için stratejik öneme sahip olan gıda güvenliğini, ülke için sağlamış olmasıdır. Ayrıca tarım, gayri safi milli hasılanın % 16`sını oluşturmakta, dışsatımın % 11`ine tarımsal ürünler konu olmaktadır. Sanayinin gereksinim duyduğu hammaddenin büyük bölümü, tarım sektörünce karşılanmaktadır. Bunlarla birlikte, tarımın salt teknik-sektörel analizlerle değil, en az onun kadar önemli olmak üzere sosyo-politik yönden de incelenmesini ve değerlendirilmesini gerektiren husus, tarımın istihdama olan katkısıdır. Türkiye`de tarımın istihdamdaki payı, % 46`lar düzeyindedir.1980`lerden beri tarımı aşındırmak yolunda devam eden süreç, son birkaç yıldır hız ve etkinlik kazanmıştır. Son yıllarda yukarıdaki verilerin tümü, gelişen ekonomilerde görülen normal değişimlerin ötesinde, tarım sektörü için bir geriye gidişi/çöküşü deyimler hale geldi. Bu değişim, ülkenin en yoksul kesimini oluşturan tarım üreticilerinin, köylülerin ve tüm tüketicilerin yaşam koşullarını daha da zorlaştırdı.
Dünyada esen neo-liberal politikaların Türkiye yansımaları tarımı sanayileşmeye bir engel olarak görmüş ve bu doğrultuda politikalar üretmiştir. Bugün tarımın içinde bulunduğu çöküntü ise, sektörel olarak yok edilecek bir üretim sürecinin yerinin tarımsal dışalım ile doldurulması esasına dayanan bir teslimiyetçi/işbirlikçi politik sürecin eseridir.
Saldırı altında olan yalnız tarım değil, ülkenin ekonomisi ve toplumsal yaşamıdır. Bu sürece dur demek, tüm yurtseverler için bir görevdir. Kamu yararına yönelik ulusal tarım politikalarını üretmenin temel koşulu ise, tarımın içinde bulunduğu iç ve dış kısıt ve olanakları doğru saptamaktır.
Bu kapsamda TMMOB Ziraat Mühendisleri ODASI, sürdürmekte olduğu kamusal - yurtsever tutumuna, ilk kitabını sunduğumuz "Tarım Politikaları Yayın Dizisi" ile yeni bir ivme katmaktadır.
Diziye, ODA`mızın Yönetim Kurulu üyesi, aynı zamanda hukukçu ve iktisatçı olan meslektaşımız Sayın Gökhan GÜNAYDIN tarafından hazırlanan, "Türkiye Kırsal Yerleşme Düzenine Yönelik Planlama Yaklaşımları" adlı çalışma ile başlıyoruz.
Türkiye`de kentleşmenin önemli bir sorun alanı oluşturmasında ve kalkınma alanında gösterilen çabaların arzulanan sonuçları vermemesinde, kırsal alandan kaynaklanan sorunların çözülememiş olması önemli pay sahibidir.
Uzun yıllardan beri kentleşme alanında kaydedilen gelişmelere karşın, Türkiye nüfusunun halen % 35`i kırsal alanda yaşamaktadır. Türkiye kırsalında konumlanmış yaklaşık 75.000 köy ve köy altı yerleşmelerinde yaşayan yurttaş sayısı 14 milyonun üzerindedir. Kapalı ekonomik koşulların sürdüğü, üretim kapasitesi son derece sınırlı olan bu yerleşmelerde egemen olan bölüşüm ilişkileri, köylünün sömürülmesi sonucunu doğurmaktadır.
Yalnızca tarım alanında değil, tüm sektörlerde üretime yönelik bir yapının oluşturularak ülkenin içinde bulunduğu geri kalmışlık sarmalından kurtulması ve hakça bölüşüm ilkelerinin yaşama geçirilmesi, kırsal sorunların ekonomik ve sosyo-politik yönleriyle çözülmesi zorunluluğunu dayatmaktadır. Türkiye kamu yönetiminin kırsal yerleşme düzenine yönelik çalışmalarının dününe ve bugününe ışık tutacak nitelikteki çalışması için Sayın GÜNAYDIN`a teşekkür ediyorum.
Türkiye tarımına yararlı olması dileği ile ve saygılarımla ...
Prof.Dr. Gürol ERGİN
TMMOB Ziraat Mühendisleri ODASI
Yönetim Kurulu Başkanı
İcindekiler
1. TEORİK KAVRAMSALLAŞTIRMA (S.1)
- Kırsal Alan (S.l)
- Yerleşme Etkenleri (S.2)
- Köy (S.3)
- Köy Altı Yerleşmeler (S.4)
- Kasabalar (S.6)
- Köylülük - Köycülük (S.6)
- Toplum Kalkınması (S.7)
- Kırsal Kalkınma (S.8)
2. YÖNTEM ÜZERİNE (S.9)
- Türkiye Kırsalında Toplumsal Sınıf ve Tabakalar (S.9)
- Üretim İlişkileri (S.10)
3. TÜRKİYE`DE KIRSAL KESİMİN TOPLUMSAL-EKONOMİK YAPISI (S.13)
- Kırsal Nüfus (S.13)
- Kırsal Yerleşme (S.14)
- Tarımsal sosyo - ekonomik yapı (S.15)
- Tarım Sektörünün Genel Ekonomi İçindeki Yeri (S.15)
- Toprağın Kullanımı (S.16)
- Toprak - Mülkiyet İlişkileri (S.17)
- Tarımsal İstihdam (S.21)
4. TÜRKİYE`DE KIRSAL GELİŞME POLİTİKALARI (S.23)
- 1982 Anayasası `nda (S.23)
- Kalkınma Planlarında (S.25)
- Birinci Plan (S.25)
- İkinci Plan (S.27)
- Üçüncü Plan (S.28)
- Dördüncü Plan (S.29)
- Beşinci Plan (S.30)
- Altıncı Plan (S.31)
- Yedinci Plan (S.31)
- Sekizinci Plan (S.34)
5. TÜRKİYE`DE KIRSAL GELİŞME POLİTİKALARININ DAYANDIĞI TEMEL YAKLAŞIMLAR (S.36)
- Köklü Değişikliklerİçeren Yaklaşımlar (S.36)
- Hizmet Ağırlıklı Yaklaşımlar (S.37)
- Köy Yerleşimine Yönelik Yaklaşımlar (S.37)
- Merkez Köy (S.38)
- Tarım-Kent (S.47)
- Köy-kent 47
- Ordu İli Mesudiye İlçesi Çavdar ve Yöresi Köyleri Köy Kent Projesi (S.51)
- Köye Dönüş Projesi (S.52)
6. SONUÇ VE GENEL DEĞERLENDİRME (S.54)
KAYNAKÇA (S.60)