ZİRAAT MÜHENDİSLİĞİ VII. TEKNİK KONGRESİ
2010
Giriş
Kitabımızın baskısı tükenmiştir. Gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür ederiz. Kitapta yer alan bildirileri PDF formatında aşağıda bulabilirsiniz.
Sunuş
YEDİNCİ TEKNİK KONGREYİ SUNARKEN..
Dr. Gökhan GÜNAYDIN
TMMOB - ZMO BAŞKANI
Türkiye Ziraat Mühendisliği 7 inci Teknik Kongresini, 11 - 15 Ocak 2010 tarihlerinde gerçekleştiriyoruz. İlki 1965 yılında olmak üzere, sırasıyla 1970, 1990, 1995, 2000 ve 2005 yıllarında düzenlenen Teknik Kongrelerde, tarım sektörü tüm yönleri ve alt sektörleri itibariyle bilimsel yaklaşımlarla analiz edilmekte, yaşanılan döneme ilişkin saptamalar yapılmakta, beş yıllık gelişmeler değerlendirilmekte ve öneriler geliştirilmektedir. Ülkemiz tarım literatürünün en önemli kaynakları arasında bulunan Teknik Kongre kitapları, yayımlandığı dönemin tüm özelliklerini yansıtmakta ve akademik - mesleki dünya için vazgeçilmez bir başvuru kaynağı niteliği taşımaktadır. Diğer taraftan, Kongrede sunulan ziraat mühendisliği birikiminin, politika yapıcılar için sağlam bir bilgi kaynağı niteliği taşıdığından da kuşku yoktur.
Ekonomik, politik, sosyolojik anlamda temel bir sektör olan tarımın kısıtlarını ve olanaklarını bilimsel bir tartışma düzlemine taşıyacağımız 7 inci Teknik Kongrenin, tıpkı kendisinden önce düzenlenenlerde olduğu gibi, tarımdaki değişme sürecini beşer yıllık dönemler halinde saptayıp tartışmaya açma konusundaki eşsiz katkısını ülkenin ekonomik ve sosyo - politik evrenine sunmanın kıvancını taşıyoruz. 7 nci Teknik Kongrenin kapsamına aldığı 2005 - 2009 yılları, tek parti iktidarında yaşandı. Ancak belirtilmelidir ki, değişen iktidarların varlığına karşın, 1998 - 2008 yılları arasında kesintisiz olarak sürdürülen IMF güdümlü politikalar, bu dönemdeki tarım sektörünün temel belirleyicisi olmaya devam etti. Dönemin başında AB ile imzalanan Müzakere Çerçeve Belgesi ise, tarım sektörünü dışlayan bir içeriğe sahip olması yanında, diğer alanlarda da toplumsal manipülasyon etkisini hızla yitirdi. Son olarak, yürütülen ileri tarım müzakerelerinin sonuçsuz kalması üzerine, Dünya Ticaret Örgütü Tarım Anlaşmasının ülkemiz tarım sektörü üzerindeki etkisi sınırlı kaldı. Sırasıyla belirtelim;
1999dan itibaren IMF ile imzalanan Stand by Anlaşmaları ve 2001 yılında Dünya Bankası ile imzalanan Tarım Reformu Uygulama Projesinin yıkıcı sonuçları, süreci yürüten üçlü koalisyon Hükümetinin tarihi bir seçim yenilgisi almasında önemli bir etken oldu. Buna karşın, bu yıkımın ürettiği sonuçlardan beslenerek iktidar üreten yeni dönem, IMF - DB politikalarının kesintisiz yürütülmesine tanıklık etti. Bu bağlamda, önceki dönemde çıkartılan Tütün Yasası doğrultusunda; TEKELin içki ve sigara fabrikaları özelleştirildi, piyasa Texas Pasific Company ve British American Tobacco monopollarına terk edildi. Bu bağlamda tütün üreticisi sayısı kabaca 300 bin aile azalarak 194 bin aileye geriledi, tütün üretimi ise 200 bin tondan 93 bin tona düştü. Böylece tütün ve üzüm üreticisi ile TEKEL işçileri işlerini kaybettiler. Son olarak Yaprak Tütün İşletmelerinin de kapatılması kararı üzerine, binlerce işçinin dondurucu Ankara soğuğunda başlattıkları eylemlilik, 2009 yılı Aralık Ayına damgasını vurdu. Yine önceki dönemin Şeker Yasası uyarınca, Türkşekere bağlı 25 fabrikanın 6 portföye bölünerek özelleştirilmesi çalışmaları sürdürülüyor. Portföy C kapsamındaki 6 fabrikanın 606 milyon dolarlık satışı işleminin Danıştay tarafından yürütmesinin durdurulması, üretimin sürdürülmesi yönünde geçici bir umut niteliğindedir.
Tarımsal desteklemelerin üretimle bağının kopartılması, desteklerin nitelik ve niceliğinin zayıflatılması, üretici örgütlenmesinin piyasa ilişkileriyle baskılanması ve yaratılan karmaşanın güçsüzlüğü ve bağımlılaşmayı beraberinde getirmesi, IMF- DB etkisinin diğer görünümleridir. Sonuçta, Türkiye, 9 yılda 3 milyona yakın tarım istihdamını kaybeden, hızla artan nüfusunu besleyemeyerek tarım ürünlerinde net dışalımcı konuma gerileyen, yılda 6 milyar dolardan fazla tarımsal dışalım parası ödeyen bir ülke konumuna oturmuştur. Avrupa Birliği ile 3 Ekim 2005 yılında imzalanan Müzakere Çerçeve Belgesi tarım, kişilerin serbest dolaşımı ve yapısal politikalar alanında kalıcı derogasyonların konulabileceği hükmü ile birlikte imzalanmış, bu kapsamda belirlenen 35 dosyadan 3ü (tarım ve kırsal kalkınma, gıda güvenliği, balıkçılık) tarımla doğrudan ilişkilendirilmiş, ancak 2010 başını yaşadığımız bugünlere dek, açılış ölçütlerinin karşılanamadığı gerekçesiyle bu üç dosyadan hiçbirinin görüşmelerine geçil(e)memiştir. Bununla birlikte, AB süreci, aday ülke pozisyonu bağlamında, ülkemiz tarımı üzerinde belirleyiciliğini sürdürüyor.
IMF-DB ve AB dışında, tarım politikalarının dışsal belirleyicisi olan bir diğer aktör Dünya Ticaret Örgütüdür. 1995 - 2004 aralığında, imzalanan Uruguay Turu Tarım Anlaşmasının taahhütleri yerine getirilmiştir. Bu bağlamda gümrük vergileri, ihracat sübvansiyonları, iç destekler ve sağlık/bitki sağlığı alanında indirgemeler, uyumlaştırmalar yapılmıştır. Ancak özellikle ABD ve ABnin değişik yöntemlerle güçlü dışsatım sübvansiyonu uygulamalarının yarattığı sömürü ilişkisinin farkına varan gelişmekte olan/azgelişmiş ülkelerin gümrük vergisi indirimlerini reddetmeleri, yeni bir Anlaşma imzalanması zemininin ortadan kalkmasına neden olmuştur. Bu bağlamda, tarımda rekabetçi olma yolunda dönüştürücü politikalar uygulamada yetersiz kalan Türkiye, daha rekabetçi bir dünya pazarından şimdilik uzak kalabilmiştir. Ancak bu sürenin, çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. 2007 ve 2008 yılında yaşanan yağış yetersizliği ve yağışın yıla dağılımındaki anomaliler, küresel ısınma ve iklim değişimi süreçlerine olan mesleki ve akademik ilgiyi artırsa da, aynı ilgi ve yeni politika arayışının kamu yönetimi ve siyaset sahnesine yansıdığı söylenemez. Türkiye, üzülerek belirtmek gerekir ki, toprak ve su kaynaklarını yanlış kullanmaya ve rant ilişkileri çerçevesinde kaybetmeye devam ediyor. 5403 sayılı Yasa sonrasında, yanlış ve amaç dışı toprak kullanımının geniş oranda Toprak Koruma Kurulları vasıtasıyla yönlendirilmesi, süreci daha da düşündürücü bir niteliğe taşıyor.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, bu ortamda, emekten, bilimden, doğadan ve halktan yana tavrını, giderek gelişen bir örgütlülük yapısı ile kamuoyunun gündemine taşıyor, mücadelesini ve çabasını giderek geliştiriyor. Teknik Kongremiz, bu çalışmaların somut göstergelerinden birisidir; teknik ve sosyal içeriği ile kıvanç duyuyoruz. Kongre çalışmalarını iki yılı aşkın bir süredir yürütmekte olan Bilim Kurulu üyelerine, başta Başkan Prof. Dr. Ekrem KÜN olmak üzere, Sayın Aziz EKŞİ, Ali İNAL, Celalettin KOÇAK, Gökhan SÖYLEMEZOĞLU, Nejat EVSAHİBİOĞLU, Serap PULATSÜ, Melahat AVCI BİRSİN, Mevhibe ALBAYRAK, Kamil SAÇILIK, Şafak PULATSÜ ve Özer ELİBÜYÜK Hocalarımıza şükranlarımızı sunarız. Ayrıca, Düzenleme Kurulunda sabırla ve özveri ile görev yapan Ekrem KÜN ve Melahat AVCI BİRSİN Hocalarımızın çalışmaları her türlü takdirin üstündedir. Nihayet, Oda Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlarım, Oda çalışanlarımız ve özellikle her türlü işin altından başarıyla kalkan Figen KURALın etkin çalışmaları, Kongrenin başarı düzeyinin belirleyicisi olmuşlardır.
Yararlı olması dileğiyle...